Paylaş
“Evde tekerlekli sandalyede ciuvv, ciuvv oradan oraya uçuyorum” dedi...
Ben el bileği zannediyordum meğer kırılan ayak bileğiymiş.
Kendisinden dinledim yaşadığı kazayı:
Evde merdivenleri inerken, son basamağı fark etmemiş ve adımını boşluğa atmış...
Attığı gibi de sağ ayak bileğinde bir çatırtı duymuş. İki yerinden kırılmış ayak bileği. Neyse ki derin kırıklar değil...
Hastaneye gitmiş, alçıya almışlar ayağını ve şimdi evde istirahat ediyor...
Bunu da eğlenceye çevirmesini bilmiş tabii...
Tekerlekli sandalyeyle evin bir ucundan bir ucuna sürat denemeleri yapıyormuş...
Kahkahalar atıyordu bunları anlatırken, keyfi yerindeydi...
“Başımıza bu geldi ama yine de bir şey değil, yaşadığımız her anın keyfini çıkaralım, gülmeyi mutlu olmayı unutma sen de... Baksana ülkede olup bitenlere” diye anlattı duygularını...
Verilmiş sadakası varmış Sezen’in ucuz atlamış kazayı.
“Yine de ucuz atlattım yüzüstü düşüp çok daha ağır yaralanabilirdim” dedi Sezen...
Kendisine tüm sevenleri adına geçmiş olsun diyorum...
Ha bu arada konserlerini iptal etmeyecekmiş, tarihlerinde düzenlemeler yapıyormuş, alçılı ayağıyla sahnede izleyeceğiz Sezen Aksu’yu...
10 gün hastanede yatacak
Nisan 2013’te merdivenden düşerek ayağını kıran ünlü sanatçı Nükhet Duru, bacağında oluşan akut enfeksiyon sonucunda bir hafta önce Amerikan Hastanesi’ne kaldırıldı. 11 ay önce ikinci ameliyatı gerçekleştirilen Duru, operasyon sırasında enfeksiyon kaptığından dolayı rahatsızlığı nüksetti. Yürümekte zorlanan sanatçı, 10 gün hastanede kalacak.
Duru, yaşadığı rahatsızlığı şöyle anlattı: “İlk kırık ameliyatından sonra, ikinci ameliyat sırasında metaller çıkarılırken mikrop kapıyor. O dönem vücudum reaksiyon verdiği için terlik bile giyemiyordum. Ameliyat sırasında tedavi edildiğimi sanıp devam ettim. Durup durup nüksetti. Aslında kontrol altındaydım ama yetmemiş, eksik tedavi olmuş. Vücuttaki iyi bakterileri, aldığım ilaçlar öldürdüğünden, mikrop güçlenip daha kötü duruma gelmiş. Bacağım tehlikeli bir durumda hastaneye geldim. Şimdi tedavi altındayım”
Yürüme taklidi yapıyordum
“Benzemez Kimse Sana” yarışmasında jüri üyeliği de yapan Duru, son dakikaya kadar dayandığını söyleyerek “Televizyon programını ben mi çektim, ruhum mu bilemiyorum. Yürüme taklidi yapıyordum. Doktorum çekimlere dahi yollamadı. Üç günde bir tahlillere devam edeceğiz. Yoksa tekrar nüksedebilir” dedi. Çapa Hastanesi’nden İç Hastalıkları Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Halit Özsüt tarafından kontrol edilen Duru’yu dostları yalnız bırakmıyor.
Spotify-Vodafone işbirliği…
Önceki akşam Sıraselviler’e taşınan Nublu’da önemli bir parti vardı...
Dünyanın en büyük online müzik platform Spotify’la Vodafone işbirliği için düzenlenmiş bir partiydi...
Uzun süredir Spotify’dan müzik dinleyen biri olarak bu işbirliğini çok önemsiyorum...
Spotify, Eylül 2013’te Türkiye pazarına girmişti ve o zamandan bu yana kullanıcı sayısını hızla artıran bir platform...
30 milyondan fazla şarkıya sahip arşiviyle dev bir müzik kütüphanesi...
Vodafone kullanıcıları bu işbirliği sayesinde Spotify’ın Premium üyeliğine kolay, hızlı ve avantajlı fiyatlarla sahip olabilecek artık...
Premium üyelik demek, reklamsız, kesintisiz müzik dinlemek demek...
