Oy kullanmayana para cezası mı olur?

Cumhur-başkanlığı seçimlerinde oy kullanmayanlara 22 lira para cezası kesileceği açıklanmıştı.
Pazar günkü seçimlerde de durum değişmedi, sandığa gitmeyene para cezası uygulanacağı açıklandı...
Gerçi hangi seçimde bu cezanın uygulandığı, kaç kişiye para cezası kesildiği belli değil...
Olsun, göstermelik de olsa böyle saçma bir cezanın yürürlükte olması, konuşulması demokratik değil...
Vatandaşın oy kullanmama hakkı olamaz mı?
Belki hiçbir partiyi beğenmiyor, belki hiçbir lideri doğru bulmuyor.
Belki bu sisteme karşı...
Ve bu yüzden sandığa gitmek istemiyor vatandaş...
Yok... İlla sandığa gideceksin ve oy kullanacaksın!
Boş da olsa oy vereceksin.
Demokrasinin temeli olan seçimlerde zorla, cezayla oy kullandırtmak demokrasinin daha kafadan çiğneniyor olması demek...
İsteyen oy kullanır, istemeyen kullanmaz.
Zaten Türk seçmeninin sandığı seven, oyuna sahip çıkan, demokrasiyi çalıştıran bir karakteri var.
Bu seçimlere de katılım oranı yüzde 86.6 gibi muazzam bir sonuca ulaştı...
Bu, Avrupa ortalamasının çok üzerinde bir rakam...
Daha geçen ay İngiltere seçimlerinde katılım oranı yüzde 66’ydı...
Türkiye’de seçmen zaten sandığa gidiyor...
Buna rağmen neden hâlâ gitmeyene para cezası gibi demode bir uygulama var?
Bir sonraki seçimlerde tarihe karışması umuduyla...

Sosyal medya korkuyu attı

Bilişim uzmanları, 7 Haziran saat 18.00’den itibaren Türkiye’deki internet trafiğinin yüzde 150 oranında arttığını açıkladı...
Bu şaşırtıcı bir durum değil.
Kullanıcıların seçim sonuçlarını öğrenmek, yorumlamak için sosyal medyaya akın etmesi normal...
Asıl şaşırtıcı olan, geçmiş seçimlerde yarım saat sonra normale dönen trafiğin 7 Haziran’da gece boyu artarak devam etmesi...
Bir sonraki gün de normalin yüzde 70 üzerinde artan trafikle seyretmesi...
Gezi olayları ve sonrasında yükselen trafik, sonraki dönemde denetimler, açılan davalar, trol saldırıları, göz korkutmalarla büyük bir düşüş yaşamıştı...
İnsanlar sosyal medyada bir şeyler yazmaya bile çekinir olmuştu.
7 Haziran’la birlikte trafiğin sürekli bir yükseliş göstermesi, sosyal medya kullanıcılarının üzerindeki korkuyu attığını gösteriyor bize...
Sert eleştiriler, muhalif söylemlerin sayısı sosyal medyada hızla çoğalmaya başladı...
Sosyal medyadaki bu hareketlilik bile toplumdaki rahatlamanın göstergesi.

RTÜK ve TRT’de neler olacak?

Seçimler sadece Meclis’te değil, RTÜK’te de dengeleri değiştirecek.
Şu anda RTÜK’ün 9 üyesinden 5’i AKP, ikisi CHP, birer üyesi ise MHP ve HDP kontenjanından seçilmiş durumda...
Ve bu dağılım özellikle muhalif kanalların üzerinde ciddi bir baskı unsuruydu, hükümetin hoşuna gitmeyen yayınlar, diziler, programlar bugüne kadar pek çok kez haksız yere para cezalarına çarptırıldılar.
Son seçimden sonra ise RTÜK’teki dengeler de değişecek.
AKP’nin üye sayısı 4’e düşerken, muhalefetin üye sayısı 5’e çıkacak.
AKP, Meclis’te olduğu gibi RTÜK’te de iktidarını kaybedecek.
Türk televizyon yayıncılığının daha adaletli denetleneceği bir yapı demek bu...
Diğer taraftan tarihinde hiçbir zaman olmadığı kadar hükümet destekçisi olan devlet kanalı TRT’nin yayın çizgisinin de ele alınacağı, belki de yönetiminin bile yeniden şekilleneceği bir döneme gireceğiz.
Bunların hepsi kurulacak hükümet, yapılacak koalisyonlar sonrasında şekillenecek.
Türk televizyonculuğu açısından da yeni bir dönem başlıyor.

2011’de nasıldı?

Ben Survivor’ın iyiliğini kötülüğünü tartışmadım ki...
Dünkü yazımda sadece hayati önem taşıyan bir gecede Turabi’yi
izleyenlerin seçim sonuçlarını izleyenlerden çok çıkmasına dikkat çektim.
Reyting sistemini eleştirdim.
Acun da “Survivor 5 yıldır zirvede” diye bir açıklama yaptı.
Kendisi de çok iyi biliyor ki eski reyting sistemi olsa seçim gecesi en çok izlenen program Survivor olmaz, bir seçim programı olurdu.
Arşivlerde duruyor 12 Haziran 2011 genel seçimlerinde, ilk 100 program içinde 70’e yakını seçim programıydı...