Paylaş
Radyoda Geveze’yle, televizyonda Ömür Gedik’le, Bekir Hazar’la tartıştım.
Üçü de Okan Bayülgen’in “Tekneyle gelenlerden mi bu arkadaş” sözünü, ırkçılık yapmak için söylemediğine inanıyor.
Hatta Geveze, bu laf söylendiğinde stüdyoda programın konuğuymuş.
“Farkına bile varmadık” diyor.
Bence de Okan art niyetli değil, bütün dünyada can yakıcı bir sorun olan mülteci meselesine, siyah bir oyuncuya faşizan bir zihniyetle yaklaşacağına ihtimal vermem.
Ama problem de bu zaten...
Bilmeden, farkında olmadan bunu yapmak.
Irkçılık sularında farkında olmadan, rahatsızlık duymadan kulaç atmak.
Çünkü hepimiz Arap’ı bir dudağı yerde bir dudağı gökte görüp aşağılayan bir kültürde büyüdük.
Sokağa çıkmaları yasak olan Afrika kökenli köle çocukları bile “Yağmur yağıyor seller akıyor Arap kızı camdan bakıyor” diyen çocuk şarkısıyla aşağılandı.
‘Şopar’ı da günlük dilimizde kolayca kullandık.
Hiç kırıcı, aşağılayıcı olduğunu düşünmeden, ırkçılık olabileceğini aklımıza getirmeden.
Okan Bayülgen’in de yaptığı bu.
“Tekneyle gelenlerden mi bu arkadaş” sözüyle dünyanın her yerinde yeni bir hayat umuduyla yola çıkan, kimi savaştan, kimi açlıktan kaçan, TIR’larda havasızlıktan, teknelerde alaboradan ölen mültecileri aşağıladığının farkında değil.
Ama bunun farkına varmayacaksa o çok eleştirdiği lümpenlerden ne farkı kaldı Okan’ın?..
Okan Bayülgen yatsın kalksın bu sözü Türkiye’de söylediğine dua etsin.
Bu lafı Amerikan televiz-yonlarında söylese, çoktan programı yayından kaldırılmış, hakkında davalar açılmış, Kanuni protestolarından çok daha fazlasıyla karşılaşmıştı.
Bunları yaşamayacak olması Okan’ın özür dilemeyeceği anlamına gelmemeli.
Röportajdan çıkan reklam
Son bayramda Kelebek’te çıkan röportajlar çok ses getirmişti.
Bunların içinde en zoru da Bade İşçil’le Melike Karakartal’ın yaptığı röportajdı.
Melike, her zaman Nişantaşı’ndan İstinye Park’a yürüyüş yapan Bade’yle birlikte bu parkuru yürümeyi kafasına koydu.
Tam 3 saat sürdü bu yürüyüş/röportaj.
İstinye Park’a geldiklerinde Melike yorgunluktan bitmişti.
Fotoğrafçımız Levent Arslan, dayanamayıp yolun çoğunu arabayla gitti. İşte o röportaj Bade İşçil’e bir reklamın kapısını açtı.
Becel’le anlaşmış Bade ve markanın “Becel Formum” adlı kampanyasının yüzü olmuş.
Kampanyanın basın toplantısında, “Yürümemin bu kadar iyi sonuç getireceğini hiç düşünmemiştim. Bana fayda sağladı çünkü reklam filminde oynadım” diyerek durumu özetlemiş zaten Bade İşçil.
Olan bizim Melike’ye oldu, 3 saat yürüdüğüyle kaldı demeyeceğim...
Yaptığı ilginç röportajdan reklam kampanyası çıktı, daha ne olsun...
Heykel mi, anayasa mı?
Başbakan Erdoğan’ın Katar gezisinde yedi gazetenin temsilcisi vardı. Başbakan’la yapılan görüşmeyi bakın o temsilciler nasıl aktardı:
Zaman’dan Ekrem Dumanlı, Akit’ten Hasan Karakaya, Yeni Şafak’tan Özlem Albayrak, Akşam’dan İsmail Küçükkaya ve Sabah’tan Erdal Şafak görüşmeden aynı başlığı atmışlar.
Beş gazete de dün “Anayasayı halk yapacak” başlığıyla çıktı.
Bir tek Hürriyet’ten Enis Berberoğlu, “Heykele ucube dedim” başlığını öne çıkardı, bir de Habertürk’ten Amberin Zaman. Akit heykel konusunu hiç görmedi, Zaman, Sabah birinci sayfalarında neredeyse saklamaya çalıştı.
Hürriyet ve Habertürk ise Başbakan’ın gündemde olan, sıcak ve tartışılan konu üzerine açıklamasını manşete çekti. Peki tahmin edin bakalım; dün beş gazetenin Başbakan’ın ağzından attığı anayasa manşetleri mi konuşuldu? Yoksa Hürriyet’in Başbakan’ın ağzından verdiği “Heykele ucube dedim” manşeti mi?
Bildiniz! İkincisi...
Dijital müzik
Geçenlerde albüm satışlarını açıklamıştım, dün de 2010’un dijital satışları geldi.
TTNet müzik sitesinden en çok indirilern ve dinlenen şarkıcılar; Tarkan, Serdar Ortaç, Sertab Erener, Ferhat Göçer, Sıla oldu...
Dijital ya da albüm satışları üç aşağı beş yukarı aynı sonuçları veriyor.
Demek ki Türkiye bu tatları seviyor.
Paylaş