58 ülkede, 60 milyon aktif kullanıcıyı aşan Spotify’la Vodafone’un bu işbirliği Türkiye’de dijital müzik endüstrisinin büyümesine büyük katkı sağlayacak.
Gecede kim sahneye çıktı derseniz söyleyeyim: Teoman... Ve her zamanki gibi yine formundaydı...
“Çekmeceler” tanıtımı…
Yerli filmler arasında rekabet sadece gişede olmuyor artık. Gala konseptlerinden davetiyelere, filmin sunumundan pazarlama tekniklerine kadar er alanda büyük rekabet var.
Bu da bir sürü yeniliği beraberinde getiriyor.
Geçen gün eve bir film galası davetiyesi geldi...
Bir sergi kataloğu, bir sanat dergisi sandım ilk önce...
Meğer 6 Mart’ta vizyona girecek Çekmeceler filminin davetiyesiymiş...
60 sayfalık kalın kuşe kağıda basılı bir kitapçık hazırlamışlar...
Karakterler tek tek özel fotoğraflar eşliğinde Türkçe ve İngilizce tanıtılmış, filmin hikayesi ve detayları anlatılmış kitapçıkta...
Filmin 4 Kasım’da yapılacak galasının konseptini de mavi renk olarak belirlemişler.
Bu kadar yerli filmin vizyona girdiği piyasada yaşanan sert rekabet yapımcıları, tanıtım ve pazarlamada da çıtayı yükseltmeye itiyor...
Bu arada film sadece tanıtımıyla değil, bir genç kızın küçüklükten, ergen cinselliği yaşadığı döneme ve 32 yaşına uzanan hikayesiyle de ilgi çekici duruyor...
O tokat nelere mal oldu
Galatasaray Başkanı Duygun Yarsuvat ısrarla tokat olayının arkasında duruyor.
Ergin Ataman’ın 19 yaşındaki oyuncu Göktürk Ataman’a attığı tokatı savunuyor hâlâ, “Türkiye’nin en iyi koçuna ceza vermem” diyor...
Dün Göktürk’ün babası Mehmet Ural aradı (aileyi de oyuncuyu da hiç tanımam) bu konuda ısrarla yazdığım yazılara teşekkür etmek için...
“Basketbolu bırakma noktasına geldi Göktürk... Geleceği olmayan bir oyuncu olsa ben de bıraksın diyeceğim... Ama geleceği olduğuna inanıyoruz, iyi bir oyuncu ve devam etmesini istiyoruz biz” dedi...
Türkiye’nin en iyi koçunun gencecik bir oyuncuya yaşattığı duygulara bakar mısınız...
Yarsuvat’ın da sorunu çözmek yerine, bu konuda hâlâ tek kriterinin “başarı” olması üzücü...
Amerika’da itfaiyeciler bu yüzden kahraman
Haberi yabancı bir sitede okudum, çok sevdim...
Florida’da yalnız yaşayan bir anne otizmli oğlunun 6. yaş partisi için oğlunun 16 arkadaşını eve davet ediyor...
Ancak doğum günü partisine kimse gelmiyor...
Oğlunun yaşadığı hayal kırıklığını Facebook’tan paylaşınca ne oluyor biliyor musunuz?
Bölgedeki itfaiye müdürlüğü araçlarıyla, kıyafetleriyle birlikte çocuğun kapısına dayanıyorlar...
Sadece itfaiye de değil, bölge şerifi, polis memurları da çocuğun doğum günü partisine geliyorlar...
Ellerinde hediyeler, pastalar, oyuncaklarla...
Çocuğun itfaiye aracında, polis motosikletinde fotoğrafları vardı bayıldım...
Koca koca üniformalı adamlar ufacık bir çocuğu mutlu etmek için işi gücü bırakıp seferber olmuşlar...
Bunu duyan bölgedeki aileler de çocuklarını partiye getirmiş daha sonra...
Amerika’da itfaiyeciler bu yüzden kahraman işte...
İşlerini sadece yangın söndürmek, can kurtarmak, ağaçtan kedi kurtarmak olarak görmüyorlar...
Bir çocuğu mutluluğu etmeyi de biliyorlar...
Şiddet, cinayet, gerilim ve toplumsal cinnet yaşadığımız bir dönemde böyle içimizi ısıtan haberlere en çok bizim ihtiyacımız var asıl...
Paylaş