"Ne işi vardı ödül verenler arasında Seray’la Zeynep Tokuş’un" sözlerime Seray Sever çok kırılmış.
Dün sabahın köründe önce bir mesaj, sonra bir mail...
Oynadığı dizi ve filmlerin bulunduğu cv’sini göndermiş bana.
Sanki yeni tanışıyor muşuz gibi.
Ben o sözü yazarken Seray’ın kırılacağını adım gibi biliyordum.
Gazeteciliğin zor yanı da bu.
Bir yanda sevdiğiniz arkadaşınız var, bir yanda da gördüğünüz.
Seray ödül vermeye çıktığında seyircinin homurdanıp ’ne alaka’ dediğini duydum, Zeynep çıktığında da...
Ya bunu görmezden geleceksin ya da Hıncal Abi’nin yaptığı gibi sadece Zeynep Tokuş’u yazacaksın.
Zeynep’in günahı ne?
Seray kadar Hıncal Uluç’la, benimle arkadaş olmaması mı?
Seray diyor ki; "İki yıl önce Banyo filmiyle ben de adaydım".
Yetmez, Seray’ım Sever’im...
Yetmez.
Bir adaylık, üç filmde oynamak Altın Portakal’da ödül vermeye yetmemeli.
Bu seninle ilgili bir durum değil.
Orada genç kuşaktan ödül vermeye kim çıktıysa hepsine aynı şeyi söylüyorum.
Ben ödülleri duayen oyuncular vermeli diyorum ya da geçen yıl çok güzel yapıldığı gibi bir genç bir de eski kuşak oyuncu açıklamalı ödülleri.
Aslında bu festival komitesinin hatası.
Sen oraya Ekrem Bora’nın, Ediz Hun’un, Cüneyt Arkın’ın partneri olarak çıksan itiraz eder miydik?..
Yani bu haliyle iş üniversite mezuniyet töreninde diplomayı araştırma görevlisinin elinden almaya benziyor.
Fenerliler kızmadı mı?
Yeni forvet getirdik
Parası neyse verdik
Rıdvan Hocam sen söyle
Maçta neden 5 yedik
Fenerbahçe-Arsenal maçı henüz bitmiş, NTV’de Yüzde 100 futbol başlamadan önce giren cıngıl bu...
Sonra da bu cıngılın arkasından Rıdvan Hoca çıkıp yorum yapmaya başlıyor.
Hezimetten sonra Fener’in rakiplerinde tebessüm yaratabilir ama Fenerlileri de kızdırabilecek türden bir marş...
Belli ki ya son dakikada hazırlanıp yetiştiriliyor ya da önceden farklı versiyonları hazırlanarak yapılıyor.
Fanatik Fenerliler çıkıp, "bizimle dalga geçiyor" diye Turkcell’i protesto etmeye kalkarlar mı, kalkarlar...
5 golden sonra en ufak sataşmaya tahammülleri yok çünkü.
Meksika’da çapkınlık
Ben izlemedim, öğrenci arkadaşların mail’lerinden sonra haberim oldu.
Beyazıt Öztürk, iki-üç erkek üniversite öğrencisini çıkarmış programına.
Meksika’daki kız arkadaşlarının yanına gitmek için internet sitesi kurmuşlar, yardım toplamaya çalışıyorlarmış.
Beyazıt, 80 sonrası gençliğin apolitik duruşunu, okumayan araştırmayan, sadece kız peşinde koşan tavrını, o dönemi bizzat yaşamış biri olarak çok iyi bilir. İlk gençlik yıllarını anlatırken bunu zaman zaman da dile getirir.
Peki bu genç arkadaşlar Beyaz Show’a çıkacak kadar önemli ne yapmış?..
İnternette chat yapıp Meksika’da kız tavlamışlar. Şimdi gidip onlarla yatmak istiyorlar, bunun için de para topluyorlar.
Ne kadar yaratıcı, ne kadar araştırmacı gençler, mutlaka desteklenmeli!!! Tam da Beyaz’ın şikayet ettiği gençliğin en güzel prototipi...
Beyazıt’ın genç sanatçıları, araştıran, dünyadaki kızları değil olup bitenleri merak eden gençlere de şans tanımasını bekliyoruz programında...
Vallahi ben demiyorum, üniversiteli arkadaşların çağrısı bu...
Mehteran ve Kızıl Ordu
Mehteran ve mehter marşı, Türk milliyetçiliğinin sembollerinden değil mi?
Sovyetler’in komünist Kızıl Ordu Korosu da, Türk milliyetçiliğinin en büyük düşmanlarından...
Hatta bu ülkede komünistlere yıllarca, psikolojik işkence olarak gözaltında mehter marşı dinlettirildi...
Ama heyhat... Zaman böyle bir şey işte...
Öylesine her şeyi tepetaklak etme kudretine sahip ki, gün geliyor Mehteran Takımı’yla Kızıl Ordu Korosu’nu Moskova’da aynı konserde buluşturuyor.
Baktım geçen gece Türk-Rus dostluğu çerçevesinde birlikte konser veriyorlar. Bunu da TRT canlı yayınlıyor.
Demek ne solcuların Mehteran’a mesafeli bakmasına gerek varmış ne de milliyetçilerin Kızıl Ordu Korosu’na nefretine... İkisi de çok güzel müzik yapıyorlarmış. Hele birlikte harikalarmış...