Raki to go (Yolluk)

Son yurtdışı gezimde bir-iki yabancı arkadaşıma Türk işi hediye götüreyim dedim.

Ne alacağımı düşünürken bizim Reha’nın (Erdoğan) B-Turk kataloğu geçti elime.

Reha bu projesiyle son bir yıldır sık sık geliyor gündeme.

Türk kültürüne ait ne varsa modernize ederek, içine de biraz espri katarak yeniden tasarlıyor.

Çay bardağından kahveye, peştamalden beyaz sabuna, akide şekerinden nazar boncuğuna kadar Türk kültürüyle ilgili her şey var bu tasarımlarda...

Çok gezenler için hazırlanan Evliya Çelebi paketinden kese, banyo sabunu, küçük bir losyon çıkıyor mesela...

İstanbul paketinde rakı ve nazar boncuğu, Bodrum paketinde deniz kumu ve yıldızları var...

Nazar boncukları özel tasarlanmış kutularda...

Zeytinyağı ve kahvenin yanında küçük bir fes var.

Ben Reha’nın B-Turk tasarımlarını bu kadar çoğalttığını bilmiyordum.

En çok üç dinin sembollerini yan yana kullandığı tişörtleri, bu sembollerle yazdığı İstanbul yazısıyla tanınıyor B-Turk markası.

Artık yabancı konuklarımıza Türk işi hediye götürme işini de çözmüşler.

Türkiye’ye döndükten sonra gazetelerde okudum, İstanbul Design Week’in kapanışında yolluk dağıtmışlar.

Küçük bir rakı şişesi çıkıyor kutunun içinden, bir de kadeh ve beyaz leblebi, kutunun üzerinde de İngilizce "Raki to go" yazıyor...

Çok sevdim, baktım kutunun üzerinde B-Turk markası var.

Bir dahaki sefere yolluk götüreceğim arkadaşlarıma.

Bu sefer arkadaşlarıma ne mi götürdüm?

Yeniçeri kuklaları, bayıldılar.

Trafik yüzünden davete gidilmez

Bu yıl tanıtım gecesi yapabilen (yağmur nedeniyle hepsi ertelendi) tek kanal olan atv’nin gecesi çok kalabalıktı. İyi de bir gece organize etmişler. Ancak şu trafik yüzünden galiba davetlere gitmeyeceğim artık.

Gecede herkes Çırağan’a ne kadar zor ulaştığını konuşuyordu birbiriyle.

Ben Fındıklı-Çırağan arasındaki 3-4 kilometrelik yolu 1,5 saatte gittim.

Çünkü ortada tek bir trafik polisi yoktu. Çırağan’da kalabalık bir davet olduğunda hepimiz biliyoruz ki bütün o bölgenin trafiği kilitlenir.

Bir tek bilmeyen İstanbul polisi...

Neyse ki çıkışta önlem alınmış ve kilit noktalara trafik polisleri yerleştirilmişti.

Herhalde birileri uyarmış olmalı.

Fatih Terim iddiasız mı olsaydı?

Malta maçı sonrası herkes Fatih Terim’e kızıyor.

Hele ki, "Ben ders almam, veririm" sözleri kendini beğenmişliğin zirvesi olarak algılandı.

Peki ne yapsaydı Terim?

"Haklısınız, havlu atıyorum" mu demeliydi?

"Bu işi beceremedik" diye mi konuşmalıydı?

Savaşı henüz kaybetmemiş bir komutanın, askerlerine ve kamuoyuna güven ve moral aşılamasından, otoritesini hissettirmesinden daha normal ne olabilir...

Bu yazı yazıldığında Macaristan maçı oynanmamıştı daha.

Macaristan’a da yenilirse, savaşı kaybetmiş bir komutan olarak kameraların karşısına eminim böyle geçmeyecektir.

Ama son dakikaya kadar iddiasını sürdürdüğü için...

Böyle konuştuğu için Fatih Terim o...
Yazarın Tüm Yazıları