İşte Cem Yılmaz budur

AROG’u sevmeme rağmen Cem Yılmaz’ın film sonrası girdiği haleti ruhiyeyi beğenmemiştim.

Gişe başarısıyla gereksiz yere kendini kastığını, gerildiğini ve bu yüzden kendini yanlış ifade ettiğini yazmıştım.
Recep ıvedik’i geçmeye ve tüm zamanların en iyisini yapmaya çok konsantre olduğu için bu haleti ruhiyeye bürünmüştü.
“Filmi 500 bin gişe yapsa da Türkiye’nin en iyi komedyeni Cem Yılmaz’dır” gerçeğini unutmuştu.
Ohhh be, sonunda AROG’un komplikasyonlarından kurtulup, nihayet bu gerçeği hatırladı.
Nihayet içine girdiği sevimsiz haleti ruhiyeden çıkıp, eski haline döndü.
Var mısın Yok musun’da eski Cem Yılmaz’a kavuştuk.
Çok iyiydi performansı.
Seyircilerle şakalaştı, zeka kokan spontane esprilerini yaptı, yarışmacılarla oynadı, telefon kablosunu takip edip Hamdi Bey’in peşine düştü.
Dört saat boyunca tek kelimeyle şov yaptı...
Neden?
Çünkü rahattı, oynayabileceği çok malzeme vardı, kafasını meşgul eden AROG’u da ıvedik’i de bir kenara bırakmıştı.
Acun hiçbir programda olmadığı kadar kenara çekildi ve Cem’e büyük bir boş saha bıraktı.
Cem Yılmaz da tıpkı stand up’larında olduğu gibi iyi seyirci ve malzemeyi bulunca coştukça coştu.
Son yıllarda Cem Yılmaz’dan hiç bu kadar iyi performans görmemiştim.
Programın sonunda tedavi gören küçük Elif için yarıştığının ortaya çıkması ve “Kimse üzülmesin kutunun sorumluluğu bende, bence Elif’in artık sağlık problemi çözülmüştür” diyerek yapacağı yardımı da kibarca söylemesi de Cem’i seyirci gözünde bir kat daha büyüttü.
ışte Cem Yılmaz budur...
Ne AROG ne de İvedik’in başarısı/başarısızlığıyla sarsılmayacak kadar büyük ve iyi bir komedyendir.

Siyasi espri de yapar

Bugün Cem Yılmaz’dan açtık kapıyı devam edelim;
Hani Türkiye’de siyasi espri yapılmazdı...
Cem Yılmaz geçen hafta gittiği Erzincan’da ağır protokol önünde neler dedi:
Gösteri ne kadar sürecek diyenlere “one minute” yanıtını verdi. “Kaygan zemin üzerindeyiz, burada fay hattı var” eleştirisi yaptı. Kendisini Erzincan’a ulaşmasını sağlayan Ulaştırma Bakanı’na teşekkür etti.
Siyasi mizah dediğimiz şey illa kör gözüm kör parmağına yapılan bir şey değildir ki...
Taklit yapmaktan başka yolları da vardır siyasi mizahın... Üstelik incelikli olan daha da güzeldir.

İtiraf ediyorum: Korsan film izliyorum

Yıllar önce Haluk Bilginer, Beyaz Show’da korsan DVD izlediğini ağzından kaçırmıştı da büyük olay olmuştu.
şimdi kimse yalana kalkmasın.
Hatta “Vaay nasıl korsan izlersin” diye beni eleştirmeye kalkacaklar bile...
Çünkü hepimiz biliyoruz ki, korsan film izlemeyen yok.
Film yapımcısı da, en ünlü oyuncusu da, sinema eleştirmeni de dahil buna...
Ben de dahilim.
ışte itiraf ediyorum korsan film izlediğimi...
Bazı durumlarda korsan film izlemekten başka seçenek de yok zaten...
Mesela bu pazar Oscar’lar sahiplerini bulacak.
10 dalda Oscar’a aday olan Slumdog Millioner’i fena halde merak ediyorum.
Bizde vizyona giriş tarihi Oscar’dan bir hafta sonra 27 şubat’ta...
Bir diğer Oscar adayı film The Reader, 20 Mart’ta vizyona giriyor bizde.
Mickey Rourke’un çaptan düşmüş bir Amerikan güreşçisini canlandırdığı rolüyle En ıyi Erkek Oyuncu adayı olduğu The Wrestler’in bizdeki vizyon tarihi belli bile değil.
Sean Penn’in En ıyi Erkek Oyuncu adayı olduğu ve bir eşcinceli canlandırdığı Milk de öyle...
Ve ben bir gazeteci olarak mesleğim gereği Oscar öncesinde bu filmleri merak ediyorum.
(Hoş mesleğin arkasına da saklanmamak lazım, gazeteci kadar oyuncu, yönetmen, hatta sinema severin de merak etme hakkı olabilir.)
Dolayısıyla ıvırıp, kıvırmaya gerek yok, oturup bizde vizyona geç girecek filmlerin hepsinin korsanını izledim.
Slumdog Millioner’in ne müthiş bir film olduğunu, Brad Pitt’in Benjamin Button’ına 10 bastığını da gördüm.
Oscar tahminlerimi de yarın açıklarım artık... Tıpkı sinema yazarları gibi...
Yazarın Tüm Yazıları