Kıvırcık da trafik kurbanı

2dk okuma

Neyse ki sonunda İstanbul’da, Boğaz’ı sadece karşıdan karşıya geçmek için değil, dikey de kullanabileceğimizi akıl ettik...

Dünyanın hiçbir şehrine nasip olmayan 32 kilometre boyunda, 1,5 kilometre eninde muhteşem bir su yolu var şehrin göbeğinde.
Üstelik bu yol asfalt istemez, bakım istemez, çökmez, eskimez, masraf çıkarmaz...
Ve biz bu yolu sadece Üsküdar’dan Beşiktaş’a, Eminönü’nden Kadıköy’e, karşıdan karşıya geçmek için kullandık yıllarca.
Niye Sarıyer’den Bakırköy’e, Kadıköy’den Bostancı’ya deniz yoluyla gitmiyoruz?..
Fahri Trafik Müfettişleri Derneği, 12 yıldır bu projeyi hayata geçirmek için uğraşıyor.
Defalarca yazdık bu su yolunu daha verimli kullanalım diye...
Neyse sonunda Büyükşehir olaya el attı da Boğaz’da dikey taşımacılık hayata geçecek artık.
Sadece İstanbul için değil, Türkiye’nin sorunu bu; üç tarafı denizle çevrili olup deniz taşımacılığına yatırım yapmamak tam bizlik bir durum.
Karayollarını iyi yapsak bari, o da yok.
Bakın son olarak Türk halk müziğinin en sevilen isimlerinden Kıvırcık Ali trafik kazasında hayatını kaybetti.
Henüz 42 yaşındaydı.
Aynı gün Trabzon’da 5 genç tekvandocu aynı araç içinde can verdi.
Dün hurriyet.com.tr’de trafik kazasında kaybettiğimiz ünlülerin galerisi vardı.
Kimi hız, alkol gibi kendi hatasından, kimi yolların hatasından genç yaşta aramızdan ayrıldı...
İster sürücü hatası olsun, ister yol...
Hepsi yetkililerin sorumluluğunda...
Sürücüyü de doğru/bilinçli yetiştireceksin, ehliyet almakla bitmeyecek iş, karayollarını da doğru yapacak, uyarı işaretlerini doğru koyacaksın...
“Su akar Türk bakar” demeyip, denizi de ulaşım için kullanacaksın...
Böylece Kıvırcık’ların, tekvandocu gençlerin ardından sadece ağlayıp, sızlanmayacaksın.

Sevdim

Seyircinin protestoları umursamayıp, Muhteşem Yüzyıl’ı reyting birincisi yapmasını...
Bilgi’de öğrencilerin porno film yüzünden uzaklaştırılan hocalarına sahip çıkmasını...
Kanalların eleştirileri umursamayıp tartışmalı dizilerin yayınlarına devam etmesini...
İstinye Park Uzmanlar Manavı’nın bitmeyen yeniliklerini, dünyanın ve Türkiye’nin her yerinden son meyve-sebzeleri bulma çabasını...
Cem Yılmaz’ın Galatasaray’ın yeni stadı için futbolcularla birlikte çektiği reklam filmini, tek vuruşta iki topu iki kaleye gol yaptıktan sonra söylediği, “Yanlış anlamayın hocam mekan oynatıyor” sözünü...
Sakız firmalarının sürekli yeni, eğlenceli ürünler çıkarıyor olmasını...

Sevmedim

Kanuni Sultan ve Muhteşem Yüzyıl tartışmalarının bu kadar uzamasını...
Pornoyu konuşmayı bu kadar çok sevmemizi...
Bakanların, vekillerin zırt-pırt diziler konusunda fikir beyan edip, yayın kuruluşları üzerinde baskı kurmaya çalışmalarını...
Melih Gökçek’in “dava açarım” tehditleriyle Twitter’a ayak basmasını...
Komik duran ama komedi dışında her şeyin mümkün olduğu Mümkünlü kasabası reklamlarını...
Bu çağda hâlâ kız ve erkek öğrencileri 45 santimden fazla birbirlerine yaklaştırmayan lise müdürlerinin olmasını...
Yılbaşı gecesi kiraladıkları özel jetle Kıbrıs’a uçan Seda Sayan ve sevgilisi Atilla Altay’ın uçak önünde şampanyalı poz verip, “Bakın biz ne kadar da lüks yaşıyoruz” diyen pozlarını...
Yazarın Tüm Yazıları