Paylaş
Türkiye’de bu hafta içinde piyasaya çıkacak, iPhone’u tahtından indireceği söylenen Nokia’nın son modeli bu...
Nokia aslında 5800 modeliyle, iPhone’dan önce dokunmatik telefonu denemişti ama bu alanda iPhone çıtayı öyle bir yükseğe çekti ki sadece Nokia’yı değil, diğer tüm markaları geride bıraktı...
Nokia, N97 modeliyle bu açığı kapatmaya çalışıyor şimdi.
Çok oyuncaklı ve gösterişli bir telefon olmuş N97.
Hani masanın üzerine koyduğunda telefonunun ilgi odağı olmasını isteyenler için bire bir.
Kayarak açılan kapağı ve klavyesiyle küçük bir laptop gibi duruyor önünüzde.
SMS yazarken, internette sörf yaparken klavyeyi kullanmak çok kolay. Klavyeyi açmadan dokunmatik ekrandan her işi görebilmek de büyük avantaj.
Ne var ki, dokunmatik ekranı iPhone kadar başarılı değil. iPhone’dan daha kalın ve hantal bir görünümü var.
Alışma süresini geçince, internette sörf yapmak kolay ama ne iPhone ne de N97’nin, mail konusunda Blackberry’nin başarısını yakalaması mümkün.
iPhone’un en büyük kozu Apple Store’u tabii.
Çeşit çeşit programa, oyuna kolayca ulaşabilmek mümkün ve her geçen gün kendini yeniliyor.
Nokia’nın Ovi Store’u ise daha çok yeni...
Navigasyonu da iPhone’a göre çok daha iyi...
Sonuç olarak Nokia’nın rekabette iPhone’u yalnız bırakmayacağını kanıtlayan bir model N97.
Daha önce dokunmatik telefon kullanmayanlar bu modele aşık olabilir. iPhone kullanıcıları ise bir süre daha Nokia’ya mesafeli bakacaktır.
Bilen var mı?
Kadınların burunlarını kapatarak denize çivileme atlamasına hastayım...
Çocukken bunu şımarık kız çocuklarının yaptığını düşünürdük sadece. Sonra gördük ki, bu tipik bir kadın alışkanlığıymış.
Bodrum’dan gelen fotoğraflara bakıyorum, iskeleden-tekneden çivileme atlarken kadınlar genellikle burunlarını tek elleriyle kapatıyorlar. Erkeklerde ise bu alışkanlık yok.
Denize girdiği anda kadının burnuna kaçan su neden erkeğin burnuna kaçmıyor?
Kadınla erkek arasındaki anatomik farklılıktan mı kaynaklanıyor bu, denizde nefesini kullanmayı bilmeyen kadınlar mı yapıyor yoksa? Ya da gerçekten sadece
şımarıklık mı?..
Ben de böyle manyak şeylere takıyorum işte...
Korku filmi dublajlı izlenmez
Bir korku filmini dublajlı izlemek, en sıkı komedi filmini izlemekten daha komiktir.
Diğer filmler için de geçerli bu ama özellikle korku/gerilim türündeki filmlere Türkçe dublaj yapıldığı anda işin bütün sihri kayboluyor... Efektler yok oluyor, heyecan ölüyor ve film gerilimden çıkıp her şeye benziyor.
Geçenlerde Fox’ta Halka 2’yi izleyeyim dedim.
İlk Halka’yı daha önce izlemiştim, merak ediyordum devam filmini de...
Film ilki kadar iyi değil ama Türkçe dublajlı izlediğimden bana daha da kötü geldi.
Gerilimin g’sini yaşamak mümkün değil.
Ne demek istediğimi anlamak için bir korku filmi DVD’si alın ve birazını orijinal birazını dublajlı izleyin. Gülmekten ölürsünüz...
3G’ye daha zaman var
Bugün cep telefonlarından devam edelim; son bir aydır 3G diye ortalık yıkıldı, hayatımızın değişeceği söylendi ama gördük ki değişen bir şey yok...
Benim telefondan görüntülü konuşmayı henüz başarabilmiş değilim.
Ya ‘edge’ hızında kalıyor telefon ya da 3G’deyken son anda hat düşüyor.
“İnternete de 3G hızında bağlanacağız” sözleri şimdilik çok gerçekçi değil. Ne laptop’lardan ne de cep telefonları bağlantılarında eskiye göre büyük değişiklik var...
Aslında böyle olması da çok normal.
Çünkü işin altyapısı daha hazır değil.
3G izni çok yeni verildiği için GSM operatörleri de bu kısa sürede altyapılarını tamamlayamadı.
Cep telefonları bazen 3G, bazen eski siteme dönüp edge oluyor.
Hani internette dial-up bağlantıdan ADSL’e geçmemiz gibi bir devrim olacaktı ya 3G, bunun için biraz daha beklememiz gerekiyor.
3G’nin kesintisiz çalışabilmesi için operatörlerin altyapı yatırımlarını tamamlamalarını bekleyeceğiz...
Ben 10 diye bir kahraman
Ben 10 (Ben Ten) diye bir çizgi film karakteri var, çocukların özellikle de erkek çocuklarının yeni kahramanı olmuş durumda.
Hafta sonuna kadar benim de haberim yoktu bundan.
Yeşilköy’e kahvaltıya gittik, yanımızda 5 yaşındaki yeğenim Utku da var...
“Ben 10” diyor başka bir şey demiyor! Parkta oynarken baktım, diğer erkek çocuklarında da durum aynı.
Bazılarının kollarında saate benzer kafam büyüklüğünde plastik bir alet var.
“Bu ne” diye sordum, Ben 10’in saatiymiş.
Ona basınca 10 ayrı kahramana bürünüyor ve kötülere karşı mücadele ediyormuş Ben...
Çeşit çeşit oyuncakları kapış kapış gidiyormuş.
Ben en çok bu işlerin çocuklar arasında nasıl modaya dönüştüğünü merak ediyorum.
Paylaş