Paylaş
Oysa ortada 5846 sayılı bir telif yasası var, buna rağmen müzisyenler neye isyan ediyor peki?
Çünkü o yasa dijital dönemin ihtiyaçlarını karşılamıyor artık.
CD olayı bitti bitecek... Son 2-3 yılı var tarihe karışmak için.
Bugün pek çok sanatçı ve yapım şirketi, şarkıları CD olarak basmıyor bile.
Her şey dijital dünya üzerinden dönüyor artık müzikte.
Ve daha da önemlisi sosyal medyada müziği kullanan sürekli yeni mecralar çıkıyor...
Mesela en son Çinli video paylaşım sitesi Tic Toc girdi piyasaya...
Sürekli müzik kullanılan, videoların altında sürekli müzik paylaşılan bir site...
Ama kullanılan şarkılardan bizim müzik piyasası tek kuruş telif alamıyor.
Instagram, Facebook’ta paylaşılan müzikler için de aynı şey geçerli.
Geçenlerde Berna, bizim ailenin 2017’den güzel fotoğraflarından bir klip oluşturmuş Instagram’da...
Altına da yabancı bir müzik döşemiş... 3-5 gün sonra yabancı bir edisyon şirketinden, DM üzerinden İngilizce bir mesaj aldı...
“Kullandığınız müzik telif hakları kapsamındadır. Lütfen kaldırınız” diyen...
Meraklıyım ya ben, “Kaldırma bakalım ne olacak” dedim...
Mesaj üzerine mesaj, “Instagram’a şikayet etmek durumunda kalacağız... Videonuzu engelleteceğiz” noktasına kadar...
Nereden bilsin adamlar benim haber peşinde koştuğumu, deli gibi mesaj atıyorlar.
Sonunda kaldırdı tabii müziği Berna...
Adamların geldiği noktaya bakar mısınız, dünyanın bir ucunda 20-30 saniye kullanılan müziğin bile peşine düşüyorlar.
İşte bizim müzik piyasasının yapmak istediği de bu...
Bizim müziğimiz üzerinden Amerika’nın, Kore’nin, Çin’in dijital şirketleri haksız yere para kazanmasın...
Bu yabancı şirketler bizim müziğimizin telifini ödesinler.
Bizde oteller bile asansörde çaldıkları müzik için telif öderken, dünya devi şirketlerden telif almamamız anlamsız...
Bakanlık süreci hızlandırmalı
Aslında bu tartışma yeni değil, var olan 5846 sayılı yasanın değişmesi için 8 yıldır çalışmalar yürütülüyor.
Kültür Bakanlığı ve yapımcılar daha önce defalarca bir araya gelip yasanın revize edilmesi yolunda çalıştılar. Ancak 8 yıldır finalize edilemedi.
Kültür Bakanımız Mehmet Nuri Ersoy’un hızını bildiğim için, “Bakanlık süreci hızlandırmalı” başlığını attım zaten.
Sayın Ersoy sürekli sahada olan, çözüm odaklı, her sorunu olayın taraflarıyla çözmeye çalışan tam bir icracı Bakan... Sinema yasasında bunu gördük zaten...
Müzik piyasasının ihtiyacı olan yeni telif yasasında da bunu göreceğimize eminim.
Gündeş’in Cennet’i...
Ebru Gündeş’in “Aşık” albümünde “Cennet” diye bir şarkı var, bana göre albümün en güzel şarkılarından biri...
Bundan 5 sene önce Ahmet Enes söylemişti, “Zaman öyle de geçiyor/ Hayat böyle de bitiyor/ Ama umudum cennetten” diyen şarkıyı...
Yeniden düzenlenmiş şarkı...
Ebru çok daha tempolu yorumlamış... Açtım Ahmet Enes’ten de dinledim... Ama Ebru’nun yorumu çok daha başarılı tabii... Meğer bu şarkı tam Ebru Gündeş’likmiş...
“Cennet”i indirip dinleyin, şimdiden buraya yazıyorum, bu yaz çok çalar bu şarkı...
Kaçak kat!
İstanbul’da kaçak kat bulunan bina sayısı kaçtır? Bilen var mı böyle bir rakamı?
Kartal gibi şehrin çok dışına gitmenize gerek yok, İstanbul’un göbeği Beyoğlu’nda, tarihi yarımadada bile yüksek bir binaya çıktığınız anda kaçak katları çok rahat görebilirsiniz... 5 katlı binaya, 3 kat daha kaçak olarak çıkarsan, binaya o yükü bindirirsen Kartal’da yaşadığımız felaket yaşanır... Çöken binanın yanındakiler de 8 katlı... Onlar da mı aynı durumda? Belediyelerde denetim ve etkili ceza olmadığı, kaçak katlara göz yumulduğu sürece bu felaketleri yaşayacağız ne yazık ki...
Yarın: Esra Oflaz Güvenkaya anlatıyor...
İş dünyasında ve cemiyet hayatında her zaman alımlı ve güzel görüntüsüyle tanıdığımız Esra Oflaz Güvenkaya’nın bugüne kadar hiç anlatmadığı sırları...
◊ Babasının annesini sürekli dövmesinden ve aile içi şiddetten nasıl etkilendi?
◊ 100 kilometre hızla çarpan araç sonrası, Bağdat Caddesi’nde öldü diye nasıl bırakıldı?
◊ Küçük bir çocukken annesini evde intihar etmiş olarak bulduğunda neler yaşadı?
Esra Oflaz Güvenkaya’nın bugüne kadar bilinmeyen öyküsü yarın Pazar Kelebek’te...
Paylaş