Cep telefon numaramızı bir şekilde ele geçirip gerekli gereksiz mesaj atan firmaları daha önce yazmıştım.
Politikada bunu uygulayan isimse Mustafa Sarıgül.
Telefonuma sürekli BİLGİ, BASIN başlıklı mesajlar geliyor:
Sarıgül, Kubilay'ı anma törenlerinde büyük ilgi gördü...
Sarıgül, Mevlana anma törenlerine katıldı...
Sarıgül şunu yaptı, Sarıgül bunu yaptı...
Geçen hafta Küba'da bile bizi buldu Sarıgül. Bana olduğu gibi ekipteki üç işadamına da sürekli mesajlar geldi Sarıgül'den.
Bir yandan mohitolarımızı yudumlarken diğer yandan da "Sarıgül bugün aramadı mı" diye şakalaştık tatil boyunca...
Belli ki Sarıgül'ün ekibi yazarlardan, işadamlarından oluşan uzun bir telefon listesi oluşturmuş başkan tuvalete gitse haber veriyor...
Küba'dan döndüm, pazar sabahı jet-lag vaziyette uyuyorum saat 09.00'da yine bir mesaj!
Mustafa Sarıgül, 10.00'da Skytürk'te bir programa katılacakmış.
Yeteeeer dedim!
İşin kötüsü CHP milletvekillerinden bazıları da aynı yöntemi kullanmaya başladı.
Ordu'da katıldıkları panelleri bile cep telefonuma bilgi olarak gönderiyorlar.
Ve daha da kötüsü seçim döneminde değiliz.
Bir de siyasetçilerin oy kavgasına tutuştuklarını ve miting meydanlarına çıktıklarını düşünsenize...
Herhalde cep telefonumuzdaki mesajları silmekten parmaklarımız tutulur.
Latin kızların dansı
Küba'yla ilgili herkesin merak ettiği iki şey var; purolar ve kızlar.
Bir kere şunu söyleyeyim, o MTV kliplerinde gördüğümüz latin kızlarının kalça sallama olayı son derece sıradan bir vaka Küba'da...
Bütün kızlar için doğal bir yetenek o...
Barlarda, sokakta bacaklarını iki yana açıp kalçalarını hızla öne arkaya sallayan kızları görmeniz mümkün.
Ve o kızlar sokakta gördükleri arabalara çekinmeden biniyorlar, son derece rahatlar.
Ancak Küba'da fuhuş yasak, tabii kağıt üzerinde...
Cinsellik son derece olağan olduğu için kızlar 40-50 Euro'ya erkeklerle beraber olmakta sakınca görmüyor.
Ne var ki Kübalılar'ın otellerde kalması yasak olduğundan hiç kolay değil kızlarla kaçamak yapmak.
Ya tanıdıkları evlere davet ediyorlar erkekleri ya da kendi evlerine...
Bu da Havana'nın arka sokaklarında büyük bir macera demek. China Town gibi ‘tehlikeli’ (Bizdeki polisiye vakaların yanında Havana’dakiler bir hiç) yerlerde riske girmek demek...
Biz kendi adımıza o riski göze almadık, vallahi de billahi de Old Havana'da Parque Central otelinde kaldık.
Ama itiraf etmeliyim ki, latin kızların dansını bolca izledik.
(Purolarını da bir ara anlatırım artık)
Bodyguard faşizmi
Geçen gün bir arkadaşım şahit olmuş. Gece hayatının ünlü mekanlarından Nu Pera'nın önünde oturmuş bir kız sinirden iki gözü iki çeşme ağlıyor.
"Ne olur beni içeri alın" diye...
Gerekçesi de inandırıcı; "Yurt dışından arkadaşlarım içeride, bu gece son kez göreceğim onları. Yarın sabah uçuyorlar, uzun süre göremeyeceğim" diyor.
Korumalar istifini bozmuyor, kıllarını kıpırdatmadan, göğüslerini öne çıkararak, geniş omuzlarını yaya yaya sergiliyorlar.
Gece mekanlarında resmen bodyguard faşizmi yaşanıyor.
Yine Nu Pera'da cumartesi akşamı iki erkek bir kız arkadaşım içeriye alınmıyor.
Onlardan 1 dakika önce ise içeriye aynı şekilde (iki erkek bir kız) bir grup giriyor.
Bizimkilerin ne tipi ne de kılık kıyafeti mekana aykırı...
Neye göre adam seçiyorlar, nasıl ayrım yapıyorlar belli değil.
Bir açıklama da yok!
Mekan sahipleri bütün prestijlerini kapıdaki iki bodyguard'ın insiyatifine bıraktığının farkında mı?..
En iyisi THY
Türk Hava Yolları'nın uçuşu olmadığı için, Küba'ya Paris aktarmalı Air France'la uçtuk.
Önce 4 saatİstanbul-Paris, ardından 10 saat Paris-Havana...
Air France, Economy'le Business arasında Alize diye bir sınıf oluşturmuş.
Boeing 747'nin ikinci katına ayrılan Alize'nin fiyatı Economy'nin iki katı.
Peki ne farkı var derseniz, gidiş-dönüş Air France'la toplam 30'a yakın saat uçtum anlamadım...
Hosteslere sordum, "Servis farkı" dediler.
Ama Alize'nin arka sıralarında oturan yolcular istedikleri yemekleri bile yiyemediler.
Dönüşte tek seçenek olarak hindi sunuldu.
Hindi yemiyorsan, açsın!
Bunun için de iki katı para ödüyorsun.
Bir kez daha anladım ki Türk Hava Yolları en iyisi.
Hostesleri, hizmeti ve servisiyle THY ile çok daha mutlu uçuyorum...
Haftada 90 saat çalışılır mı?
Dünkü Vatan'da Vodafone'un CEO'su ve Avrupa'nın en çok kazanan üçüncü profesyoneli Arun Sarin'in haftada 90 saat çalıştığı yazıyordu.
90 saat!!! Mümkün mü?
Cumartesi pazar dahil 7 gün 13 saat çalışsa toplam 91 saat eder.
Aynı haberden öğreniyoruz ki Sarin boş zamanlarının tamamını eşine ve iki çocuğuna ayırıyor, golf oynamayı ve hafif romanlar okumayı seviyor.
Pardon da bunları ne zaman yapıyor, ne yiyor, ne içiyor, ne zaman dinleniyor?
Gerçekten rakam doğruysa eğer yatalım kalkalım CEO olmadığımıza şükredelim.