Paylaş
* Hayat hikayeni okuduğumda çok etkilendim ve seninle mutlaka tanışmak istedim... Sağ olsun ikimizin de programında çalışan Ece Emre buluşturdu bizi... Baban gerçekten Saddam Hüseyin’in özel pilotu muydu?
- Evet babam onun özel pilotuydu ve ayrıca Irak Havacılık Kurumu’nun başındaydı. Aynı zamanda da arkadaşlardı. Bu yüzden Saddam Hüseyin’i haftada iki üç kez görüyorduk. Korku aslında bize çok yakındı. Çünkü diktatöre çok yakındık. Bu çok farklı bir hikaye.
* Saddam Hüseyin nasıl biriydi, korkutucu mu?
- Saddam her zaman çok korkunç değildi. Cana yakın, komik ve yemek yapmayı seven biriydi. Ama tepkileri çok aniydi. Çok çabuk değişiyordu. Onunla çok keyifli bir akşam yemeği yiyebilirdin, gülerdin, her şey üzerine konuşabilirdin. Fakat bir cümleyi yanlış söylersen Saddam’ın hemen başka bir tarafı ortaya çıkardı. Hemen değişirdi. Ve onun bu değişimi çok fazla insanı öldürdü. En yakın arkadaşını, eniştesini, damadını öldürdü. Korkutucuydu. Her zaman dikkatli olmak ve ağzından çıkan sözlere dikkat etmen gerekiyordu. Bazen çok iyi olurdu ama bazen de çok korkutucu.
* Senin nasıl bir ilişkin vardı Saddam Hüseyin’le?
- Aslında bu konuda biraz kafam karışık. Sevgi ve nefret. Çocukluğumda onunla çok iyi vakit geçirmiştik. Eğleniyorduk, balık tutmaya gidiyorduk. Beni çok severdi. Örneğin benim gibi arkadaşlarının çocuklarıyla hep birlikte çay içtiğimiz zamanlarda ben ondan önce çayı içmeye başladığıma dikkat etmezdim. Çocuktuk sonuçta. Beni ve benim dışımdaki diğer arkadaşlarının çocuklarını herkes uyarırdı. Amcandan önce çay içme diye.
* Ondan önce çay içilmez miydi?
- İçilmezdi... Gözlerine de bakılmazdı... Fakat Saddam benim için Zainab’e bir şey söylemeyin nasıl istiyorsa öyle yapsın derdi. Benim onun yanında özgür olabileceğimi söylerdi. Bana karşı çok iyiydi. Annem o zamanlar çok ağlardı. Bana Saddam’ın yanında nasıl gülmem gerektiğini, onun gözlerine bakmamam gerektiğini söylerdi. Ben o zamanlar çok gençtim. Bunları anlamam çok güçtü.
* Sonra ‘gerçekleri’ nasıl görmeye başladın?
- Üniversiteye gittiğimde Kürt bir arkadaşım sayesinde Halepçe katliamını öğrendim. Aslında içimde Saddam’la ilgili bir şeylerin yanlış olduğu hissi vardı. Fakat bunu söyleyemezdim. Lisedeyken sınıf arkadaşımın babası Saddam karşıtı olduğu için hapisteydi. Ve karşıt olduğu için idam edildi. Eve gittiğimde bunları aileme sormak bile beni korkutuyordu. Çünkü Saddam’la ailem çok yakındı. Bir şeylerin yanlış gittiğini biliyordum. Annem intihar etmeyi denedi. Babamla sürekli kavga ediyordu. Annem babama sürekli, “Bu ülkeden ayrılmak zorundayız” diyordu. Üniversitede anladım tüm gerçekleri. O zamanlar insanlar benden de korkuyordu Saddam’a yakın olduğum için. Ama ben de insanlardan korkuyordum, yine Saddam’a yakın olduğum için...
* Tipik bir diktatörlüktü yaşadığınız...
- Evet öyleydi. Benim ailem Saddam Hüseyin ve arkadaşlarının arkadaşıydı.
* Saddam’ın ilk yılları da böyle miydi?
