Erol Evgin’in Plaza Otel’de yaptığı şovlar şehir efsanesi gibi kulaktan kulağa yayıldı.
Üç yıl önce 3-5 gece çıkarız diye başlamıştı oysa ki bu şova...
Bir gece iki gece derken, Evgin’in tek kişilik müzikli şovu her gece dolmaya başladı.
Sonunda bu sene dördüncü yılına başladı.
Geçtiğimiz cumartesi Plaza Otel’de sezonu açan Erol Evgin, bu hafta sonu ikinci kez sahnedeydi.
Arkada olağanüstü bir Boğaz manzarası, her masası dolu bir salon...
Böyle bir mekanda Erol Evgin’in yıllardır bu piyasada nasıl ayakta durduğunu, şarkılarını her kuşağın nasıl sevdiğini çok daha iyi anladım.
Seyirciler arasında 70 yaşında amcalar da vardı, 25 yaşında genç kadınlar da...
Yani üç kuşak bir arada ve hepsi birden söylüyor; "Gel sen ne çektiğimi bir de bana sor"...
Sevdan olmasa...
İşte öyle bir şey...
Ben imkansız aşklar için yaratılmışım...
Bunun gibi her biri 20-30 yıllık unutulmaz Erol Evgin şarkıları.
Sadece şarkılar da değil, bu şarkıların eğlenceli hikayelerinden bahsediyor, fıkralar anlatıyor.
Taklitler yapıyor Erol Evgin.
Barış Manço’dan Erol Büyükburç’a, Ruhi Su’dan Elvis Presley’e...
İyi de başarıyor.
Sonra anılarını anlatıyor.
Ben Ruhi Su’nun Bülent Ersoy’la aynı sahneye çıktığını bilmiyordum mesela.
Genç bir şarkıcı olarak kadroda yer alan Erol Evgin, "Herhalde Ruhi usta ekonomik nedenlerden dolayı çıkıyordu, Bülent de o zamanlar delikanlıydı tabii" diyerek anlatıyor o yılları...
Böyle 2 saatlik keyifli bir yolculuk Erol Evgin’in şovu.
Bu şovun kulaktan kulağa anlatılıp şehir efsanesi olması boşuna değilmiş.
Bu yüzden adını da ’şehir efsanesi’ koymuş zaten..
Eski plak satışları arttı
Neden?
Issız Adam yüzünden.
Geçen gün bir kız arkadaşım ağlayarak Issız Adam’dan çıkmış, Emek Sineması’ndan.
Arkadaşlarıyla filmin geçtiği Atlas Pasajı, Çukurcuma gibi yerleri gezerken, Çiçek Pasajı’nın arka girişinde gramafon satan bir eskiciye rastlamış.
- Ne kadar?
- 250 lira
Biraz pazarlık cebindeki tüm parasını vermiş, 200 liraya almış gramafonu...
İkinci elcilerden toplamış eski plakları, evde ruhunu dinlendirecek tek başına...
O da ne?
Aldığı gramafon çalışmıyor.
Elde plaklar kalakalmış evde, son çare yine ı-pod...
Bu sadece yaşanmış bir olay ve şu sıralar Beyoğlu’nun en popüler yerlerinin eski plakçılar olduğunu biliyorum.
Issız Adam sayesinde...
LP toplayanlar, bizimki gibi abartıp gramafon alanlar.
Sonra ne mi yaptı gramafonu?
İğnesini değiştirmek için 200 lira istiyorlardı en son...
Araçlardaki aksesuvarlar
Trafikte araçların kullanabileceği aksesuvarları belirleyen bir düzenleme yok mu?
Olsa zaten Doğan görünümlü Şahin’ler çıkmazdı yıllar önce...
Ama bu aksesuvar işini abarttı sürücüler.
Mesela frene basınca stop lambası gibi yanan ve arka cama takılan aksesuvarlar var.
Geçen gün bir tane gördüm her yerinde Türk bayrakları dalgalanıyordu.
Bir diğerinde şoför frene basınca arka penceredeki stop lambası harekete çekiyor.
Yani orta parmağını kaldırmış bir el beliriyor şoför frene basınca.
Bu kadarına pes artık.
Peki şoförün görebileceği yerde minik televizyon olur mu?
Geçen gün bir taksiye bindim;
"Bu diziye bayılıyorum abi" dedi. Adamın gözü yolda değil, televizyonda...
Aman dedim yola bak da bayıldığın dizi yüzünden ölmeyelim.
Bazı özel araçlarda da var bu sistem, şoför televizyon izliyor yolda giderken...
Nerede görülmüş bu.
Telefonla konuşmanın ceza olduğu trafikte, araçlardaki bu abuk sabuk aksesuvarları gören bir polis memuru yok mu?..