Paylaş
Kusura bakmayın Yahya Bey ama Uber’e kızacağınıza önce odanıza kayıtlı taksicileri düzeltin...
Gelin bir akşam üzeri Sultanahmet’ten taksiye binmeye kalkalım, bakalım alacaklar mı bizi...
Geçenlerde 4.5 yaşında kızımla katıldığımız Saffet Emre Tonguç’un Ayasofya gezisini yazmıştım...
Çıktığımızda saat 21.00’e geliyordu...
Sultanahmet Meydanı’ndan taksiye binip Cihangir’e gideceğiz...
3-5 taksici yan yana oturmuş biri bile götürmedi bizi, “benzinim yok”, “birini bekliyorum” diye dalga geçiyorlar bizimle...
Sonunda bağrınmaya başladım taksicilere meydanın ortasında, “Kazıklayacak turist arıyorsunuz” diye...
Sağa sola park etmiş taksilerin bir tanesi almadı bizi...
Pazartesi akşamı IKSV Müzik Festivali kapsamında Aya İrini’deki konsere giden bir okurun başına gelmiş aynı olay...
“Eşimin dizi ağrımasına, zor yürümesine rağmen Sultanahmet taksicileri bizi almadı” diyor...
Elinde telsiz bulunan sivil polisten yardım istemişler, “Sizi buradan almazlar, müşteri seçerler” yanıtını vermiş polis...
Polisin bildiğini, vatandaşın yaşadığını Taksiciler Esnaf Odası bilmiyor mu?
Trafik Müdürlüğü bilmiyor mu?
Sultanahmet’te müşteri seçeceksen git başka taksici gelsin o zaman oraya...
Olmaz, turist kazıklama üzerine tezgahı kurmuş taksi şoförleri ona da izin vermezler...
Peki öyleyse biz nereden bulacağız Sultanahmet’te taksi...
Sonra ben Uber’i övünce itiraz ediyorlar...
Kusura bakmayın da önce taksiciler kendilerini bir düzeltsinler...
Zırhlı araç neden yok?
Vezneciler’deki çevik kuvvet, bizim üniversite yıllarımızdan beri yani 20 yıldır aynı noktalarda görev yapıyor...
Fen-Edebiyat fakültesinin Vezneciler arka kapısındaki giriş güvenliğini sağlarlar...
Öğrenci olaylarına müdahale ederler...
Ben bile 20 yıldır nereden gelip gittiklerini, nerede durduklarını biliyorum, terör saldırısı düzenlemek isteyenler mi bilemeyecek?
Belli ki çevik kuvvet otobüsünün geçiş güzergahı incelenmiş, günlerce araştırma yapılmış ve tam da o noktaya bomba yüklü araç yerleştirilmiş...
Oysa polisler haftada iki üç değişen farklı güzergahlar takip etseler belki de bu kadar kolay gerçekleşmeyecekti önceki günkü saldırı...
Bundan da önemlisi; 20-30 kişilik gruplarla göreve çıkan çevik kuvvet polisi neden zırhlı araçlarla sevk edilmiyor?
Son bir yılda İstanbul ve Ankara’da çevik kuvvet birimlerine yönelik çok sayıda saldırı gerçekleşti...
Ama hâlâ çevik kuvvet polisleri zırhlı otobüslerle taşınmıyor ve terörün açık hedefi halindeler...
Nihat Hoca’nın çıkmazı
Dünya şampiyonu motosikletçi Kenan Sofuoğlu, Nihat Hatipoğlu’na “Hocam 400 kilometre hız yapmak istiyorum, caiz midir” diye sordu...
Dalga geçmek ya da yanıtı gerçekten öğrenmek istediğinden değil...
Nihat Hatipoğlu’na sorulan abuk sabuk sorulara dikkat çekmek için yaptı bunu...
Çünkü bir Ramazan geleneği haline dönüşen Nihat Hatipoğlu’na sorular bu yıl da devam ediyor...
Bu sorular ilk başlarda ilginç geliyordu...
İnternetlere düşüyor, programın reytingine katkıda bulunuyordu... Eminim programın yapımcılarının da hoşuna gidiyordu bu durum...
Ama artık iş tersine dönmeye başladı...
İnadına abuk soru sormak, internete düşmek, haber olmak isteyenler ortaya çıkmaya başladı...
Aman Nihat Hoca, bu bir kısır döngüdür ve sonunda seni vuran bir noktaya dönüşür...
Ekibine söyle... Canlı yayında zor ama soruları mümkün olabildiğince denetlesinler...
Eleştiri değil, bir dost tavsiyesi...
Belediye iftarları amacını şaştı...
Belediyelerin kurdukları iftar çadırları çok önemli bir eksikliği gideriyordu yıllar öncesinde...
İhtiyacı olana, yoksullara Ramazan’da yardım eli uzatılıyordu her akşam...
Ancak bu iş giderek şova ve belediyelerin tanıtım çalışmasına dönüştü...
Her belediye, pek çok kurum Ramazan boyunca iftar yemeği veriyor artık...
Dün Vatan gazetesinde vardı haberi, 2,5 milyarlık ekonomiye dönmüş durumda iftar yemekleri...
Belediye iftarlarının fotoğraflarına, videolarına bakıyorum... Çoğu iyi giyimli ve ihtiyacı varmış gibi gözüken insanlar değil...
Yoksullardan çok normal vatandaşa yönelik bir etkinliğe dönüştü iftar yemekleri...
Mesela Suriyeliler’in çoğunlukta olduğu bir iftar yemeği görmedim büyükşehirlerde daha...
Açın bakın, eski belediye iftar fotoğraflarına...
Gerçek yoksullar, evsizler vardı, bugünün iftarları bile şaşaalı bir gösteriye dönüştü...
Bazı belediyeler gerçekten ihtiyaç sahipleri ve yaşlıların evlerine iftar yemeği gönderiyor... Bunlar gerçek ihtiyaç sahiplerine ulaştığı için çok güzel...
Ama diğerleri yardımdan çok, oyuncuların bile davet edildiği tanıtım ve PR çalışmasına dönmüş durumda...
Mesela Beylikdüzü Belediyesi iftar yemekleri vermeyi kaldırmış, ramazanda sadece bir kez toplu iftar organize ediyorlarmış...
İhtiyacı olanların evlerine gönderiyorlarmış...
Ama sadece bu kadarı yapılsa kimin haberi olacak, belediyenin nasıl tanıtımı yapılacak değil mi?
Belki de Ramazan’da en büyük günah bu, iftarı tanıtım malzemesine dönüştürmek...
Paylaş