Paylaş
1- Alman televizyonlarının ilgiyle izlenen dizisi “İyi Zamanlar Kötü Zamanlar” dizisinde rol alan Sıla Şahin’in dizide giydiği gelinlik 4 bin euro’ya satılmıştı...
2- Alman ZDF kanalında yayınlanan dizide Türk polisi canlandıran Serhat Çokgezen’in yükselen başarısı... Dizi kendi saat diliminde en çok izlenen yapım olmuş ve Serhat çok seviliyormuş...
3- Bu yıl 30’uncusu düzenlenen Torino Film Festivali’nde Aylin Tezel’in “Am Himmel der Tag” filmiyle “en iyi kadın oyuncu” ödülü kazanması...
Sıla Şahin 1985 Berlin doğumlu, Almanca, İngilizce, Türkçe ve Kürtçe konuşuyor...
Serhat Çokgezen, 1984 doğumlu, bizde de bir-iki dizide rol aldı...
Aylin Tezel, 1983 doğumlu, Alman bir anne ve Türk bir babanın kızı...
Bunlar sadece üç örnek.
Aynı gün gazetede Avrupa’daki Türk gençlerle ilgili çıkan haberler bize şunu gösteriyor:
Avrupa’da futboldan sonra oyunculukta da müthiş bir Türk kuşağı geliyor.
Sadece Almanya’da da değil, Fransa’da, Hollanda’da, İngiltere’de daha adını bile duymadığımız çok güçlü Türk kökenli aktörler, aktrisler, yönetmenler, sanatçılar yetişiyor.
Bunlar yakın gelecekte doğdukları ülkelerin kültür-sanat hayatına, televizyonlarına damga vuracak.
Hep söylüyoruz ya, “Acaba günün birinde Oscar kazanan bir Türk oyuncu olacak mı?” diye..
Olacak... Bence Oscar kazanan da bu Türk-Alman’ların içinden çıkacak...
Real Madrid’deki Mesut gibi, Oscar kazanan o Türk-Alman’ı da gururla alkışlayacağız.
Peki Türkiye futbolda,
sanatta gümbür gümbür gelen
bu Avrupalı Türk gençlerle ilgili ne yapıyor?
Hiçbir şey...
Oysa bunların her biri bizim fahri elçimiz omalı...
Günümüz dünyası lobi dünyası...
Dünya ekonomisinde, sanatında, siyasetinde lobilerin etkisini görüyorsunuz.
Kültür Bakanlığı ve Spor Bakanlığı el ele vererek bu gençlerle sürekli dirsek temasında olmalı.
Bakanlıklar ve hatta cumhurbaşkanlığı buradaki davetlere, etkinliklere, resepsiyonlara her alanda başarı vaat eden Avrupalı Türk gençleri neden davet etmez?
Onları biz yetiştirmedik...
Ama hiç değilse kendilerini daha çok Türk hissetmelerini sağlayabiliriz...
Avrupa’da güçlü bir Türk lobisini de böyle inşa edebiliriz.
Alkışlar Arda’ya...
Galatasaray-Fenerbahçe derbisine bugünden sayarsak tam 12 gün var...
Ama şimdiden iki kulübün yönetimi gerilimi tırmandırmaya başladı.
Şu şunu yaptı, bu bunu yaptı hiç önemi yok...
Gerilimi kimin az, kimin çok tırmandırdığı da...
Ortaya çıkan tablo şu:
Kulüp yönetimleri bu gerilimden besleniyorlar.
En başta onlar derbi öncesi ortamı geriyor...
İmam bunu yaparsa cemaatin ne yapacağını önümüzdeki 12 gün boyunca göreceğiz.
Arda’nın İspanya’da Fenerbahçe basketbol takımını ziyaret edip başarılar dilemesine Galatasaray taraftarı tepki gösteriyor sonra...
Gösterir tabii...
El birliğiyle futbolda hoşgörüyü, centilmenliği ortadan kaldıranlar utansın.
Taraf’ın derdi...
Taraf gazetesi İbrahim Tatlıses’in bana sert çıktığını haber yapmış, Pazar Kelebek’te yazdıklarım için...
Utanmasalar yazdıklarıma hayal ürünü diyecekler.
Ortada bir sertlik falan da yok.
Tatlıses bunun röportaj olmadığını söyleyebilir (bunun sohbet olduğunu ben de söyledim zaten), söylediklerimi yanlış anlamış diyebilir...
Ben bunlara alınmam, saygı gösteririm...
Menajeri Eyüp başka gazeteleri karşısına almak istemediği için Tatlıses’in böyle bir itirazı dillendirmesi normal...
Normal olmayan, Taraf’ın bunun üzerine sazan gibi atlaması.
Merak etmeyin sevgili Taraf’çılar, o yazıda Tatlıses’e yapılmış yanlış yok...
40 yılın Tatlıses’iyle iki gün boyunca sohbetimi tek sütun yazsaydım asıl yanlış o zaman olurdu.
Paylaş