Paylaş
Ama yok, İstanbul’un hiçbir belediye başkanı surlara gerekli özeni göstermedi...
Restore ediyorum diye duvarlar diktiren Bedrettin Dalan dahil buna...
11 yıldır görevde olan Kadir Topbaş da dönüp bakmıyor surlara...
Bizans’ın mirası olduğu için...
13 yıllık AKP iktidarında İstanbul’a yapılmadık AVM, dikilmeyen gökdelen kalmadı...
Her tarafımız beton oldu, çılgın projelerle doldu, bir tek şu garip surlar kaderine terk edildi...
Sanki yok olup gitsin de kurtulalım der gibi...
Bu kadar mı zor İstanbul’un surlarını müzeye dönüştürmek, turlar düzenlemek, elden geçirmek, tarihi güzelliğini ortaya çıkarmak...
Hiç değil ama isteyen yok...
İstanbul’un surları ya işlenen bir cinayetle ya da evsizlerle gündeme gelir hep...
İşte yine gündeme geldi; surları evsizler mesken tutmuş... İçki, uyuşturucu alemleri yapılıyormuş...
Açıkhava barınağı haline gelmiş... Mangal bile yapılıyormuş burçlarda denize nazır...
70’li yıllarda da böyleydi... 80’lerde de... Değişen hiçbir şey yok...
İstanbul’a çağ atlattığını söyleyenler, 40 yıldır değişmeyen soruna dönüp bakmıyor bile...
Çünkü rant yok oralarda...
Desem ki; ne uğraşıyoruz, en iyisi şu surları yıkalım gitsin...
Yerine AVM’ler, rezidanslar, gökdelenler dikeriz...
Çılgın projeler üretiriz...
Gözünüz parlar değil mi...
İlk 100’e girmiş!
TMSF’yle Show’a kapak attıktan sonra şimdi atv’ye başlayan Melih Altınok’un sabah haberleriyle ilk 100’e bile giremediğini yazmıştım ya geçenlerde...
Pazartesi sabahı programında beni yalancılıkla suçlamış ve reyting raporunu göstermiş...
Meğer 10 günlük yayınlarından birinde bir kategoride ilk 100’e girmeyi başarmış!
Kaçıncı olmuş biliyor musunuz?
93’üncü...
Rakipleri her gün 30’uncu 40’ıncı olurken bir kerecik 93’üncü olmayı başarı olarak görmek de Melih Altınok haberciliğine has bir şey olsa gerek!
Ben olsam utancımdan bu reyting sonucunu seyirciye göstermezdim bile...
Oyuncu aranıyor
Bizim usta oyunculara “Neden sahneye çıkmıyorsun?” desen, zaman yok derler, mekan yok derler...
Dizi çalışması derler, sinema projeleri derler...
Kırk dereden su getirirler...
Sonunda da sahneye çıkmazlar...
Bakın önceki gün Nicole Kidman yeni oyunu “Photograph 51” ile 17 yıl aradan sonra Londra’da sahneye çıktı...
Günlerdir ortalık yıkılıyor...
Oyunda DNA sarmalını keşfeden bilim insanı Rosalind Franklin’i canlandıran oyuncunun performansı büyük beğeni kazandı...
Var mı bizde bunu yapacak “büyük oyuncu”...
Yok! Ya dizileri yüzünden sahneye çıkamazlar ya da dizileri olana kadar birkaç oyun sahnede görünürler...
Bu yazdan geriye kalan 8 şey...
1- Elbette yaz boyu önümüzden geçen, hemen yanımızdaki koydan botlara binip gözümüzün önünde çoluk çocuk umuda yolculuğa çıkan Suriyeli mülteciler... Ömrüm boyunca unutamayacağım o endişeli gözler...
2- Alaçatı’da bu sezon açılan Bay C Hotel’in sahibi Cemal Bey’le tanıştım, Bursalı köklü bir eğitimci ailenin açtığı otelin güzelliğinin yanı sıra Cemal Bey’in kahkaha dolu sohbeti de unutulmazdı...
3- Bu sezon da trafik ışıklarından kaynaklanan bitmek bilmeyen Bodrum trafiği... Hâlâ ne Muğla Valisi’nden ne Karayolları’ndan ses seda var...
4- Alaçatı’da Fava Restaurant... 165 yıllık tarihi taş binası da, Akdeniz mutfağı da görülmeye değer... Bayramda yolunuz Alaçatı’ya düşerse, bu şık restoranında bir akşam yemeğini kaçırmayın...
5- Akvaryum Koyu’nda Ziynet Sali’yle tekne keyfimiz... Gün boyu yeni albümü No:6’yı dinlememiz... Hâlâ “Mevsimsizim”i dinliyorum Ziynet...
6- Bitez’de Salmakis Restaurant... Her ne kadar adı Yunan mutfağını çağrıştırsa da sadece Bitez’in değil Bodrum’un en iyi Çin restoranı... Bodrum’da Çin mi yenir diye zoraki gidip, iyi ki gelmişim dediğim mekan... 18 yıldır varmış, ben yeni keşfettim, fiyatları da çok makul...
7- Bu yıl ilk kez gittiğim Kos Adası... İki kez gittim ve ikisinde de çok eğlendim...
8- Ve elbette reklamını sakın yapma dediği için adını yazamadığım 60 yıllık Ortakentli Faik Efe’nin oteli... Her akşam sahile attığımız masada dostlarla gece boyu bitmeyen kahkahalarımız...
Paylaş