Mykonos’ta Türk teknesini Yunanlılar mı batırdı?

Neden batar bir tekne demirli olduğu yerde diye konuşurkan bir arkadaşımız “Tekneyi Yunanlılar batırmış olabilir” dedi...
Biz “Neden böyle bir şey yapsınlar” deyince gülerek anlatmaya başladı.
“İshak Cerit’in batan o teknesi var ya, Mykonos’ta mimlidir...
Geçen ramazan bayramında da aynı yere demirlemişti ve Mykonos’un en ünlü kulübünde sezonun en önemli konseri vardı...
Julio Iglesias veAntonis Remos sahneye çıkacaktı ve öncesinde DJ’ler performans sahneliyordu...
İşte o gün boyunca Cerit’in teknesinden Mykonos sahillerine bangır bangır Türkçe müzik yayını yapıldı...
Teknede sesi sonuna kadar açmışlardı ve Türkler de dahil partideki herkese illallah dedirttiler.
Kulüp personeli tekneden yapılan müzik yayınına demediklerini bırakmadı...
Julio Iglesias sahneye çıkana kadar müzik yayınını sürdürdüler...
Dolayısıyla aynı tekneyi yeniden Mykonos’ta görünce mekanlardaki Yunan garsonlar bir güzellik yapmış olabilir...”
Tabii işin şakasıydı bu...
Ama şu bir gerçek: En ıssız koyda bile yüksek sesle müzik yayını yapmak tekne sahibi Türk burjuvazisinin on yıllardır aşamadığı bir ‘küçük’ sorundur...

Babam olmasa şampiyon olamazdım

Geçen hafta boyunca Alaçatı’da Pegasus PWA Windsurf Dünya Kupası yarışları vardı...
Özellikle son 6 yıldır Pegasus’un sponsor olmasıyla daha popüler hale gelmeye başladı organizasyon...
Sörf deyince Türkiye’de akla iki isim geliyor, kadınlarda Çağla Kubat, erkeklerde Bora Kozanoğlu...
İkisiyle de tanışıklığım 2000’li yılların başına dayanıyor ve bu spora aşkla bağlanmalarını yıllardır hayranlıkla izliyorum...
Bireysel sporları böyle yıllarca sürdürmenin, üstelik dünya çapında başarılar kazanmanın Türkiye’de ne kadar zor olduğunu yazıyorum...
Yarışlardan sonra Bora’yla oturup sohbet ettik, o da aynı şeyi söylüyor...
Daha 11 yaşındayken Çeşme’de şampiyon bir Alman sörfçüden ders almak istemiş...
“Bugüne kadar hiçbir Türk’e bu sporu öğretemedim üstelik sen çok çelimsizsin seninle zaman kaybedemem” demiş ona Alman sporcu...
“Ben sana göstererim” demiş Bora daha o yaşta...
3-4 yıl yaz kış sörf tahtasının üzerinden inmamiş ve katıldığı ilk profesyonel yarışta o Alman sörfçüyü geçmiş...
15 yaşından beri profesyonel olarak yarışıyor, bugün 37 yaşında...
Avrupa birincilikleri, dünya ikincilikleri var, sayısız Türkiye birinciliği...
“Babam çocukluğumdan beri arkamda olmasa, bana sörfü öğretmese, maddi manevi destek olmasa şampiyon bir sporcu olamazdım” diyor...
Çünkü hiçbir kuruluş, hiçbir marka ve eğitim sistemimiz, bireysel sporcuları desteklemiyor...
Kayak, tenis, yüzme gibi bireysel sporlarda uluslararası başarı kazanmak için herkesin Bora gibi babası yok ki...

Morhipo’nun desteği

Bireysel sporculara sponsorluklar önemli diyorum ya işte Morhipo bunu yaptı bu yıl, Bora Kozanoğlu’na sponsor oldu...
Hem Alaçtı’daki yarışlar için hem İspanya’da kasımda yapılacak Dünya Şampiyonası için her türlü desteği verecekler...
Reklam çalışmaları da yapacaklar Bora’yla...
Morhipo’nun desteğiyle katıldığı bu organizasyonda 10’uncu sırada Bora Kozanoğlu...
8 kez tekrarlanan 7’nci ayakta üzerine başka sporcunun yelkeni düştü ve sakatlanarak yarışı bıraktı.
Buna rağmen ilk 10’da yer almayı başardı...
İlk 10’da yer almak çok önemli zaten.
Bora ve Morhipo’nun işbirliği bir yıl boyunca sürecek, umarım daha da uzun soluklu olur...
Ve diğer markalar da başka sporculara destek olmak için cesaretlenir...
Bu arada Pegasus’un desteklerini de unutmamak lazım...
6 yıldır kesintisiz sörf sporunun en büyük destekçisi oldular ve olmaya da devam ediyorlar...

Bavulun kaybolması da seyahate dairdir

Bir uçak seyahatinde insanın bavulunun kaybolması sevimsiz bir şey tabii...
Ama ortalığı yıkmaya gerek yok...
Berrak Tüzünataç’ın başına geldi bu sevimsiz durum ve bir baktık ortalığı yıkıyor...
“Bavulumu kaybettiniz... Zararımı ne yapmayı düşünyorsunuz... Bütün yolculuğumu sabote ettiniz” diye saydırıyor...
Sinirlenmekte haklı ama yapacak bir şey yok, dünyada her havayolu şirketinde her 100 yolcudan bir kaçının başına bu iş geliyor ve gelmeye de devam edecek...
Anladığım kadarıyla piyango birden fazla kez Berrak’a vurmuş...
Bana da vurmuştu...
Ve her havayolu şirketinin bu tür durumlarda bir çözüm şekli vardır... Bavulu bulurlar, bulunduğun yere gönderirler, eğer hiç bulunmazsa parasını öderler ya nakit ya uçuş bileti olarak...
Yani diyeceğim o ki, bu kadar sinirlenmeye gerek yok...
Bavulun kaybolması da seyahete dairdir...

Aşk şarkılar ne olacak

Mazhar Alanson, Bodrum’un betonlaşmasına, hızla çirkinleşmesine isyan etmiş son Bodrum konserinde ve “Keşke Bodrum Bodrum şarkısını yapmasaydım” demiş...
Pireye kızıp yorgan yakmak gibi bir şey bu...
Bodrum Bodrum şarkısı kaç aşka, kaç romantik Bodrum gecesine, kaç dost muhabbetine renk kattı bugüne kadar kimbilir...
Hatta geçen hafta yazdım işte, Amerikalı grup bile alıp seslendirdi şarkıyı...
Bugüne kızıp geçmiş güzellikleri yok sayacaksak, Mazhar’ın Birick’ten önceki aşk şarkılarını da gözden geçirmemiz gerekmez mi...