Paylaş
Bu seferki de öyle olacak gözüküyor çünkü kapağında Tarkan’ın narkotik şubede çekilmiş fotoğrafı var (Bildiğimizin aksine boyu çok da kısa değilmiş Tarkan’ın, 174 cm olduğunu öğrendik).
Kapaktaki diğer fotoğraflar ise Niran Ünsal ve Peker Açıkalın’a ait, onların da narkotik pozları bulunuyor.
Kitabı henüz okumadım ama ilkini sevmediğimi söylemeliyim.
İlkinde de pek çok mankenin telefon kayıtları, polis ifadeleri yer alıyordu.
Bu ifadelere pek çok manken daha sonra itiraz etmiş, kitabın yazarıyla ilgili davalar açılmıştı.
Magazinin wikileaks’i gibi bir şey bu...
Neyin ne kadarının doğru olduğunu, ne kadar abartıldığını, gerçekle yorumun nerede ayrıldığını kestirebilmek kolay değil.
Bu yüzden bu tür kitaplara hep temkinli yaklaşıyorum.
Genelde de sevmiyorum.
Aklıma da şu sorular takılıyor;
1- Emniyet Tarkan’ın narkotik şubede zanlı olarak çekilmiş fotoğrafını neden bir kitabın kapağı olması için veriyor...
Bir insanın suçsuz bulunduğu bir olaydan, daha sonra zanlı pozuyla suçluymuş gibi bir kitaba kapak olması insan haklarına aykırı değil mi?..
2- Aynı şey kapakta yer alan Niran Ünsal ve Peker Açıkalın için de geçerli.
Narkotiğe yıllar önce düştüler, şimdi Niran’ın başka bir ilişkisi var, çocuğu var.
Peker’in başka bir ilişkisi. Yıllar önce yaşadıkları olayın bugünmüş gibi sunulması mantığa sığmıyor.
3- Kitaptaki polis ifadeleri için de aynı durum söz konusu. Kitabın yazarları bu ifadelere ulaşamaz. Emniyet yazarlara verdiği ifadelerin eğilip bükülmediğini nereden biliyor. Kitabın son onayını narkotik şube mi verdi?
4- İlk kitapta narkotiğe düşen ünlüler hakkında kullanılan ifadeler küçük düşürücü, alaycıydı... Dünkü Akşam’da kitaptan alıntıları okurken Tarkan için “Bülbül gibi şakımaya başladı” ifadesini gördüm. Belli ki aynı üslup bu kitapta da devam ediyor. Yazarlara sırf narkotiğe düştüler diye ünlüleri küçük görme hakkını kim veriyor?..
5- Deniz Seki yaşadıkları dolayı uzun süre hapis yattı cezasını çekti ama şimdi kitapta uyuşturucu satıcılarıyla pazarlıkları yer alıyor. Polisteki ifadesi yayınlanıyor. Deniz Seki’ye bu ikinci cezayı kesmek vicdanen rahatsız edici bir durum.
6- Hadi buyrun tartışalım Tarkan bu kitapla ilgili dava açsa, toplatma kararı çıkartsa özgürlük nerede mi diyeceğiz, özel hayata saygı mı?.. AİHM’e başvursa tazminat kazanır mı kazanmaz mı?..
Bilmem ama Tarkan’ın yerinde ben olsam bu yolların hepsini denerdim...
Gazeteci misin, yazar mısın?..
Tabii bir tartışma da bizim meslekle ilgili yapılabilir bu kitap üzerinden...
Kitabı yazanlardan Emrullah Erdinç atv’de, Önder Şuşoğlu Akşam’da polis muhabiri olarak çalışıyor.
Tarkan gözaltına alınıp bırakalı bir yıldan fazla zaman oldu.
Narkotik’te çekilen fotoğrafı yazarların eline ne zaman geçti?..
Ne zaman aldılar bu fotoğrafı?.
Madem bu haberi yapacaklar kitaplarına saklamak yerine neden çalıştıkları kurumlarına vermiyorlar?..
Neden aylarca haberi çekmecelerinde saklıyorlar.
Niran Ünsal’la Peker Açıkalın’ın yıllar önce çekilen fotoğrafı da öyle, ne zamandır ellerinde tutuyorlar.
Bu arkadaşların asıl işi çalıştıkları kuruma haber yapmak mı, kitap yazmak mı?..
Hepimiz yaptığımız haber, program, yazdığımız yazı karşılığında medya kuruluşlarından para alıyoruz.
Orada yapmamız gereken asli işleri yapmayıp, kitaba saklamak basın etiğine ne kadar uyar.
Öyleyse gazetecilik yapmayın yazar olun...
Ona da saygımız sonsuz.
Nihat ve Taner
Nihat’ı tanıyorum, Taner’i internete gördüm ve kararımı verdim.
Survivor’da iş gelip gelip, sonunda bu ikiliye takılır...
Öyleyse buradan Dominik’e şimdiden üç güzel atasözü gönderelim;
Çivi çiviyi söker.
Dinsizin hakkından imansız gelir.
Deli deliyi görmüş çomağını saklamış.
Paylaş