Paylaş
112’ye bağlı ambulansta şoförlük yapan Aliye Akar, Adana dışında devrilen askeri bir araçta yaralanan askeri ambulansına alıyor.
Olay yerine yakın bir bölgede yüksekten düşen bir işçiyi de ambulansına alarak, iki yaralıyı Adana’daki hastaneye yetiştirmek için yola koyuluyor.
Ve ambulans sirenleri yakmış hızla yol alırken, Adana dışında bir kavşakta karşıdan gelen sebze yüklü bir kamyonla çarpışıyor.
Aliye Akar ve ambulanstaki yaralı işçi ölüyor, diğerleri yaralı kurtuluyor.
Kazada hangi araç sürücüsü hatalı bilmiyoruz, belki de Aliye Akar pek çok erkek ambulans şoföründen çok daha iyi bir sürücüydü...
Öyle olsa bile şunu tartışmamız lazım; 21 yaşındaki genç bir kadın, ambulans şoförlüğü gibi risk ve heyecan taşıyan bir işi yapmalı mı?
18 yaşında ehliyetini almış olsa bile henüz 3 yıllık bir sürücüye otomobilden daha büyük bir aracı, üstelik de şehirlerarası bir yolda yüksek hızla kullandırmak ne kadar doğru?.. Bu kazanın baş sorumlusu bu kadar genç yaşta şoförleri ambulans direksiyonuna oturtan Sağlık Bakanlığı ve 112’dir...
Böyle kaç ambulans şöförü var 112 kadrosunda bilmiyorum ama kadın ya da erkek sürücü fark etmez Sağlık Bakanlığı 3 yıllık ehliyeti olanlara bu işi yaptırıyorsa bütün yolcuları hastaneye gitmeden ölüm yolculuğuna çıkarıyor demektir.
Ayrıca kadınların bu tür yüksek riskli işleri yapması konusunda da düşünmeliyiz...
Doğası gereği daha çabuk panik olan, güç dayanıklılığı erkeğe göre daha düşük olan kadınlar ambulans şoförlüğü yapmazsa erkeklere karşı eşitlik mevzisinde bir şey kaybetmiş olmazlar.
Kadınların savaş pilotluğu yapması da tartışılıyor mesela dünyada.
Kadınların çok başarılı yolcu ya da nakliye uçağı pilotluğu yapabileceği ancak savaş pilotluğu gibi adrenalini ve riski yüksek bir işi yapmaması gerektiğini söyleyen çok sayıda uzman var. Elbette ambulans şoförlüğüyle savaş pilotluğu aynı şey değil...
Ancak kimi zaman kaldırımlara çıkacak, çoğu zaman trafikte slalom yapacak, bazen de yüksek hızla gidecek bir ambulansın şoförlüğünü yapmak erkek doğasına daha yatkın bir iş...
Bu işin erkek ya da kadın fark etmez 2-3 yıllık sürücülere verilmesi ise tam bir faciadır.
Bebeğini, köpeğini kapan Bebek’te
Bütün gazetelerin magazin sayfaları her hafta salı günleri aynı çıkmaya başladı... Ünlülerin Bebek’teki hafta sonu keyifleri...
Altın kural burada da işledi.
Önce bazı ünlüler Bebek’te pazar keyfi yapmaya başladı.
Sonra gazeteciler onların fotoğraflarını çekti. Bunun üzerine orada ünlülerin haber olduğunu gören diğer ünlüler haber olmak için pazar günleri Bebek’e akın etmeye başladı.
Bu sürecin sonunda da şimdi pazar günleri Bebek doğal platoya dönmüş durumda.
Bir yanda köpeği, bebeği, arabasıyla gezinti yapan ünlüler.
Diğer yanda onların peşinden ayrılmayan muhabir ordusu.
Kareye girmek isteyen ünlüler köpeğini-bebeğini alıp Bebek’e koşuyor artık.
İstinye Park’ta da durum farklı değil...
Seren’i mahveden zayıflama hapları mı?
Seren Serengil üçüncü kez bebeğini kaybetti, ne büyük acı olduğunu herhalde en iyi anneler anlar...
Ben doktor değilim ancak Seren’in bir türlü çocuk sahibi olamamasında yıllarca kullandığı zayıflama haplarının etkisi olduğu söyleniyor.
Evlenmeden önce, daha gençlik yıllarında kullanmaya başladığı zayıflama haplarının kalp çarpıntısı gibi yan etkileri olmuştu Seren’de...
Hatta ölümden döndüğünü kendi ağzıyla söylemişti bir röportajında, yakın çevresine zayıflama hapları yüzünden ne kadar sıkıntı çektiğini de dile getirdiğini biliyoruz.
Şimdi sağlıklı doğum yapamamasına da işte bu zayıflama hapları neden olarak gösteriliyor.
Paylaş