Paylaş
Tiyatro, gösteri izleme adabını bilmiyoruz ne yazık ki...
Oyun öncesinde defalarca, “Lütfen telefonlarınızı kapatın, fotoğraf ve görüntü çekmeyin” uyarısı yapılmasına rağmen bazı seyirciler ısrarla telefonu ellerinden bırakamıyor...
Kimi zaman fotoğraf çekiyorlar, kimi zaman sesini açık unuttukları için telefon çalıyor, kimi zaman da flaşla video çekiyorlar.
Sahnedeki oyuncunun konsantrasyonunun bozulmaması imkansız...
Hele Benim Adım Feuerbach gibi, neredeyse tamamı tek kişi üzerine kurulu bir oyunda seyirciden gelen olumsuzluklar oyuncuyu daha da etkiliyor.
Samsun’da da öyle olmuş.
Oyunun başından sonuna kadar seyirciler fotoğraflar, videolar çekmişler, telefonları ellerinden düşürmemişler.
Selçuk Yöntem’in sahnedeki performansını düşürmüş de düşürmüşler...
Tüm bu stresin üzerine oyunun sonuna doğru ön taraftaki bir seyircinin telefonu çalınca...
Seyirci de açıp konuşunca...
Selçuk Yöntem dayanamamış, seyirciye dönüp “yuh be” diye bağırmış...
Repliğinin arasına sıkıştırdığı “yuh be”den sonra da oyuna aynen devam etmiş. Ancak seyirciye tepkisini de oyun sonrasında göstermiş.
Kimseyle fotoğraf çektirmeden, tebrikleri kabul etmeden kulisten çıkmış, kimselere görünmeden arka kapıdan çekip gitmiş...
Samsun Haber Hattı sitesinde İlknur Yamak bu konuyu köşesine taşımış.
“Tiyatro izlemenin adabını bilmiyorsanız, gelmeyin” başlığıyla yazdığı yazıda aynen şunları söylemiş:
“Ne yazık ki saygısız bazı tiyatro izleyicileri yüzünden biz gerçek tiyatro severler oyunun tadına varamadık.
Kanımca Selçuk Yöntem de oyuncu olarak tadına varamadı oyunun.
Aksi olsa selamlamada mutlu olurdu.
Ve oyunun ardından pek çok sanatçının yaptığı gibi sahne önünde bekleşen sevenlerine ekstra bir selam daha verirdi...”
Samsun’daki oyunu izleyen meslektaşımın görüşleri bunlar...
Şimdi tartışma sorusunu soruyorum:
Her şeye rağmen oyuncunun seyirciyi sahneden yuhalaması doğru mudur?
Geçmişte Ferhan Şensoy’un oyunu kesip cep telefonu çalan seyirciyi azarlamışlığı...
Fazıl Say’ın piyanosunun başından kalkıp telefonu çalan seyirciden özür beklemişliği var...
Şimdi bunlara Selçuk Yöntem’in seyirciyi yuhalaması eklendi...
Kusura bakmayın da seyirci bu densizliği yapıyorsa, sanatçıların da bunları yapma hakkı sonuna kadar var...
Kral Şakir’le animasyon ihracatına da başladık
Yıllardır Türkiye’de daha çok animasyon filmi yapılması gerektiğini yazarım ve animasyon filmlerinin geldiği noktadan çok memnunum.
İki küçük çocuk babası olarak yapılan işleri ilgiyle takip ediyorum, çok kaliteli ürünler çıkıyor artık...
Bunun da karşılığını almaya başladık.
Hafta sonu vizyona giren Kral Şakir’in çizgi filmi, Orta Doğu bölgesinde 22 ülkeye satılmış.
Dizilerden sonra animasyon da ihraç etmeye başladık ki bu büyük bir başarı.
Varol Yaşaroğlu’nun yarattığı Kral Şakir’in açtığı yoldan diğer Türk animasyon filmleri de yürüyecektir.
Bu arada film vizyonda ilk 3 günde 108 bin 71 kişi tarafından izlenmiş.
Biz de el mahkum, bugün yarın izleyeceğiz...
Doğru tepki...
Dün Türkiye’de tüm gazetelerin siyah logoyla çıkmasını da...
Tüm televizyonların ekranlarına siyah kurdele koymasını da çok doğru buldum...
Türk medyası ortak hareket etti...
Filistin’de yapılan zulme insanım diyen herkesin isyan etmesi gerek...
Ne yazık ki bu zulme, Türkiye dışında bu kadar güçlü sesle haykıran yok...
SON 24 SAATTE YAŞANANLAR
Paylaş