Paylaş
İnternet sitelerinin bugün itibariyle sicilinin iyi olduğunu kimse söyleyemez.
Sadece sağdan soldan aşırdıkları haberleri yayınlayarak hayatını sürdüren siteler var.
Haberciler ve gazetecilerin emeğinin üzerinde asalak gibi yaşayan siteler bunlar.
İftira atmak, kızdığına bel altı vuruşa geçmek, okur yorumu adı altında her türlü hakareti yayınlamak gazetecilik falan değil...
Ama bunun çözümü de RTÜK gibi bir üst kurul değil.
İnternetin bugünkü hali, 90’ların başındaki özel televizyonların haline benziyor.
Fatma Girik’in insanların suratına tükürerek habercilik yaptığı yıllardı onlar...
Özel hayatlar, isimler deşifre edilir her türlü insan hakları ihlali yapılırdı ekranlarda.
Canlı yayınlarda sigara içilir, istenilen marka gösterilirdi, reklam gizliden değil açık açık yapılırdı...
Yani bugünün televizyonculuğu yanında televizyonculuk bile sayılmazdı yapılan...
90’lar özel televizyonculuğun emekleme dönemiydi...
2000’ler ise internetin emekleme dönemi.
Televizyonda RTÜK elbette belli kuralları koydu, çerçeveyi çizdi...
Ama asıl kuralı haberciler, televizyoncular kendileri koydular.
Haberci olmayana haberi teslim etmediler.
Televizyonculukta dünya kıstaslarını öğrendiler ve kendilerini inanılmaz geliştirdiler.
Tartışa tartışa, kafa göz yara yara doğruyu buldular.
Şimdi internet de aynı yoldan geçiyor.
Daha özgür bir platform olduğu için geçiş dönemi televizyon kadar kısa olmayacak.
Ama sonunda orada da doğru bulunacak.
Reklam pastası arttıkça, bugünün hâlâ amatör sayılan siteleri bu alana yatırım yaptıkça iş rayına oturacak.
Su akıp yatağını bulacak, bunun için sansür kurallarına ihtiyaç yok.
Son komplo teorisi: Atiye, Eurovision için Unakıtan’dan torpilli
Bu ülkedeki komplo teorileri alt alta yazılsa ciltler dolusu ansiklopedi olur.
Dün Eurovision’la ilgili bana gelen iddia şuydu; Eurovision’a Atiye gidecek çünkü Kemal Unakıtan’dan torpilli. Çünkü Atiye’nin babası Orhan Yılmaz’la Unakıtan’ın ticari ortaklığı var...
Bunu bana söyleyene, “Hadi git işine, Kemal Bey’in torpili olsa bakanlıktan düşmezdi” dedim.
Sonra da Atiye’nin babası Orhan Yılmaz’ı aradım.
“Kızım Eurovision’a gitmek istemiyor ki” dedi... Şaşırdım.
Atiye Eurovision için erken olduğunu düşünüyormuş.
Bir-iki yıl sonra olsa daha iyi olur fikrindeymiş. Ancak Orhan Bey ve menajeri gitmesinin iyi olacağı görüşünde.
Son karar olarak Atiye, “Görev verilirse en iyi şekilde temsil ederim” demiş.
“Siz ne iş yapıyorsunuz” deyince öğrendim.
Atiye’nin babası Orhan Bey, 30 yıldır organik tarımla uğraşıyormuş.
Bu işi Türkiye’ye getiren ilk isimlerden biriymiş.
Morgenland adlı markasıyla, Almanya ve Avrupa’ya Türkiye ve dünyanın her yerinden organik ürünler satıyormuş.
“Atiye’nin de organik tarımla ilgilenmesini, işin başına geçmesini istedim ama o müziği tercih etti” diyor.
Unakıtan’la ortaklığa gelince...
“Öyle bir şey kesinlikle yok. Kemal Bey’in oğlu Abdullah Unakıtan’la askerliği beraber yaptık, dedikodular oradan çıkıyordur” dedi.
Ali Ağaoğlu: Politikaya girmem
Haftanın en çok konuşulan ismi tartışmasız Ali Ağaoğlu...
Kendi işinin reklam yüzü olarak gazetelerde ve televizyonlarda boy gösterince herkes onu konuşur oldu.
Reklam filmini Sinan Çetin çekmiş, fotoğrafları ise Ara Güler...
“Ara Güler huysuzdur, zor olmadı mı onunla çalışmak” diye sordum Ağaoğlu’na...
“İşini iyi yapana karşı sonsuz saygım var. Sinan Çetin’e de huysuz derler ama her ikisiyle de çok keyifli çalıştık. Kahkahalarla çekim yaptık” dedi.
“Politikaya atılsa iyi oy toplar” diyorlar sizin için dedim...
“Beynimde ne kadar hücre var bilmiyorum, var mı yok mu onu da bilmiyorum ama varsa eğer tek birinden bile politikaya atılmak geçmiş değil” yanıtını verdi.
Paylaş