Savarona’ya sahip çıkmazsan kerhane de olur kumarhane de
Paylaş
LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
Atatürk’ün yatı Savarona’da fuhuş yapıldığı ortaya çıktı.
Rezillik...
Skandal... Herkes isyanlarda. Nesi skandalmış anlamadım. Haftada 50 bin dolar veren herkes bu yatı kiralıyor. İster içinde dansöz oynat, ister Rus kızları doldur, ister gay partisi ver, ister kokain partisi... Kim ne karışır! Kiralayanlar arasında Arap’ı da var, Rus’u da, Azeri’si de... Parasını verdim tekne benim diyor, vuruyor eğlencenin gözüne gözüne... Burada anlaması gerekenler anlamadıktan sonra, elin yabancısı ne anlar Atatürk’ün aziz hatırasından. Asıl skandal devletin bu tekneye sahip çıkmamasında. Sen sahip çıkmazsan, Atatürk’ün yatı kerhanede olur, kumarhane de... Kahraman Sadıkoğlu 1989’da 49 yıllığına alıp kiralamasa daha o zaman hurdaya çıkmıştı Savarona. Sadıkoğlu’na da hiç kızmaya kalkmayın. O kadar yatırım yaptı tekneyi orijinal haline döndürdü, bugün hiçbir şey yapmayıp limana bağlasa her haftası 3-5 bin lira masraf yazar o teknenin. O da kiraya veriyor... Kiralayanın fuhuş sevgisinin mi yoksa Atatürk sevgisinin mi ağır bastığını kontrol edecek hali yok ya. Çok uzak değil hatırlayın, bu yılın mart ayında Savarona’nın satılması gündeme geldi. Rus ve Arap işadamları tekneye talip olunca herkes ayaklandı, “Atatürk’ün bir çocuğun oyuncağını bekler gibi beklediği teknesi satılır mı” diye... Turizmciler “Yabancılar yerine Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) alsın” dedi. Deniz Kuvvetleri’nin okul gemisi yapması önerildi... Gençler baktılar olacak gibi değil, emanete sahip çıkmak için duruma el koydular. “Ata’mızın ülkesini de teknesini de kimseye bırakmayız” diyen ilköğretim öğrencileri, “Her öğrenci ve öğretmenden 1 lira toplayalım, tekneyi alalım” kampanyası başlattılar. Ülkeyi yönetenlerin başı öne eğildi... Sonra yine eski tas eski hamam, 50 bini ödeyen Atatürk’ün sigarası, rakısı, pasaportu bulunan odanın yanında alemin kralını yaptı... Devlet parası neyse ödeyip Savarona’yı müze yapmazsa daha çoook bu skandalları duyarız... Atatürk’ün oyuncağı, onun bunun elinde oyuncak olmaya devam eder...
Spor sayfaları blog kurbanı mı
Türkiye’de oynayan eski futbolcularla ilgili zaman zaman ilginç haberler çıkıyor spor sayfalarında... Geçmişte Fenerbahçe’de oynayan Högh’ün ölüm döşeğinde olduğu yazıldı son olarak. Haber dalga dalga yayıldı, internet sitelerine ve diğer gazetelere de yansıdı. Ama Milliyet muhabiri kendisine telefonla ulaşınca öğrendik ki Högh turp gibiymiş. İki yıl önce geçirdiği beyin kanamasını tamamen atlatmış, konuşma güçlüğü falan da çekmiyormuş. Bundan bir süre önce de Beşiktaş’ın eski futbolcusu Sverrisson’la ilgili bir haber çıkmıştı. İzlanda’yla birlikte Sverrisson’un da iflas ettiği, bankamatikten para bile çekemediği haber olmuştu bizim gazetelere. Sonadan onun da doğrusunu öğrendik; iflas miflas etmemişti. Sergen’in hâlâ at yarışı oynayıp oynamadığını soracak kadar keyfi yerindeydi... Spor sayfaları galiba çok sık takip edip, haber aldıkları blog yazarlarının kurbanı oluyor. Belki de blog yazarları, yazılarını imzasız haber yapan spor sayfalarından böyle intikam alıyor.
Arte’de İstanbul
Fransız-Alman kültür/belgesel kanalı Arte’de İstanbul Haftası kutlanıyor. Avrupa Kültür Başkenti olması nedeniyle bu kararı alan Arte’de 26 Eylül’de başlayan İstanbul belgeselleri 1 Ekim’e kadar devam edecek. Programlarda kentin tarihi, kültürü, gece hayatı, müziği ve semtleri anlatılıyor. Her renkten insanın görüşlerine ve görüntülerine yer veriliyor... İstanbul’un tanıtımı açısından bizim için önemli bir yayıncılık. Ama neyse ki şanslıyız... Neden mi?.. Geçen gün köprüyü anlattıkları bir belgesele rastladım, güzeldi... Ama izlerken kendi kendime şöyle mırıldandım; Neyse ki galeri baskını belgesellerin çekiminden sonra yaşandı da, Arte’de “İstanbul’da galeri açılışı böyle olur” başlıklı bir belgesel izlemek zorunda kalmadık. 2010 Kültür Başkenti için enteresan bir belgesel çalışması olurdu...