Altın Kelebek ödülleri, Ashton Kutcher’ın oynadığı Butterfly Effect (Kelebek Etkisi) filmini çağrıştırıyor bana, filmdeki konu gibi bizim ödüllerin de uzun süren bir etkisi var.
Her sene günlerce haber oluyor, tartışılıyor...
Büyük olmanın bedeli bu, kime ödül versek "Neden bu isim değil de diğeri" diyen birileri çıkıyor.
Bu yıl da bazı kategoriler için itirazlar yükseldi.
Mesela deniyor ki; Güneri Cıvaoğlu ile Şeffaf Oda kültür sanat programı değil, neden o dalda ödül aldı.
Haklılar, bence de değil.
Ama belki daha önce aldığı ödüllerden, belki Cıvaoğlu’nun entelektüel duruşundan dolayı seyirci de böyle bir algı var.
"Kültür Sanat Programı" deyince seyircinin aklına TRT2’deki ya da haber kanallarındaki bir program değil Şeffaf Oda geliyor.
Hadi bir gerçeği daha açıklayayım; oylamada ikinci sırada da Doğan Hızlan’ın Karalama Defteri yer alıyordu.
Bu iki program, bir-iki küçük rakibine uzak ara fark atıyor.
Şimdi Şeffaf Oda "en iyi sohbet", Karalama Defteri "en iyi kültür sanat" ödülü alsa daha mı az tartışılırdı?..
Seyircide değişmeyen algılar var.
Mesela "haber programı"...
Sokağa çıkın ve 100 kişiye "haber programı deyince aklınıza ilk gelen isim" diye sorun.
Önümdeki oylama sonuçlarından biliyorum ki, 3’te 2’si Arena diyecektir.
İster Uğur Dündar’ın başarısı deyin, ister yeni ve alternatif haber programları yok deyin ama gerçek bu; Arena’nın yanına yaklaşan tek bir program yok.
Peki geçen yılın en iyi yarışması Buzda Dans mı, Popstar Alaturka mı?
"Keşke" dediğimiz tek kategori bu oldu...
İki yarışma arasında ratinglerde olduğu gibi oylamada da son dakikaya kadar büyük bir çekişme yaşandı, ipi göğüsleyen de Popstar oldu.
Keşke dedik ödülü Buzda Dans alsaydı, "Ödüller Doğan Grubu’na gidiyor" iddiaları belki biraz azalırdı.
Ama alamadı, sırf bu iddialar yüzünden de Popstar’ın hakkını yiyecek halimiz yoktu.
Ödüller sonrasında şunu gördük ki, Hürriyet okuru popüler olan isme, şarkıya, diziye, programa ödül veriyor.
Bu yıl ortalığı yıkmasına rağmen pek çok törende ödül alamayan Serdar Ortaç’ın, iki Altın Kelebek birden alması bunun en güzel kanıtı...
Craig’i sevdiren röportaj
Türkiye’ye gelen yabancı şarkıcılar, oyuncularla yapılan röportajlar hep yüzeysel ve sıradandır.
Çünkü röportajı yapan dersini çalışmaz, sorular hep ortalamadır.
Bu yüzden de okuması keyif vermez.
Mevlüt Tezel’in dünkü Hürriyet’te yayınlanan son James Bond Daniel Craig’le yaptığı röportajı okuyunca "işte budur" dedim.
Mevlüt her röportaj öncesi dersini çok sıkı çalışır.
Cannes’a gitmeden yine öyle yapmış.
Tuttuğu takımdan, okuduğu kitaba, son filminin detaylarından, zayıflamasına kadar Craig’le ilgili her şeyi öğrenmiş.
Ortaya da karşılıklı espriler yaptıkları, birbirlerine takıldıkları, içinde bilginin olduğu çok keyifli bir röportaj çıkmış.