Cuma günü TVYD’nin (Televizyon Yayıncıları Derneği) sinema ile televizyon ilişkisini ele alan paneli vardı.
İngiltere ve Fransa’dan gelen konukların da geldiği panele Ezel Akay ve AGB Genel Müdürü Arzu Eder’le birlikte konuşmacı olarak katıldım.
Her yıl artmasına rağmen Türkiye’de gerçek bir sinema izleyicisinden bahsetmenin zorluğunu konuştuk.
Sinemaya gidenler gerçekten sinemaseverler mi, yoksa beğendiği dizinin oyuncusunu filmde de görmek isteyen dizikolikler mi?
İkinci grubun daha ağırlıklı olduğunu Arzu Eder’in 2000-2006 arasında izlenme oranları üzerine yaptığı araştırmayla öğrendik.
2002-2003’te kanalların prototipinde yarışmadan, eğlenceye ve filme çeşitlilik varken 2005 ve 2006’da prototiplerin nasıl birbirine benzediğini rakamlarla anlattı Arzu Eder.
"Büyük kanallar neden Kader, İklimler gibi filmleri desteklemez" diye de sordu dinleyiciler.
"Bırakın desteklemeyi üste para verseniz bu filmleri prime time’da yayınlamazlar" dedim.
Haklı olduklarını da söyledim...
Şaşırdılar!
Nasıl ki Radikal’de yayınlanan haberler farklı, Hürriyet’te yayınlanan haberler farklıysa; CNBC-e’nin yayınlayacağı filmlerle Kanal D’nin yayınlayacağı filmler de farklı olacaktır.
Bu yüzden büyük kanalların, rating almayacak filmleri desteklemesi ve yayınlamasını beklemek hayalciliktir.
Yoksa sinemayı desteklemek adına kanalı batırırsınız ki, böyle bir sektör ilişkisi dünyanın hiçbir yerinde yok.
KGS kalksın!
Boğaziçi Köprüsü’nden sadece OGS ve KGS ile geçmenin köprü trafiğini mahvedeceğini söyleyenler yanıldı.
Otomatik sistemin köprü akışını acayip rahatlattığı da söylenemez tabii...
Doğrusu, gişeli ve otomatik sistem arasında çok bir fark olmadı.
Ama madem böyle bir adım atıldı devamı getirilsin hiç değilse...