Paylaş
Güzel bir gelişme.
Üç bakanlık birden devreye girdi;
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı konuyla ilgili incelemeler başlattı...
Sonunda Valilik Aleyna’nın konserine izin vermedi...
Artık Aleyna alkollü yerlerde sahneye çıkamayacak...
Yani kurtuldu!
Şimdi bu harika gelişmeye imza atan herkesten aynı kararlı tutumu sokaktaki binlerce Aleyna için da göstermesini bekliyoruz...
Dilendirilen, ışıklarda araba camı temizletilen, su ve mendil sattırılan, müzik yaptırılan, şarkı söyletip dans ettirilen binlerce Aleyna için...
Üstelik onların çoğu 16 yaşından da küçük...
Aleyna’nın yarı yaşındaki çocuklar her türlü tacize, şiddete, ağır çalışma koşullarına rağmen sokaktalar...
Aleyna gibi anne-babaları da yok yanlarında...
16 yaşındaki Aleyna’yı “kurtarmak” için harekete geçen Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı ne yapıyor?
Sokaklardaki binlerce çocuğun çalışmasına, dilenmesine nasıl göz yumuluyor?
Aleyna’ya gösterdiğiniz hassasiyetin binde birini sokaktaki çocuklara gösterecek misiniz?
Manşet olacak mı onlar?
Haklarında köşe yazıları yazılıp, uzman görüşleri alınacak mı?
Elbette hayır!
Çünkü Aleyna üzerinden çocuk haklarını
konuşmak, çocuklar
alkollü mekanlarda çıkmasın diye bıdı bıdılanmak çok kolay...
Zor olan gerçekten çocukları korumak...
Dövmenin telifi olur mu?
Caner Erkin, sevgilisi Şükran Ovalı’nın çok bilindik bir fotoğrafını dövme yaptırdı koluna...
Büyük cesaret işi olarak gördüm ben, Allah korusun ayrılsalar yarın öbür gün sildirilemeyecek kadar büyük bir dövme bu.
Peki Şükran’ın bu fotoğrafını çeken kim?
Şimdi muhabir ya da fotoğrafçı çıkıp “benim iznim olmadan fotoğrafımı vücuduna dövme” yaptırdı dese...
Fotoğrafı kullandığı için Caner’den onbinlerce lira telif istese...
Haklı mı, haksız mı?
Bence haklı çünkü dünyada telif yasaları her türlü kullanıma karşı sanatçıların, fotoğrafçıların haklarını koruyor...
Not: Bu arada Caner’e geçmiş olsun diyorum, 6 ay sahalardan uzak kalması üzücü... Nazara geldi deyip, sahalara çok daha güçlü dönmesini dileyelim...
Mersin’i keşfet...
Hatay ve Aydın’dan sonra Mersin’i keşfetmek üzere yola çıktık.
Hürriyet ve TÜRSAB işbirliğiyle gerçekleşen Mersin’i keşfet etkinliğinde üç gündür Mersin’deyiz... Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Burhanettin Kocamaz’ın davetlisi olarak Mersin’in bilmediğimiz yönlerini öğrenip, kültürünü, tarihini, mutfağını keşfe çıktık...
Anlatacağız Mersin’i size ama şimdilik bu fotoğrafla idare edin.
Mersin’in yerel kıyafetleri içinde Sedat Ergin, ben ve Kanat Atkaya...
Acemi narenciyeciler gibi çıkmışız...
Müge Anlı...
Müge Anlı’nınki büyük bir televizyonculuk başarısı.
Yıllardır gündüz kuşağının en büyük başarısı onda. Bugüne kadar karşısına konan her türden, her tarzdan programı ezip geçmeyi başardı.
Sadece kendi kuşağı 10.00-12.30 arasının değil, bütün gündüz kuşaklarının en çok izlenen programını yarattı.
Diğer taraftan da ciddi bir görev üstleniyor, çoğu zaman emniyetten önce suçluları yakalıyor...
Karanlıkta kalmış cinayetleri çözüyor, çocuk katillerinin, tecavüzcülerinin korkulu rüyası oluyor...
Peki bunu nasıl başarıyor?
Müge Anlı’nın emniyet teşkilatından daha geniş bir istihbarat ağı mı var?
Daha uzman dedektifleri, daha güçlü olay yeri inceleme kadrosu mu var?
Elbette hayır!
Bunu söylemek emniyete haksızlık en başta.
Peki nasıl oluyor da katiller, tecavüzcüler Müge Anlı’nın programına çıkıp itiraflarda bulunuyor?
Polis tarafından değil de Müge Anlı tarafından yakalanıyor?
Böyle bir işi televizyonda canlı yayında polisle işbirliği yapmadan gerçekleştirebilmek mümkün mü?
Polisin istihbaratından beslenmeden, polisle dirsek teması halinde olmadan, emniyetin işaret ettiğinin peşinden gitmeden suçluyu yakalayabilmek mümkün mü?
Ama tüm bunların olması bile Müge Anlı’nın başarısına gölge düşürmez.
Kendine has formatıyla yıllardır zirveden inmiyor sonuçta ve başarısı takdiri fazlasıyla hak ediyor.
Bu ülkeyi sevdim...
Narcos adlı dizinin 10’ar bölümden oluşan iki sezonunu tamamladıktan sonra şunları düşündüm:
Biz Amerika’ya benzeyip dizi sürelerini kısaltalım derken Amerikalılar bize benzemeye başladı. Eskiden 40 dakika civarı bölüm yaparlardı, şimdi 55-60 dakikaya dayandı Amerikan dizileri...
Binlerce insanın ölümünden sorumlu Escobar’a sempati uyandıran bir dizi bu. Neredeyse Escobar ölmesin diye izledik dizinin son bölümlerini...
Bu dizinin bendeki en büyük etkisi Kolombiya’yı sevmek oldu. Mutlaka gitmeliyim bu ülkeye dedim ama Escobar’ın değil Gabriel Garcia Marquez’in ülkesini tanımak için...
Irina bu fotoğrafı neden çektirdi?
Irina Shayk’ın ince belli bardakta çay içip
Türk kahvaltısı
yaparken Mert Alaş tarafından çekilen fotoğrafı müthiş...
Peki Irina bu fotoğrafı neden çektirdi?
Antalya’da tatil yaptığı sırada çekildiği söylendi ama tatil değil o, işin doğrusunu ben söyleyeyim...
Maxx Royal’lerin reklam yüzü oldu Irina Shayk ve fotoğraf çekimleri için Antalya’da bulunuyor.
Türk kahvaltısı yaptığı yer de otel zincirinin Kemer’deki tesisi...
Maxx Royal, Irina Shayk’lı bu reklam kampanyasını hem yurt içi hem yurt dışında kullanacak.
Fotoğrafları da Mert Alaş ve ortağı Marcus Piggott çekiyor.
Her şeye rağmen Türk turizmcilerinin bu çabası alkışı hak ediyor.
Paylaş