Paylaş
Her gün bu tür haberler okuyorum hükümete yakın gazetelerde...
Geçen hafta Enerji Bakanlığı’nın yaz saati uygulamasının devam edeceğini açıklamasından bu yana yaz saatinin nasıl da iyi bir şey olduğunu anlatmaya çalışıyorlar bize...
Hayır efendim değil.
İşte milyonlarca aile haykırıyor, milyonlarca çocuk sabahın kör karanlığında sokaklarda.
Üstelik kara kış bastırmadı daha...
Buyurun KKTC, 1 yıllık denemeden sonra kış saatine geçmeye karar verdi bu yıl.
Çünkü Rum tarafıyla bile arasında 1 saatlik fark doğmuştu, Avrupa’yla arasına gereksiz 1 saat dilimi daha eklenmişti.
Şimdi bizim KKTC ile bile 1 saatlik farkımız olacak.
29 Ekim’den sonra bizde saat 14.00’ken, KKTC’de 13.00 olacak.
Büyük bir enerji tasarrufu yapılıyormuş, 800 milyonluk tasarruf sağlanmış!
Avrupa’yla saat farkından dolayı zararımız hiç mi yok?
Onu da geçtim, her yaz-kış saati uygulamasında söylenen “Gün ışığından daha fazla yararlanmak” lafı 10 yıllardır bize atılan bir palavraydı öyleyse!
Anneler durmuyor ama...
Torba yasaya konulup Meclis’ten geçirilmeden önce son kozlarını oynuyorlar.
Change.org’da bu konuda açılmış çeşitli imza kampanyalarını Anne Hareketi adı altında birleştirdiler ve 200 bine yakın imza topladılar.
Meclis’te umarım bu konu torba yasayla gündeme geldiğinde hakkıyla tartışılır, oldu bittiye getirilmez.
Annelere ve milyonlarca çocuğun eziyetine kulak veren birileri çıkar...
Bu kural önemli Ceyda Düvenci
Haber dün Kelebek’in internet sitesinde çıktı. Ceyda Düvenci, 3 aylık oğluyla Kıbrıs’a giderken, yanında baba Bülent Şakrak’ın muvafakatnamesi olmadığı için havaalanında sıkıntılı dakikalar geçirmiş...
İkinci kez anne olmasına rağmen demek Ceyda bu konudan habersizdi.
Unutmayın, çocuğunuzla yurtdışına baş başa çıkacaksanız eşinizin izin vermesi gerekiyor.
Nedeni basit; çocuklar ebeveynlerden biri tarafından kaçırılmasın diye...
Ben 7-8 yaşına kadar muvafakatname gerekiyor diye biliyordum, 18 yaşına kadar gerekliymiş meğer.
Çocuk sahibi anne-babaların bu kural aklında olsun. Yoksa Ceyda Düvenci gibi boş yere sıkıntı çekersiniz...
Neyse ki Bülent Şakrak muvafakatnameyi ulaştırmış da uçağa yetişmişler.
Kışlık domatesimiz Candan Erçetin’den
Candan Erçetin’in doğup büyüdüğü Kırklareli-Lüleburgaz’a olan aşkını...
Yazın millet güneye göç ederken Candan’ın Lüleburgaz’a kaçtığını...
Son yıllarda orada geniş araziler alıp organik tarım işine merak saldığını biliyordum da...
Bu kadarını tahmin etmiyordum.
Hobi olarak başladığı, kendi ve arkadaşları için sebze-meyve ürettiği organik tarım işini meğer iyice geliştirmiş.
Önceki gün eve iki koli içinde 48 kavanoz kışlık domates geldi.
Siparişi veren benim de, o dakikaya kadar ne bu kadar çok geleceğinden haberim vardı ne de bunları Candan Erçetin’in ürettiğinden.
Öğrenince şaşırdım.
Çünkü bir arkadaşım “Kışlık domates ister misin?” demişti bir-iki hafta önce, ben de “Nereden gelecek?” falan dedikten sonra “Olur” demiştim.
3-5 kavanoz gelecek zannettim.
Bir geldi; 48 kavanoz!
Sonra anlattı işin hikayesini; Candan Erçetin’in çiftliğini, organik tarımda işi nasıl büyüttüğünü...
Hemen açtım bir kavanozu test ettim.
Bir kaseye Candan’ın domateslerini koydum, üzerine biraz zeytinyağı, sarımsak...
İspanyolların yaptığı şekilde kızarmış ekmeğin üzerine koyup yedim.
Candan’ın kışlık domatesleri benden geçer not aldı.
Kavanozların üzerinde İyi Bostan diye bir etiket var. Girdim internete, böyle bir marka da bulamadım.
Bu ürettiklerini ileride bir mağazada satacak mı, markayı büyütecek mi bilmiyorum...
Ama bildiğim, bu kış boyunca domatesleri yerken Candan Erçetin’in kulaklarını bolca çınlatacağız.
Ha bu arada 48 kavanoz domates için, teslim aldığımda 450 lira ödedim.
Paylaş