Ben bir The Apprentice fanatiğiyim. Donald Trump’ın yarışması her bölümünü izlediğim ve çok beğendiğim bir format olduğu için, onun Türkiye’ye uyarlama sürecini başından beri yakından takip ettim.
Bir yandan da hayranı olduğum bir programın kötü bir uyarlamasıyla karşılaşmaktan hep korktum.
Ama ne yalan söyleyeyim, Tuncay Özilhan’dan böyle bir performans, Kanal D’den de böyle bir prodüksiyon beklemiyordum.
Reality programları eleştirenlere bu işin iyisinin de yapılacağını kanıtladı Çırak!
En sondan başlayayım. Ben Özilhan’ın, Trump gibi ‘Kovuldun’ demesinden yanaydım. Özilhan ‘Kovuldun’un yerine, ‘Seninle çalışmak istemiyorum’u tercih etti.
İlk bakışta çok daha naif gözükse de, üzerinde düşününce en az ‘Kovuldun’ kadar yenir yutulur cinsten olmadığı açık final cümlesinin.
Özilhan’ın tarzına da yakıştığı için ‘Seninle çalışmak istemiyorum’u sevdim ben!.
Trump ilk iş olarak New York borsasında buluştuğu çıraklarına limonata sattırmıştı, Özilhan da İstanbul borsasında buluştuğu çıraklarına kestane sattırdı. İkisinde de sonuç aynı oldu, erkekler kaybetti!
Kadın grubu gerçekten başarılıydı. Her zaman 2 milyona kestane aldığım Beyoğlu’nda 3 milyona kestane sattılar.
Mecidiyeköy’de çuvallayan erkeklerin satışını neredeyse ikiye katlayarak.
Tuncay Özilhan da en doğru ismi, İsmail Haznedar’ı eledi.
Programın montajı (bazı karelerde korumaların gözükmesi dışında), çekimleri, Metro City’de hazırlanan mekanlar beklediğimden çok daha iyiydi.
Tuncay Özilhan, bu programı yapması konusunda gelen eleştirilere en iyi yanıtı verdi. Trump ne kadar acımasızsa, Özilhan o kadar babacandı; Trump ne kadar Amerikalı’ysa Özilhan o kadar Türk’tü.
İlk bölümde yarışmacılar arasında rekabet yerine dayanışmanın öne çıkması da bize has bir durumdu.
Kaybeden erkekler birbirlerini suçlamak yerine, korumayı tercih ettiler. Özilhan’ın yardımcısı Lütfi Fırat da bu duruma dikkat çekti.
Özilhan bu programa çok iyi oturmuş, ilk bölümde bir iki yerde tutuk kalsa da önümüzdeki haftalarda çok daha iyi olacak gözüküyor.
‘Para mal alırken kazanılır’ diyerek çıraklarına ilk dersi de verdi.
The Apprentice’i olduğu gibi yerli Çırak’ı da sevdim ben.
Programın tek eksiği müziklerdeydi, yeterince doğru kullanılmamıştı.
Reality programlara yeni bir soluk getirdiği ve böyle başarılı bir uyarlamaya imza attığı için Kanal D’ye tebrikler.
‘Çat kapı’ bir sürpriz
Show TV’nin yeni dizisi Çat Kapı tanıtım yapılmamasına, apar topar yayına girip ‘çat kapı’ karşımıza çıkmasına, cuma gibi iddialı ve oturmuş dizilerin olduğu bir gecede ekrana gelmesine rağmen çok iyi bir başlangıç yaptı.
Dizi hem AB grubunda hem de tüm izleyicide 5. sıraya yerleşti.
Üstelik aynı satte yayınlanan Çemberimde Gül Oya ve Savcının Karısı’ndan daha çok izlenmeyi başararak...
Dizi 70’lerin İngiliz komedisi Man About the House uyarlaması. Man About the House yayınlandığı yıllarda çok ses getirmiş, sonrasında bizde halen Comedy Max’te yayınlanan Three’s Company’e de ilham kaynağı olmuştu.
Bir sit-com’da en önemli işlerin başında ışık ve dekor geliyor. Çat Kapı daha ilk görüşte bu sınavı geçti.
Metin Akpınar (Hüsnü)-Ayten Gökçer (Perihan) iyi düşünülmüş bir ikili. Ancak aralarındaki çatışmanın sadece ‘iktidarsız erkek-başına vurmuş kadın’ üzerine kurulu olması en büyük tehlike.
Karşı karşıya oldukları tüm sahnelerde espriler bunun üzerineydi ve daha ilk bölümde sıkıntı yarattı.
Ev sahiplerinin evinde bunlar olurken, kiracı kadrosunda yıldızlaşan isimse Sevinç Erbulak’tı (Zeynep).
Aysun Kayacı (Buket) şıkır şıkır dekorun içinde güzelliğiyle dizinin ‘al benisini’ artırırken, Kampüsistan’dan tanıdığımız Alp Kırşan (Yiğit) sevimli bir karakter çiziyor.
Bu kadar iyi işin içinde ‘en zayıf halka’ senaryo geldi bana. Onlara da bir iki bölüm sonra bakarız artık!...
Selo, F1 pilotu
21 Ağustos tarihinde Türkiye’de ilk defa düzenlenecek Formula 1 yarışının hazırlıkları son sürat devam ediyor.
Turkcell’ciler de artık iyice Formula 1 havasına girmiş olacak ki yeni ürünlerinin tanıtımını F1 temalı bir reklamla yapıyorlar.
Reklam yine her zamanki klasik ‘ağustos böceği ve karınca’ masalı formatında. Selo ve Kadir Çöpdemir alıştığımız repliklerini tekrarlamaya devam ediyor.
Benim aklıma takılan, reklamda bir yarış takımı kuran Turkcell’in gerçekten de Formula 1 içinde nasıl yer alacağı?
Türkiye’nin en büyük gsm operatörü bir takıma sponsor mu olacak, pist kenarında reklamlarla mı yer alacak?
Turkcell F1’e ne kadar milli heyecan katacak?
Yeni bir evlilik programı
Reality programların bitmeyeceğini sadece şekil değiştireceğini hep söylüyoruz. Pazar günü başlayan Çırak ve bu gece ilk bölümü yayınlanacak Survivor (Kanal D, 20.00) bunun Türkiye’deki ilk örnekleri.
Ancak kanallar evlilik programlarından da vazgeçemiyor.
Size Anne Diyebilir miyim ay sonunda bitecek. Bu programın bitmesiyle ilginin Show TV’nin Bir Prens Aranıyor’una kayacağını düşünen Kanal D yönetimi bu alanı boş bırakmak istemedi.
Bu nedenle yeni bir evlilik programına başlamaya karar verdi Kanal D.
Size Anne Diyebilir miyim bittikten hemen sonra başlayacak olan bu yeni reality, şu ana kadar gördüklerimizden çok farklı olmayacak. Anlayacağınız bu sezon bitmeden evlilik formatlarının biteceği yok.
Çırak ve Survivor’ın başarısı tam da bu yüzden önemli.
Eğer bu programlar tutarsa kanalların farklı relity programlar yapma konusunda cesareti artacak.