Rahmetli Birand da, Ağca’yla görüşmüştü...

Adalet Bakanlığı’nın cezaevine set kurulmasına izin vermemesi gerektiğini söyledim...

Ne kıskançlığım kaldı, ne çekememezliğim...
“Çalış senin de olur” dediler, “Hürriyet de daha önce yapmıştı” dediler...
Dediler de, dediler...

Üç maddede yanıt veriyorum...

1- Ben cezaevindeki bir mahkumun bir dizide oynamasına prensip olarak itiraz ediyorum...
Adalet mekanizmasında ne bir mahkuma, ne bir kanala, ne de bir diziye ayrıcalık yapılır...
Biz çok çalıştık, çok uğraştık, güven sağladık gibi bir açıklamayla bu iş izah edilemez...
Neye göre, kime göre güven?
Yarın başka Adalet Bakanı göreve gelip başka yapımcıya güven duyarsa ne yapacağız?
Adalet bu tür subjektif değerlendirmeleri kaldıramaz...

2- Raci Şaşmaz ve Bahadır Özdener’i asla eleştirmiyorum, aksine dünkü, yazımda tebrik ettim...
Hangi yapımcı böyle büyük bir balığa hayır der...
Baksanıza günlerdir Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz’ı tartışıyoruz...
Ama dizileri atv’de değil de başka bir kanalda olsaydı aynı izni alabilirler miydi, bu sorunun yanıtını hepimiz biliyoruz...

3- Kendiniz ‘dünyada bir ilk’ diyordunuz, baktım dün televizyonlarınızda “Daha önce Hürriyet de yaptı” demeye başladınız...
Uğur Dündar’ın 8 yıl önce manken Tuğba Özay’la cezaevinde görüşmesini örnek gösteriyorlar...
İyi de rahmetli Mehmet Ali Birand da, İtalyan cezaevinde Mehmet Ali Ağca’yla görüşmüştü...
Çakal Carlos da Paris’te cezaevinden telekonferans yöntemiyle röportaj vermişti...
Bir gazetecinin cezaevinde bir mahkumla röportaj yapmasıyla, koğuşa set kurup dizi çekmek arasında farkı göremiyorsanız ne diyeyim size...

O ticaretse, bunun adı ne?

Zeki Müren’e Saygı albümünü hazırlayanların Deniz Seki’ye cezaevinde şarkı söyletip, kayıt yapamadıklarını yazmıştım dün...
Şimdi onlar müzik yapımcısı...
Cezaevine set kuranlar ise dizi yapımcısı...
Bakıyorum atv-Sabah grubuna, dizi yapımcısını alkışlayıp, müzik yapımcısı için “onlar ticari cinlik peşinde koşuyor” diyorlar...
Yahu kardeşim bunların ikisi de ticari firma, ikisi de reyting, satış, karlılık peşinde olan şirketler değil mi...
atv’nin dizisi de Deniz Seki’yi oynatıp daha çok reyting, daha çok reklam peşinde...
Kaldı ki bu ayıp bir şey de değil...
Bunu müzik yapımcısı yapmaya kalktığında neden cinlik oluyor?

Deniz Seki telif aldı mı?

Hadi bu konu üzerine fikir cimnastiği yapmaya devam edelim...
Deniz Seki’nin Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz’da oynaması dizi için büyük avantaj...
Zaten reytingleri iyiydi dizinin, eminim bu sabah daha da iyi gelecektir...
Bir de Deniz Seki’nin sahnelerini bölüm finaline doğru koydularsa, seyirciyi iyice toplamışlardır...
İyi de tüm bunlar için Deniz Seki ne kadar telif aldı?
Bölüm oyuncularının da kaşesi vardır, hele Deniz gibi ünlü bir ismin hiç de ucuz değildir?
Yapımcılar belli bir ücret ödediler mi, yoksa ‘win-win’ mantığını işletip Deniz’e sadece teşekkür mü ettiler...
Sonuçta gündeme taşıdılar Deniz’i...

Adele’in yerinde bizim popçular olsaydı...

Merak ediyorum Ahmet Kaya şarkısını tırtıklayan Adele değil de, Adele şarkısını tırtıklayan bir Türk şarkıcı olsa ne olurdu?
Ne hırsızlığı kalırdı, ne uğursuzluğu...
Radyolarda bangır bangır bunun anonsları yapılır, mal bulmuş mağribi gibi bizim popçuya çullanılır, üzerinde tepindikçe tepinilirdi...
Ama şimdi Adele için söylenenlere bakıyorum... Hep bir kenardan dolaşmalar, işi tesadüfe bağlamalar, lafı esirgemeler...
Neredeyse ‘şarkılar benziyor’ lafını bile edemeyecekler...
Bizimkilere gelince kılıçları acımasızca sallayanlar, söz konusu Adele gibi bir dünya starı olunca toz konduramıyorlar...
İki şarkı birbirine benziyorsa benziyor...
Çalıntıysa çalıntı...
Bunun adını koymaktan niye çekiniyorsunuz sevgili müzik uzmanları...

İŞTE ADELE'İN ŞARKISI

İŞTE AHMET KAYA'NIN ŞARKISI