Her yıl Oscar toto oynamamız gelenek olduğu için bu yıl da tahminleri açıklamanın zamanı geldi.
Pazar gecesi 03.00’te başlayacak töreni bu yıl Alec Baldwin ve Steve Martin sunacaklar. NTV’nin simultane çeviriyle yayınlayacağı tören, aynı anda CNBC-e’den orijinal sesiyle ekrana gelecek. Geçen yıl 6’da 6 yaparak Ömür Gedik’le girdiğim iddiayı kazanmıştım... Bu yıl da 6 büyük dalda Oscar tahminlerimi açıklayarak Ömür’e meydan okuyorum. İşte benim Oscar tahminlerim: Not 1; Şimdi bazı sazanlar çıkıp vizyona girmeyen filmleri nereden bulup da izledin diye soracaktır. Bazılarını vizyonda, bazılarını festivallerde, bazılarını yurt dışında izledim desem keser mi acaba onları. Malum korsana karşıyız hepimiz... Not 2: Merak etmeyin bu yıl 6’da 6 değil de 6’da 1 yaparsam Ömür’e bırakmam en büyük dalgayı yine ben geçerim kendimle...
Avatar - En İyi Film Herkesin favorisi The Hurt Locker ama ben Avatar’ın ipi göğüsleyeceğini düşünüyorum. Son yılların en çarpıcı filmi Avatar en yakın rakibi The Hurt Locker’ı geçecektir. The Hurt Locker’cıların “Küçük bütçeli filmleri ezmeyin” çağrısının karşılık bulacağını sanmıyorum pek.
Kathryn Bigelow- En İyi Yönetmen Avatar’ın yönetmeni eski eşi James Cameron’a bu ödülü kaptırmaz. En iyi film ve yönetmen ödülleri bu iki yapım arasında bölüşüleceğini tahmin ediyorum. Film Avatar’a giderse, yönetmen ödülü The Hurt Locker’ın olur; The Hurt Locker en iyi film seçilirse bu kez Avatar yönetmen ödülünü kucaklar.
Jeff Bridges - En İyi Erkek Oyuncu Eğer George Clooney Up in the Air’le bu ödülü alırsa Oscar törenini protesto edip izlemeyeceğim bir daha. Country müziği sevmem ama Jeff Bridges, Crazy Heart’ta bu müziği sevdirdi bana. Söylüyor, oynuyor, ödülü de hak ediyor.
Meryl Streep - En İyi Kadın Oyuncu The Blind Side’taki oyunuyla Sandra Bullock mu, Julia&Julia’daki oyunuyla Meryl Streep mi derseniz, oyum Streep’e... Bu dalın büyük favorisi Sandra Bullock ama ben ödül alacak bir oyunculuk göremedim filmde. Akademi, Meryl Streep’in sıcak ve samimi oyunculuğunu tercih edecektir. Kaldı ki Sandra’dan önce Precious’taki rolüyle Gabourey Sidibe bile daha çok hak ediyor bu ödülü.
Christopher Waltz - En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu İşte bu yılki Oscar’ın en kolay tahmin edilecek dalı. Inglourious Basterds’ta Brad Pitt’i gölgede bırakacak kadar nefis oynayan Christopher Waltz tartışmasız favori. Christopher Waltz’a değil de başkasına giderse bu ödül herhalde Akademi üyelerini taşlarlar...
Mo’Nique - En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu Yılın en dokunaklı filmlerinden biriydi Precious... Aile içi şiddet gören, ikinci çocuğuna hamile kalan Clarice “Precious” Jones’un psikopat annesi rolünde Mo’Nique çok iyiydi. Up in te Air’in kadınlarını da, Reha Muhtar-Güneri Cıvaoğlu’nun arkadaşları Penelope Cruz’u da (Nine) geçer.
Yola devam Beren...
Beren Saat bu gidişle yılın bütün olumsuz ödüllerini toplayacak. Daha geçen ay Gecenin Kanatları filmindeki rolüyle “yılın en kötü oyuncusu” seçilip Altın Kestane ödülünü almıştı... Şimdi de Altın Bamya ödülüne aday... Gerekçe; Güz Sancısı filminde canlandırdığı fahişe Eleni karakteriyle cinsiyet ayrımcılığı yapmak. Altın Bamya özünde feminist bir ödül töreni olduğu için her yıl cinsiyet ayrımcılığı yapan, kadını aşağılayan filmlere gidiyor ödüller. Geçen yıl Recep İvedik almıştı. Beren Saat aldığı bu ödüllere ne kadar kafayı takıyor bilmem ama bu ödüller tek bir şeyi gösterir; Beren’in doğru yolda olduğunu... Malum dünyada olduğu gibi bizde de bu tür ödüller popüler oyunculara verilir. Ödül törenleri adından söz ettirmek için zirvedeki oyuncuları hedef olarak seçer. Altın Kestane, Altın Bamya gibi ödüllerin Beren’i hedefe koyması da, Beren Saat’in oyunculuğunu ve popüleritesini tesciller sadece. Beren’in bu ödüldeki rakipleri de yine popüler oyuncular; Melis Birkan, Songül Öden, Cansu Dere, Ezgi Asaroğlu... Şuradan hesap edin; Beren’i aday göstermese Altın Bamya Hüriyet’in sürmanşetine çıkar mı hiç?.. Bu yüzden gülün geçin kızlar, bu ödüllerle eğlenin, aynen yola devam edin...
Diziler evlilikleri de yıkıyor
Muhafazakar gazetelerden birinde gördüm bu başlığı... Elbistan Devlet Hastanesi’nde görevli bir psikolog yapmış bu açıklamayı; “Diziler evlilikleri de yıkıyor”muş... Dediğine göre tüm kötülüklerin anası olan dizilerin son marifetinin bu olduğunu inanıyor psikoloğumuz... Gazete de almış, bunun haberini yapmış. Psikolog hangi araştırmayı yaptı, elinde ne veri var; yoksa akşam ‘Aşkı Memnu’yu izlerken mi bu iddia aklına geldi bilmiyoruz... Böyle buyurdu psikolog! Diziler evlilikleri yıkıyor! Mesela kimin evliliğini yıkmış, geçen yıl kaç kişi diziler yüzünden boşanmış, psikoloğumuz rica etsek açıklar mı acaba?.. Velev ki üç-beş örnek olsun, bu böyle bir genelleme yapma hakkı doğurur mu?.. Ayrıca iddia neden Elbistan’dan geldi, onu da anlamış değilim... Elbistan’da böyle bir durum mu var merak ettim açıkçası.