İstanbul Müzikali geliyor

Tiyatrolar, müzikaller hiç olmadığı kadar ilgi görüyor son yıllarda...

Haberin Devamı


Bunun birkaç nedeni var:
1- Seyirci dizilerden sıkıldı...
2- Dizilerde olmayan özgürlük sahnelerde var, televizyondan daha yaratıcı işler çıkıyor...
3- Usta oyuncular ve popüler isimler birbiri ardına sahnelere döndü...
4- Yapımcılar bu işin ekonomisinin ve seyircisinin olduğunu gördüler.
Bu nedenlerden dolayı müzikaller ve tiyatro oyunları peş peşe üretilmeye başlandı.
İşin güzel tarafı seyirci de ilgi gösteriyor, bilet bulmak imkansız.
Şimdi sıkı durun, sahne sanatlarıyla ilgili size bir güzel haber daha veriyorum.
2020’de çok büyük bir yerli müzikal geliyor.
Adı: İstanbul Müzikali.
Aşklarıyla, partileriyle, kutlamalarıyla, yaşantısıyla geçmişten günümüze İstanbul’un hikayesini anlatan bir müzikal olacak bu...
İçinde şarkıların, dansların, bolca mizah ve kahkahanın olduğu bir müzikli oyun aslında.
Yapımını BKM üstleniyor. BKM’nin patronu Necati Akpınar, müzikalin her detayıyla yakından ilgileniyor.
İki yıldır üzerinde çalıştıkları bir projeymiş ve yazım aşamasında sona gelinmiş neredeyse.
Bu müzikli oyunun çok geniş bir oyuncu kadrosu olacak ve sahne adeta bir yıldızlar geçidine dönecek.
Eski Şan Tiyatrosu müzikalleri gibi haftada dört gece perde açması planlanıyor.
Zorlu PSM, İstanbul Kongre Merkezi gibi büyük bir salonda sahnelenecek.
BKM sahne üstü sanatlarını en iyi bilen şirketlerin başında geliyor.
BKM filmler ve dizilerle değil tiyatro oyunları, müzikalleriyle bugüne geldi.
“Otogargara”, “Bana Bir Şeyhler Oluyor”, “Haybeden Gerçeküstü Aşk” gibi Yılmaz Erdoğan oyunları unutulur mu?
Şimdi İstanbul Müzikali’yle çıtayı biraz daha yukarıya taşıyacaklar.
Sadece yerli seyircinin değil, turistlerin de izleyeceği bir görsel şovu, büyük bir prodüksiyonla sahneye koyacaklar.
“Alice”ten sonra kapalı gişe oynayan bir müzikalimiz daha olacak.
İstanbul ve kültür sanat hayatımız adına sevindirici...

Haberin Devamı

4 bakanlığa tebrikler

Yeni eğitim öğretim yılının başlamasına 40 gün kala okul taşıtı sahipleri ile bakanlıklar arasında servis tartışması ortaya çıktı.
Okul taşıtı sahipleri, servis araçlarında 12 yaş sınırının kaldırılmasını istiyor.
12 yaştan daha eski model araçlar da öğrenci taşıyabilsin diyorlar.
Ekonomik olarak araçları yenileme imkanlarının bulunmadığını söylüyorlar.
Peki konunun muhatabı dört bakanlık bu talep karşısında ne yaptı?
Çocukların can güvenliğinin önemli olduğunu vurgulayarak bu talebin uygun olmadığı yönünde görüş bildirdi.
◊ Milli Eğitim Bakanlığı...
◊ Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı...
◊ Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı...
◊ Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı...
Dört bakanlık da aynı yönde görüş bildirdi ve 12 yaş sınırının kaldırılmasının uygun olmadığını söylediler.
Dört bakanlığa da kocaman bir alkış...
12 yaş sınırı kalksa külüstür araçlarla çocukların taşınmasının yolu açılacaktı.
Buna karşılık Türkiye Esnaf ve Sanatkarlar Odası diyor ki;
“Bu araçlar yaş sınırına takılıyor.
Araç 12 yaşında ama daha 100 bin kilometre yapmamış, şehir içinde kullanılan araçlar bunlar. Milli servet heder oluyor.”
Kusura bakmayın da bu ülke çocuklarının can güvenliği, sizin minibüsünüzden daha kıymetli.
12 yaş sınırı kalksa ve bir külüstür minibüs yüzünden şehir içi olmayan bir Anadolu kasabasında çocuklar hayatını kaybetse bunun vebalini nasıl taşıyacaksınız?
Tek bir çocuğun burnunun kanaması bile sizin 100 minibüsünüzden daha kıymetlidir bu toplum için.
Bakanlıklar da vatandaşın bu bakış açısı doğrultusunda çok doğru görüş bildirmiştir, milli servet diyerek boşa milliyetçilik edebiyatı yapmayın.

Haberin Devamı

O şarkılar nerede?

Sıla 1 Mart’ta “Ağrı”, “Sabır” ve “Medet” şarkılarından oluşan mini albümü “Acı”yı çıkardı.
6 ay dolmadan önceki gün üç şarkılık bir mini albüm daha geldi Sıla’dan.
“Karanfil”, “Haytalar Dükkanı” ve “Zeybek”in yer aldığı “Meşk” adlı albüm...
Dinliyorum, dinliyorum, Sıla’yı sevdiğim için çevirip bir daha dinliyorum...
Belki dinledikçe severim diye bir daha dinliyorum.
“Acı”yı da Show Radyo’da çala çala severim demiştim zaten.
Şimdi sadece şunu soruyorum;
Nerede “Yan Benimle”, “Kafa”, “Acısa da Ödürmez”, “Sevişmeden Uyumayalım”, Ebru Gündeş’in 5 gece Harbiye’yi yıktığı “Gönlümün Efendisi”...
Nerede “Karanfil”, “Haytalar Dükkanı”, “Zeybek”...
Nerede o şarkılar Sıla?

Yazarın Tüm Yazıları