Paylaş
Ne yazık ki biz medya mensuplarının da bunda katkısı çok fazla.
Ünlülerin her hareketine “Reklam peşinde koşuyor” şeklinde haberler ve yorumlar yapıldı, yapılmaya devam ediyor.
Bir Hollywood ünlüsü sel felaketi yaşayan Bosna’ya gitse alkışlarız, bizimkilerden biri gitse “reklam yapıyor” deriz...
Rihanna, Soma’yla ilgili tweet atar, “Ay ne duyarlı” diye ağzımız açık bakarız, bizimkiler kalkıp Soma’ya gidince yerden yere vururuz...
Bu da bizim büyük çaresizliğimiz işte!
Bu ünlüler bu ülkenin evladı değil mi?
Bu ülkenin evladı olup da Soma’daki faciadan etkilenmemek mümkün mü?..
Dün bir yapımcı arkadaşımla konuşuyorum, “Soma için ne yapacaksınız?” diye sordum...
“Oyuncuları toplayıp gitmelisiniz, mutlaka yardımda bulunmalısınız” dedim...
“Mutlaka yapacağız ama oyuncular gizli kalmasını istiyor bu yardımların. Reklam yapıyorlar diye eleştirilmekten korkuyorlar” dedi...
Bakar mısınız ünlüleri getirdiğimiz noktaya...
Kendi ülkelerinde, kendi vatandaşlarına yardıma gitmeye çekiniyorlar.
“Acaba ne derler” diye korkuyorlar...
Beraber Soma’ya gittiğimiz ünlüler, “Aman fotoğrafımız çekilmesin” diye köşe bucak kaçıyor.
Hayır arkadaşlar, inadına gideceğiz; Soma’ya da, Reyhanlı’ya da, Uludere’ye de...
Sosyal medyada klavye delikanlılarının ne dediğine bakmadan inadına yardım eli uzatacağız...
Bırakın onlar sizin için “reklam yapıyor” desinler...
Kulaklarınızı tıkayın “acılar üzerinden rant sağlıyor” eleştirilerine...
Vicdanınızın sesini dinleyin, reklam korkusunu hep beraber yıkalım...
Yılmaz Erdoğan neden yazmasın?
Faciadan birkaç gün sonra Radikal gazetesi, Yılmaz Erdoğan’dan Soma’yla ilgili bir yazı yazmasını istedi.
Yılmaz da duygularını döküp, güzel bir yazı yazdı Radikal’e...
Bir şiir değildi bu...
Ama internet sitelerine “Yılmaz Erdoğan, Soma için şiir yazdı” diye haber oldu yazı...
Sonra da sosyal medyada başladı eleştiriler...
“Her olaydan sonra Yılmaz şiir mi yazacak”...
“Bıktık artık Yılmaz’ın şiirlerinden” şeklinde eleştiriler...
Dediğim gibi, bu bir şiir değildi aslında...
Ayrıca, Soma hakkında yazı yazmak sadece biz köşe yazarlarının tekelinde mi?..
Daha yeni, Türk sinemasının en iyi maden hikâyelerinden birini çekmiş Yılmaz’ın, Soma hakkında yazmasından daha doğal ne olabilir?
Radikal iyi bir şey akıl etmiş...
“Kelebeğin Rüyası”nı çeken Yılmaz Erdoğan’a Soma’yla ilgili yazı yazdırmış...
Yazıyı beğenmezsin...
Yazıyı duygusuz bulursun...
O ayrı...
Ama “Yılmaz, Soma’yla ilgili neden yazdı?” demek biraz komik kaçıyor...
Selfie=Özçekim
TDK, ‘selfie’nin Türkçe karşılığını halk oylamasıyla buldu: Özçekim...
Önemli olan karşılığı bulmak değil de onu günlük kullanıma sokmak...
Gençler selfie mi der, özçekim mi?..
Pekâlâ özçekim de denir ama önemli olan alışmak...
“Bilgisayar”, benim çok sevdiğim bir Türkçe kelimedir.
Bilgisayarlar iş hayatında ilk yaygınlaşmaya başladı yıllarda, ‘computur’ çok sık kullanılan bir kelimeydi.
Bugün bilgisayar yerine ‘computur’ diyen kaldı mı?
Bilgisayar çok doğru bir karşılık çünkü ve herkesin kullanımımda şimdi...
Özçekim neden olmasın?
Kocan Kadar Konuş film oluyor
Son ayların en sürpriz kitabı, Şebnem Burcuoğlu’nun “Kocan Kadar Konuş”u oldu.
20 bin baskıyı geçti kitap...
Kimse böyle bir başarı beklemiyordu.
Tabii bunda en büyük pay, yazarın ele aldığı konu.
Modern kadının evlilik telaşını anlatıyor kitap...
Ne kadar başarılı olsa da, kariyer yapsa da eninde sonunda 30’larına merdiven dayamış kadın bu telaşı yaşamaya başlıyor.
İşte Şebnem Burcuoğlu, kadının bu açmazlarını komik bir dille anlatmış kitabında.
Büyük başarı elde etti kitap.
Şimdi BKM, kitabın sinema haklarını almış.
Senaryo çalışmaları başlamış, filmin bu yaz çekilmesi ve önümüzdeki sezon vizyona girmesi planlanıyor.
Filmde Gupse Özay’ın oynayacağını duydum ama henüz el sıkışmış değil taraflar.
Kitabı sürpriz satış yaptı...
Filmi de önümüzdeki sezon sürpriz gişe yapabilir “Kocan Kadar Konuş”un...
Paylaş