Paylaş
Emek Sineması’yla ilgili ortada bilgi kirliliği varken, ne olup ne biteceği konusunda her kafadan bir ses çıkarken geçen hafta projenin sahibi olan Kamer İnşaat’ın CEO’su Levent Eyüboğlu olayı birinci ağızdan sinema yazarlarına anlatmak istemiş.
Tamamen iyi niyetli bir çabayla SİYAD üyelerine özel bir basın toplantısı düzenlemeye karar vermiş.
Sinema yazarlarının Emek Sineması konusunda yerden göğe kadar haklı bir hassasiyetleri var.
Salonun yıkılmasını istemiyorlar.
Ben de aynı görüşteyim.
Ancak bu hassasiyet hiçbir şekilde birilerine hakaret etmeyi, işi kavga dövüş boyutuna getirmeyi gerektirmez.
Daha basın toplantısı başlar başlamaz ayağa fırlayan bazı sinema yazarları “Emek’i size yıktırmayız. Ne yüzle buraya geliyorsunuz!” diye bağırmaya başlamış.
Basın toplantısı ilerledikçe gerilim iyice artmış.
“Siz AKP ürünüsünüz” diyenler mi istersiniz...
Kişisel hakaretlerde bulunan sinema yazarları mı...
Levent Eyüboğlu, “Doğrusu belki de basın toplantısını terk etmem olacaktı ama gerilim iyice artmasın diye yapmadım” diye dert yanıyormuş...
Benim merak ettiğim şu:
Böyle bir basın toplantısına SİYAD üyeleri gazeteci kimlikleriyle mi katılıyor, yoksa birer aktivist olarak mı?
Basın toplantısı, adı üzerinde gazetecilere yapılır.
Konuyla ilgili olan basın mensupları da toplantıya katılır, sorularını sorar...
Hakaret etmeden, basın toplantısını sabote etmeden...
SİYAD üyeleri bunu yapamıyorlarsa önlerinde bir ikinci yol daha vardı;
“Biz Emek’i yıkmak isteyenlerle asla bir araya gelmeyiz” diyerek basın toplantısını boykot ederlerdi, katılmazlardı.
Ama basın toplantısına gazeteci kimliğinle katılıp aktivist gibi davranmak, bu mesleğin kurallarına uymuyor.
Emek projesini hayata geçirmek isteyenlere bir yumurta atmadıkları kalmış.
Onu da yapsalar tam olacakmış yani!
Geri vites!
Cüneyt Arkın’ın çıkıp “Evet, Türkan Şoray için ‘Bu kadına Sultan sıfatını kim verdi?’ sözünü söyledim” demesini beklemiyordum zaten.
O da bekleneni yaptı, Hürriyet Pazar’dan Hakan Gence’ye verdiği röportajda olayı inkar etti. Şunları söyledi:
“Hayran olduğum, çok sevdiğim biri.
Bunu nasıl söylerim ya! Böyle şey olabilir mi? Hem de Ekrem Bora’nın cenazesi oradayken! Kederin en koyusuna gömülmüşüz... Eşime, ‘Sen de benim sultanımsın’ dedim. O yanlış anlaşılmış olabilir...”
Bir insan kederin en koyusuna gömülmüşken neden eşine “Sen de benim sultanımsın” der anlamış değilim...
Tanıklar göstererek olayı da uzatmak derdinde değilim.
Malkoçoğlu’nun geri vitesi de böyle oluyormuş demek ki...
Ya sabır Cem!
Cem Yılmaz ne kadar ya sabır çekse azdır.
Günün birinde dayanamayıp dalacak muhabirlere, ondan korkuyorum...
Dalmamak için “ya sabır” çekip duruyor.
Bebek’te eşiyle kuaförden çıkıyor, görüntülere bakıyorum, kameramanlar koşturuyor peşlerinde, mikrofonlar uzatılıyor.
Gören de çok özel bir haber yakalanmış sanacak.
Rutinin rutini bir fotoğraf, sıradan bir görüntü.
Bunun için muhabir arkadaşların birbirini çiğnemesine inanın gerek yok.
Cem Yılmaz ne kadar ya sabır çekse azdır.
Erman Yerdelen: Bizim için sezon eylülde başlıyor
Geçenlerde Erman Yerdelen bir yazım için aradı. Bazı bilgiler vermek için...
Erman Abi arada şaşırtıcı konularla ilgili çok ilginç bilgiler verir bana böyle...
Hazır yakalamışken lafı televizyona getirip “Star nasıl gidiyor?” diye sordum... Grup olarak gidişattan memnunlarmış.
Star’ın gruba yeni bir enerji kattığını ve çok daha iyi olacağını söyledi.
Sonra da ekledi: “Bizim için asıl sezon eylülde başlayacak.”
Aslında hiç haksız sayılmaz.
Star’ın satışı ekim ortalarında gerçekleşti.
Satış sürecinin tamamlanması, kanalın yeni binaya taşınması, yeniden yapılanması yıl sonunu buldu.
1 Ocak’ta da yeni logosuyla yayına başladı.
Yani şunun şurasında üç aylık performanstan bahsediyoruz.
Değil koskoca kanalı, evini taşısan üç ayda düzenini kuramazsın!
O yüzden Star’da başarı ya da başarısızlıktan söz etmek için 2012-2013 sezonunu beklemek gerekiyor.
Paylaş