- Aslında 17 yaşıma kadar her şey çok normaldi. Ne zaman Saddam Hüseyin cumhurbaşkanı oldu ondan sonra neredeyse her şey değişti. Saddam 1979’da iktidara geldi. Ve ondan kısa bir süre sonra İran-Irak Savaşı başladı. Savaşla birlikte Irak’ın üzerine ve hayatlarımıza kara bulutlar gelmeye başladı ve bir daha o kara bulutlar dağılmadı. Savaş zamanında bombalara tanıklık ettik. Çok fazla insan öldü. Hepimiz çok korkunç zamanlar geçirdik. Çok korkuyorduk. Ve devlet sivillerin bu korkusunu kullandı. Böylece üzerimizde ciddi kontrol sağladı. Üniversitelere gidemedik çünkü devlet toplanmamıza izin vermiyordu. Kitaplar bile tehlike haline gelmişti. Gazeteler bile batıdan illegal olarak geliyordu. Savaş bittikten sonra devletin bu baskıcı tavrı hali devam etti.
DOKUZ SENE AİLEMİ GÖREMEDİM
* Saddam da tartışmasız liderliğini ilan etti...
- Saddam savaş sonrasında bir anda ülkenin her şeyi olmuştu. George Orwell’ın 1984’ü gibi... Saddam’ın doğum gününü tüm halk kutluyordu. Bütün evlerde Saddam’ın fotoğrafları vardı. Kara bulutların yavaş yavaş üzerimize geldiğini görüyorduk. Saddam o kadar her yerdeydi ki nefes alamıyorduk.
* Bugün Saddam Hüseyin için diktatör mü diyorsun yoksa hâlâ amca mı?
- Elbette diktatör... Bunu aslında şimdi değil, daha önce de söyledim. Amerika’ya gittikten sonra ve Saddam’ın yaptıklarını öğrendikten sonra onun diktatör olduğunu anladım. Annem ölümünden önce bana verdiği tüm tavsiyelerin nedenini apaçık bir şekilde anlattı. Ve ben sonrasında fark ettim ki aslında Saddam’ın yaptıkları çok şeytani şeylerdi. Çocukluk zamanında yaşadıklarıma baktığımda onu amcam gibi gördüğüm için daha farklı şeyler düşünüyordum. Ne zaman yetişkin oldum ve politik olarak düşünmeye başladım o zaman onun bir diktatör olduğunun farkına vardım.
Evet Saddam kötü biriydi. Irak için de çok kötüydü. Irak biliyorsunuz hâlâ kötü. Saddam idam edildiğinde onun için ağladım. Çocukluğumu düşündüm. Dediğim gibi bu sevgi ve nefret...
* Irak’a en son ne zaman gittiniz?
- Geçen mayıs ayında Erbil’e gittim. Bağdat’a ise iki sene önce gittim.
* Amerika’ya ne zaman gittin?
- 1990 yılında üniversite eğitimim için gittim. O sene Körfez Savaşı başladı. Aylarca ailemden ve yakınlarımdan haber alamadım. O dönem görücü usulü bir evlilik yaptım ve sonrasında ayrıldım. Ailemi arayıp geri dönmek istiyorum bile diyemedim.
Ne yapmam gerektiğini bile soramadım onlara. Boşandığımda cebimde sadece 400 dolar param vardı. Ve bu para yaşamak için hiçbir şeydi. Ve hayatımı kendi başıma kurmaya karar verdim. Ve bir gün kendi ülkeme geri döneceğim dedim. 9 sene ailemi göremedim. Hayatımı yavaş yavaş kurmaya başladım. 9 sene sonra annemin ölüm haberini aldığımda ailemle görüşebildim.
* Neler yaptın bu 9 sene boyunca, hayatını nasıl kurmaya başladın?
- Women for Women International’ı kurdum. Kadın hakları için çalışmaya başladım. Savaş mağduru ve ihtiyacı olan kadınlar için. Women for Women 2003 yılında kendi ülkemdeki savaş için yardım etti. Her yıl oraya gittim.
* Ortadoğu’da Suriye, Gazze için hiç çalıştın mı?
- Irak ve Sudan’da çalıştım. 2012 yılında Women for Women’daki 20 yıllık görevimi başka arkadaşlara devrettim. Başka şeyler yapmak istedim. Arap ve Müslüman kadınlar için bir televizyon programı yapmaya karar verdim. Şu an sadece medya üzerine çalışıyorum. Televizyon sayesinde insanların hayatlarına dokunabileceğimi düşündüm. Ve bu sene ilk televizyon talk show programımı yaptım.
YARIN
* Bosnalı kadınlar güzel ölmek için ne istedi?
* Arap kadınlar Türk dizilerini neden seviyor?
* Hem Müslüman, hem kadın, hem de bir göçmen olarak Zainab Salbi’nin Donald Trump’tan isteği ne?
* Türkiye sekülerlik ve muhafazakarlık arasında neden sıkıştı.
Paylaş