Paylaş
Sonunda mahkeme;
* Magazin basınında yer alan fotoğrafların ünlülerin zulüm hissi yaşamasına neden olduğunu...
* Basının şöhret sahibi kişilerin bu tür fotoğraflarını yayımlarken bu kişilerin rızalarını da göz önünde bulundurması gerektiğine...
* Özel hayata ilişkin görüntülerin basın ve yayın yoluyla yayımlanmasında kamu yararı olmadığına...
* Özel hayatın gizliliğinin ihlal edildiğine karar verdi ve gazeteciyi 3 bin lira para cezasına mahkum etti.
Tam “paparazzi mevsimi” öncesinde verilmiş ilginç bir karar.
Peki ne demek bu?
Şimdi güney sahillerini konuşlanmış fotoğrafçılar ünlülerin bikinili fotoğraflarını çekemeyecek mi?
Sezen’in kazandığı dava emsal teşkil eder mi?
Bu yaz ünlülerin bikinili fotoğraflarını gazetelerde göremeyecek miyiz?
Ya fotoğrafı izinsiz çekilen her ünlü Sezen’in kazandığı davayı örnek göstererek soluğu mahkemede alırsa...
Bundan sonra ne olacak?
Söyleyeyim, hiçbir şey olmayacak...
Sezen sonuna kadar kovaladı bu davayı, inat etti ve kazandı.
Dünyada da ünlü isimlerin paparazzilere açıp böyle kazandığı davalar var.
Kaybettiği davalar da var.
Peki orada ünlülerin fotoğrafları yayınlanmıyor mu artık.
Yok öyle bir şey...
Bir yanda ünlüler bir yanda gazeteciler olduğu sürece plajlardan böyle izinsiz çekilmiş bikinili fotoğraflar yayınlanmaya devam edecek.
Kimi Sezen gibi çıkıp arada bir dava kazanacak.
Kimi ünlü oralı olmayacak...
Arada selülit, güneş yansıması, photoshop tartışmaları sürecek.
Kimi ünlü kızacak, köpürecek...
Ama hayat aynen devam edecek...
Dergi adı söylemek ceza olmamalı
Arda Turan, Sky 360 televizyonunda “Four Four Two” dergisine teşekkür ettiği için, programda derginin adı sıkça kullanıldığı için RTÜK kanala yüklü bir para cezası kesti...
Bu çok yersiz ve ağır bir ceza.
Şimdi artık programcılar/konuklar reklama girer diyerek dergi adı da söyleyemeyecekler televizyonda.
Oysa dergi ismi söylemek “gizli reklam” olmamalı televizyonda.
Eğer böyle olursa bu işin sonu gelmez.
Gazete adı söylendiğinde de gizli reklam gerekçesiyle ceza kesilir o zaman...
Hatta televizyonda kitap tanıtımı yapıldığında da bu reklama girer.
Bir yazar çıkıp kendi kitabından bile bahsedemez gizli reklam olacağı gerekçesiyle...
Arda’nın katıldığı program “Four Four Two” sponsorluğunda hazırlanan bir programmış.
Ne fark eder...
Tam tersine, RTÜK bu tür sponsorluklara ceza vermek yerine desteklemeli.
Dergi, gazete, kitap, kültür-sanat yayınlarının adını televizyonda kullanmak ‘gizli reklam’ sayılmamalı.
Hem okumayan bir toplumuz diyoruz hem de okunacak şeylerin reklamını yasaklıyoruz.
Bırakın Four Four Two’nun adı geçsin programda, sponsor olsun...
Belki üç-beş dergi fazla satarlar.
Belki bu diğer yayıncıları da cesaretlendirir, programlara sponsor olurlar.
Bir dergi markasını çamaşır makinesi markasıyla aynı kefeye koymak olacak şey değil.
Kim kime benziyor
Bugünün popüler şarkıcıları kendilerinden önceki kuşaktan kimleri andırıyor sizce...
Mesela günümüzün Tanju Okan’ı kimdir?
Bugünün Erol Evgin’i kim olabilir...
Kim kime benziyor diye ben bir liste yaptım.
Eminim bazı şarkıcı arkadaşlar bozulacak bazılarının ise hoşuna gidecektir benzetmeler...
Takılmayın, sadece bir liste işte:
* Mustafa Ceceli, Erol Evgin’e...
* Mabel Matiz, Yıldız Tilbe’ye...
* Murat Dalkılıç, Kenan Doğulu’ya...
* Murat Boz, Burak Kut’a...
* Atiye, Füsun Önal’a...
* Haluk Levent, Cem Karaca’ya...
* Kıraç, Ersen’e...
* Ebru Gündeş, Muazzez Abacı’ya...
* Mehmet Erdem, Tanju Okan’a...
* Yaşar, Kayahan’a...
* Halil Sezai, Müslüm Gürses’e...
* ENBE, İstanbul Gelişim’e...
* Funda Arar, Nükhet Duru’ya...
* Sinan Akçıl, Mustafa Sandal’a...
* Serdar Ortaç, Serdar Ortaç’a...
Krizin nedeni
Başarıyı herkes sahiplenir, başarısızlığı ise kimse...
Kurt Seyit’te de istenen başarı bir türlü gelmeyince sette gerilim yükseliyor, sinirler geriliyor, tartışlar çıkıyor.
Kıvanç Tatlıtuğ’la usta oyuncu Engin Şenkan tartışmış sette ve Şenkan seti terk etmiş.
Bir daha dönmeyecekmiş.
Olayın detayını, kim haklıdır, kim haksızdır bilmiyoruz.
Kıvanç büyüklerine terbiyesizlik yapacak biri değildir, önceki setlerinden bugüne kadar böyle bir tartışma haberi de gelmiş değil.
Ama diğer taraftan Engin Şenkan da yalan atacak değil.
Demek ki yaşanmış bir şeyler...
Setteki gerginlik bir yerden patlak vermiş.
Peki dizi rating rekorları kırsa, her şey istendiği gibi gitse bu tatsızlık yaşanır mıydı?
Yaşansa da krize dönder miydi?
Paylaş