Çünkü senaryoyu da yazan Çağan Irmak’ın bu kelime oyunu tesadüf olamaz.
Neden kızın adı Ayda, Ayla ya da Seda değil de Ada?
Herkesin yazdığı üzere film kalabalıklar içinde bir modern şehir erkeğinin ıssızlığını anlatıyor.
Ama diğer taraftan da aşık olduğu Ada var...
İşte delikanlı için tam da orası, "Issız Ada’m"...
Her şeyin yoluna girmeye başladığı, hayatın taşlarının yerine oturduğu, seksin içinde duygusallığın da olduğunu öğrendiği bir Ada...
Benim ıssız adam...
Çağan Irmak fragmanları ilk izlettiğinde "Yılın aşk filmi geliyor" diye yazmıştım.
Yanılmışım, yılın değil son yılların en iyi aşk filmi bu.
Birbirinin benzeri komedi filmlerinin çekildiği, bütün yapımcıların giderek aynı hatta girdiği bir dönemde bambaşka bir tarz, bambaşka bir tat bu...
Belki karakterleri yüzeysel değil derinlemesine gördüğümüz için...
Belki kendimize dair bir şeyler bulduğumuzdan...
Belki insani kaygıları, korkuları, sevgileri, sevinçleri son derece yalın anlattığından...
İyi geliyor insana bu film.
Beğenmediğim yönü yok mu?
Var.
Zaman zaman tavsayan hikaye, kızın ’gerçek sevişmeyi’ öğrettiği fazlasıyla didaktik sahnelerle parmağını gözümüze sokuyor Çağan...
Mesela çok daha iyi duygusal bir sevişme sahnesi beklerdim Çağan’dan...
Ama tüm bunlar devede kulak.
Damardan şarkılar, şık fotoğraflar çok modern, gerçekçi bir aşk hikayesi çıkarıyor ortaya.
Filmden kadınların "iyi oldu herife" duygusuyla çıktığını söylemeliyim.
Erkeklerin mi?
Ağızlarında buruk bir tadla...
Bu arada Çağan’ın böyle bir filmde starlarla çalışmaması da çok doğru bir karar olmuş.
Cemal Hünal ve Melis Birkan yerine aklıma gelen tüm ünlü oyuncuları koyuyorum koyuyorum, olmuyor.
Film bir anda tüm gerçekliğini yitiriyor.
Issız Adam’ın restoranı: Leblon
Issız Adam’ın başrollerinden birinde çok şık bir restoran var.
Alper’in (Cemal Hünal) her akşam iş bitişi merdivenlerine oturup bir kadeh şarap içtiği, el çırparak ’haydi şimdi yemek yapıyoruz’ diye işe başladığı bu mekanın adı filmin sadece bir karesinde o da uzaktan görünüyor.
Yani bilmeyen biri için seçmek imkansız...
Tuğla duvarları, barı, modern görüntüsüyle filmi izleyen herkes eminim "Burası neresi" diye soruyordur.
Ben söyleyeyim; Tünel’deki Leblon...
Issız Adam’ı izlerken karnım nasıl aç, "Çıkışta Leblon’a gidiyoruz" dedim.
Öyle de yaptık filmden çıktık, filmin setine girdik...
Filmin yapımcısı Mustafa Oğuz burada bir parti vermiş aylar önce, davetliler arasında bulunan Çağan Irmak mekanı görür görmez "Issız Adam’ın restoranı burası olmalı" demiş...
"Çağan kaç günde çekti restoran sahnelerini" diye sordum.
"Çok hızlı çalışan bir yönetmen, biz bu kadar kolay olacağını tahmin etmiyorduk, üç gecede bitirdi buradaki çekimleri" dedi Leblon’cular.
Mekanın pazartesi gecelerini boş tutmuşlar, Çağan da üç pazartesi sabaha kadar çalışarak bitirmiş sahneleri.
Tabii mutfak sahneleri Leblon’un mutfağı değil, onun için başka bir yerde set kurmuş Çağan.
Filmin çekimleri bittikten sonra ekip kutlama yemeğini de burada yapmış.
Ben gittiğimde film vizyona gireli bir gün olmuştu, "Filmi izleyip gelen müşteri var mı" diye sordum.
"Issız Adam’ın çekildiği yer burası mı diye bir kaç masa geldi ama film daha çok yeni eminiz talep artacaktır" dediler.
Leblon’cular bile izleyememişti daha filmi...
Burası mart ayında açılan bir mekan ama kısa sürede Tünel’in en şık restoranlarından biri olmayı başardı...
Menüde Alper’in havuçlu keki yok ama özellikle et yemeklerini tavsiye ederim.
Gece kulübe dönüşüyor, sabah 04.00’e kadar açık.
Cuma cumartesi 70’ler 80’ler partisi var.
Ayla Dikmen’den Anlamazdın’ı, Semiramis Pekkan’dan Bana Yalan Söylediler’i de çalıyorlar.