Paylaş
İstatistik Kurumu’nun son yaptığı nüfus sayımı sonuçları söylüyor bunu.
Korkunç bir dengesizlik bu...
Bir şehrin omuzlarına bu kadar da yük bindirilmez ki...
Türkiye nüfusu geçen yıl binde 14,5 artarak 72 milyon 561 bine yükselmiş.
İstanbul’un nüfusu ise binde 17 artarak 13 milyon sınırına dayanmış (12.915.158).
Daha da çarpıcı bir rakam var;
Sadece bir yıl içinde (2009 yılında) İstanbul’un nüfusu 218 bin kişi artmış...
218 bin kelle...
Tek tek saymaya kalksanız saatler sürer...
Bir şehre her yıl 218 bin kişi ekleseniz o şehirde yaşam kalitesi ne kadar iyi olabilir...
3’üncü köprü de lazım olur, 4’üncü köprü de...
Metrobüs de yetmez, metro da...
Yapılan yollar da kurtarmaz şehrin altına açılan tüneller de...
Bunların hepsi geçici rahatlamalar sağlar ama bu amansız göç durmadıkça İstanbul’un beli doğrulmaz.
Başbakan Erdoğan’ın yıllar önce ortaya attığı “İstanbul’a vize” önerisi de dahil olmak üzere her türlü radikal çözümü yeniden mi tartışsak...
Veda haberlerinin gösterdiği...
Zülfü Livaneli’nin Veda filmiyle ilgili haberler her yerde... İyi pr çalışması...
Geçen gün üç gazetede üç farklı makyaj haberi vardı filmle ilgili:
Hürriyet’te Dolunay Soysert’in Zübeyde Hanım makyajının 6 saat sürdüğü haberi...
Sabah’ta Atatürk’ün yaşlılığını oynayan Burhan Güven’in 3 saat süren makyajı...
Milliyet’te Atatürk’ün orta yaşlarını oynayan Sinan Tuzcu’nun makyaj haberi...
Aynı filmden üç ayrı gazetede üç ayrı makyaj haberi...
Her gazeteye özel haber...
Filmlerin basın ilişkilerini yürüten şirketler bu işte uzmanlaştılar artık.
UGG mı çirkin Hunter mı?..
Her fırsata UGG botlara çakan moda yazarları, başta da bizim Melis Alphan şu Hunter botlar için neden tek satır yazmazlar...
Tamam bizde UGG kadar yaygın olmadı bu botlar ama kadınların ayağında arada sırada gözüme çarpıyor.
Bildiğiniz plastik bot...
Bizim pazarcıların, balıkçıların giydiği türden...
Kökeni İngiliz aristokrasisine dayanan bu botlar özellikle geçen yıl Kate Moss giydikten sonra bir anda popüler oldu.
Ama çirkin...
Rengarenk olanları bile durumu kurtarmaya yetmiyor.
Hem UGG gibi sıcak tuttuklarını da sanmıyorum.
Sanmıyorum diyorum çünkü bir Hunter’ım olmasını hiç istemedim...
UGG giyen erkek oldum ama Hunter giyen erkek olmamaya kararlıyım.
İtalyan paparazziler bizdeki gibi değil...
İtalya’da paparazzilerin ünlü isimlere yaptıkları şantajlar tartışılıyor.
Aralarında oyuncular, işadamları, futbolcuların da olduğu ünlülerin uygunsuz fotoğraflarını çeken paparazziler, bunları yayınlamamak için pazarlığa oturuyorlarmış ünlülerle...
Açıkça şantaj yapıyorlar yani...
Parayı aldıktan sonra da, fotoğrafı imha ediyorlar.
Şimdi bu şantajlara savcılık el koydu...
Bizdeki paparazziler arasında ise böyle bir şey olması zor.
Çünkü başta İtalya olmak üzere Avrupa ve Amerika’da herhangi bir gazeteye, TV kanalına bağlı olmadan çalışan çok sayıda serbest paparazzi var.
Fotoğrafı çekiyorlar, sonra basın kuruluşlarına pazarlıyorlar.
Türkiye’de ise paparazziler kurumlara bağlı, ünlülere şantaj yapmaları İtalya’daki kadar kolay değil. Görüntüyü çeken paparazzi onu gazeteye/televizyona müdürüne getiriyor. Bu yüzden de bizimkilere paparazzi değil, gece muhabiri diyoruz.
Iphone’un yurtdışı tuzağı
Iphone yüzünden ağır bir kazık yedim, geçen ayki Turkcell faturam korkunç; tam 2.323,70...
Yazıyla iki bin üç yüz yirmi üç lira yetmiş kuruş!
Yurtdışına çıktığımda cep telefonumdan interneti asla kullanmam çünkü faturasının ağır olduğunu önceki deneyimlerimden çok iyi biliyorum.
Geçen ay çıktığımda da kullanmadım. Ancak bu sefer nasıl olduysa bilmiyorum, Iphone’daki programlardan biri arkada kendi kendine çalışmış.
Otomatik olarak sürekli internete bağlanmış, beni de göçertmiş. Turkcell’i aradım, “Iphone otomatik bağlanır, interneti kapatmanız gerekiyor” dediler.
Iphone kullanıcısıysanız yurtdışına çıkarken unutmayın, telefonu internete kapatın. Ben yandım, siz de yanmayın...
Paylaş