Mazhar Alanson tarzı: Boxer altına UGG

Dünyada UGG giyen erkeklerin listesini yapmış;

Bruce Willis, Orlando Bloom, Rolling Stones’un gitaristi Ronnie Wood diye gidiyor liste...

Türkiye’de UGG giyen erkekler listesi ise çok kısa; Emre (Altuğ), ben ve Mazhar (Alanson)...

Hürriyet Cumartesi’de Sibel Arna’nın bu yazısının çıktığı akşam Mazhar Alanson’la bir yemekte buluştuk.

Dakikalarca UGG aşkımızı anlattık birbirimize;

“Yalınayak giyiyorum...”

“İnanılmaz rahat...”

“Evde bile ayağımdan çıkarmıyorum...”

“Bende terlikleri de var...”

Biricik’ten öğrendim, evde dolaşırken bile boxer’ın altına UGG giyermiş Mazhar.

5 yıldır kullanıyormuş UGG...

Yani Sibel Arna’nın dediği gibi Türkiye’de erkekler arasında bu işin öncüsü Emre Altuğ değil, Mazhar Alanson...

Ben ilk UGG’larımı Seray Sever’le New York’a gittiğimizde almıştım, yaklaşık 2 yıl önce...

Mazhar’la karşılıklı UGG aşkımızı anlattıktan sonra daha da sever oldum ayakkabılarımı...

Hayatımın ilk asparagas haberi

Hayatımın ilk asparagas haberini Sıla için yaptım.

Yok efendim Sıla’nın “Sevişmeden Uyumayalım” şarkısı çalıntıymış...

Orijinal şarkı Hırvatça’ymış, Sıla oradan çalıp kendi imzasını koymuş falan da filan... Ama bunun tek sorumlusu Beyazıt’tır Sıla...

“Bizim ekip haber dilinde iyi yazamadı bunu, yardım etsene” deyince şakaya dahil oldum.

Haberi yazdım Beyazıt’a gönderdim...

Bu haberin yer aldığı özel basım gazeteler hazırlatmış Beyazıt...

Kamera şakasındaki tek hata haberin Radikal’e manşet olmasaydı.

Çalıntı şarkı haberi hiçbir zaman manşet olmaz Radikal’e...

Hülya’yı bu yüzden seviyorum

Hülya Avşar, Hürriyet Cumartesi’de Hakan Gence’ye itiraf etmiş...

“Albüm fotoğraflarında çok fena yakalandım, Cengiz’i tebrik ediyorum” demiş...

Kıvırma yok...

Haberim yoktu deme yok...

Kızmak yok, kırılmak yok...

Dürüstçe çıkıp itiraf etmek var.

Üstelik benzerliği yazanı tebrik ederek...

Bu yüzden Hülya Avşar’ı seviyorum işte. En zor durumdan bile güçlenerek çıktığı için...

Mazhar’dan ne öğrendim...

Mazhar Alanson’la ilk kez bir araya geldim, Mehmet Barlas’ın evinde gece yarısına kadar süren bir yemekte... ışte ondan öğrendiklerim;

· Yeni bir solo albüm çıkardığını ama içindeki birkaç şarkıyı beğenmediği için albüm çıkışının ertelendiğini...

· MFÖ’nün bundan sonra yeni bir albüm yapmayacağını, grup için stüdyo ve yaratım sürecinin çok sancılı geçtiğini, MFÖ’nün sadece konserlerde bir araya geleceğini...

· MFÖ’nün aralıkta Amerika turnesine çıkacağını, New York’ta Central Park’ta konser vereceğini...

· Son oynadığı film; Kirpi’yi sevmediğini, Cem Yılmaz’la çektiği filmleri çok sevdiğini...

· Biricik’e sırılsıklam aşık olduğunu...

· Yeni albümünde Biricik’e “Hep 19 yaşındasın” diye bir şarkı yaptığını, Biricik’in “Ne malum zeka yaşımı kastetmediği” diye Mazhar’ı kızdırdığını...

· Müthiş komik askerlik anıları olduğunu...

· Yıllar önce Paris metrosunda MFÖ olarak gitar çalıp para kazandığını, iki saatte 40 Frank kazanınca Fuat Güner’in “Biz bu işi yapalım abi” dediğini...

· Mazhar’la Biricik’in fena halde sevilecek inanlar olduğunu...

Biyonik insan

Mayıs ayında baba olan Kıraç’a soruyorlar; “Kızınız büyüyünce nasıl olsun istersiniz” diye...

Kıraç da yanıt veriyor:

“Bir müzik aleti mutlaka çalsın...

Müzik bilsin...

Detone olmasın...

İyi bir dinleyici olsun...

Çok iyi koşabilsin...

Çok iyi yüzebilsin...

Bir dövüş sporu bilsin...

Mutlaka matematiği iyi olsun...

Edebiyat ve sanatla iç içe olsun...

Estetik anlayışı olsun...”

Ne diyeyim, Allah gönlüne göre versin Kıraç’cım ama biraz biyonik insan tarifi olmamış mı bu?..

Baba olunca böyle oluyor demek ki, evladı için her şeyi istiyor insan.

Not 1: Kıraç’ın halk türkülerini rock formatında yorumladığı yeni albümü Yolcu çıktı...

Not 2: Elif Iraz’a uzun, sağlıklı, mutlu ve başarılı bir ömür dilerim...