Paylaş
Ne oldu paşam, nedir bu üzüntünüz?
Bir şehit haberi mi aldınız?
Samsun’da çapraz ateşe tutulan polislere mi kahroldunuz?
Teröristler karakol mu bastı?
Yoksa gencecik bir Mehmetçik mayına mı bastı?
Bir şehit annesinin feryadı mı yüreğinizi dağladı?
Yoksa tatbikatta uçak düştü de haberimiz mi yok?
Demek bunlardan hiçbiri değil!
Peki nedir bu gözyaşınızın sebebi hikmeti?
Haa anladım, Fenerbahçe’nin Beşiktaş’ı Bilica’nın üçkağıdıyla 1-0 yenmesinden etkilendiniz.
Çok duygulanıp gözyaşlarınızı tutamadınız...
Peki bir lig maçına bu kadar ağladığınıza göre, Fenerbahçe bir ay sonra şampiyon olursa, tutun ki seneye Avrupa’da kupa kaldırırsa ne yapacaksınız?
Gözyaşlarınız sel olup akacak mı?
Futbolun alt tarafı bir oyun olduğunu unutup, görevdeyken ağlamadığınız kadar mı ağlayacaksınız?..
İki volkan
İki volkan var gündemimizde; biri İzlanda’da patlayıp Avrupa’da hayatı kilitleyen Eyjafjallajokull, diğeri de bizim Konak...
Eyjafjallajokull, kül toz duman ortalığı birbirine kattı...
Volkan Konak da milyon dolarlık reklam filmini reddettiği için gündemdeki yerini aldı.
Haydi itiraf edelim, Kazım Koyuncu hayatta olsaydı, Volkan Konak bugünkü şöhretine kavuşur muydu?
Zor...
Karadeniz müziğinin piri Kazım Koyuncu’ydu çünkü...
Volkan Konak da Koyuncu’nun ‘hümanist’ çizgisini korudu Allah için...
Hiçbir zaman Kazım kadar politik olmasa da, müzik kalibresi açısından fazlasıyla Karadeniz müziği boşluğunu doldurdu Volkan...
Konserleri tıklım tıklım, küçük kanallardaki programı bol seyircili olunca ekranda da zirveye çıktı...
İyi de, her şey böyle iyi giderken neden Volkan Konak parmağını gözümüze sokmaya çalışıyor?
“İnsanın kazandığı paradan değil, paranın kazandığı insandan korkun” söylemlerine ne gerek var?
Milyon dolarları reddetmenin hazzını sürüyor...
Bunu da kafamıza kafamıza vuruyor...
Kazım Koyuncu’ya göre zayıf olan politik duruşunu böyle mi kapamaya çalışıyor?
Ne gerek var?
Oysa biz Volkan Konak’ı reklamcıların aklının ucundan bile geçmediği dönemden beri seviyoruz.
Bilica, Fener’e yakışmıyor
Fenerbahçe’nin havasından mı suyundan mı nedir, takıma gelen futbolcunun kimyası bozuluyor.
Sivas’ta kendi halinde futbol oynayan Bilica, Fenerbahçe’de en bıçkın oyuncu yarışında Lugano’yu bile geride bıraktı.
Benzer efekt Hagi döneminde Galatasaray’da da olmuştu.
Hagi’nin hakemlere itirazı, tüm takımın karakteristik özelliği haline dönüşmüştü.
Emre’nin bugün Fenerbahçe’de hâlâ hakemlerin üzerine yürümesinin nedeni, Hagi’nin elinde büyümesindendir.
Fenerbahçe’de de dayılanmak, çamura yatmak son yıllarda fena halde moda oldu.
Bilica’nın penaltı noktasına kuyu açması bu modanın etkisi işte...
Sezonun en çirkin görüntüsü olarak hafızlarda kalacak.
Bilica’nın ne ceza alacağını kamuoyu merakla beklerken, Fenerbahçe’nin bu antipatik havayı değiştirmesi gerekiyor.
Oysa Alex, Hagi gibi de değil, son derece mülayim bir adam.
Buna rağmen takımda nasıl bu kadar anti-centilmen çıkıyor, anlaşılır gibi değil.
Paylaş