Türk erkeğinin alamet-i farikasının son kalesi pazar gecesi canlı yayında düştü...
İbrahim Tatlıses de bıyıklarını kesti ya, son 10 yılda hızla artan bıyıksız Türk erkeği konusunda zirvedir bu!..
Ben ömrüm boyunca hiç Tatlıses’i bıyıksız görmedim, zaten 30 yıldır kesmiyormuş bıyıklarını.
Buna rağmen pazar gecesi ekranda bıyıksız İbo’yu görünce nedense yadırgamadım.
Biraz burnunun büyüklüğü ortaya çıkmış gibi geldi bana o kadar...
Oysa 30 yıldır bıyıklı gördüğümüz biri, bıyıksız haliyle çok daha fazla şaşırtıcı olmalıydı.
Bıyıksız İbo’yu sevdim ben...
O bıyık, gücün erkekliğin simgesidir.
İbrahim Tatlıses de bundan vazgeçecek kadar cesur bir adımı attı ki, bıyıksız Türk erkeğinin sayısı iyice artacaktır artık.
Oysa daha geçen ay, aylık kitap dergisi Virgül, Osmanlı bıyığını kapağına taşımıştı.
Hem de ilginç bir konuyla; Sado-mazo pornoda fes ve bıyık!
Avrupa ve ABD’de sado-mazo içerikli pornografik kitaplarda Ortadoğu ve Türkiye’nin nasıl temsil edildiği kronolojik sıraya göre ele alınıp incelenmiş Virgül’de.
Fesli ve bıyıklı Türk erkeğinin, pornografik çizimlerde anlatan araştırma çok ilginçti.
Yıllardır bıyık, porno çizimlere girecek kadar Türk erkeğinin sembolü olmuşken, Türk erkeğinin en çok sevdiği sanatçısı bıyıklıyken İbo’nun ani bir kararla bıyıklarından vazgeçmesi ilginç.
İbo’nun bıyıklarını kesmesi konusunda çeşitli iddialar var.
Halka sorup stüdyoda oylama yaptırsa da, girdiği bir iddiayı kaybettiği için bıyıklarını kestirdiği, hatta yeni rol alacağı sit-com’a hazırlık yaptığı söyleniyor.
Rating için de olabilir.
Asena işi bu kadar soğumasaydı, kesin Asena’ya bağlayanlar da çıkardı bu işi...
Belki de kendisinin de söylediği gibi sadece gençleşmek için kesti bıyıklarını.
O ya da bu nedenle fark etmez, İbo’nun 30 yıllık bıyıklarından vazgeçmesi tarihi bir karardır.
20 yıldır kendisine burun kıvıran kentli küçük burjuvayla son 10 yılda imzaladığı barışın perçinlenmesidir...
Tiyatrocular ne istiyor?
Pazar sabahı Ruhat Mengi’nin Star’daki programında tiyatro dünyasının duayenleri Gencay Gürün, Cihan Ünal ve Oya Başar’ın ilginç bir önerisi olmuş.
Olmuş diyorum çünkü onlardan önce programa biz konuktuk.
Metin Uca, Yüksel Aytuğ ve Yüksel Evsen’le Kurtlar Vadisi’ni konuştuğumuz için bizden sonra programa katılan tiyatrocuları izleyemedim.
Posta’da Gül Özgüven’in köşesinden öğrendim.
Tiyatro dünyasının usta isimleri, "Bütün kanallarda haber sonrası yarım saat futbol karşılaşmalarına yer veriliyor da neden tiyatro haberlerine yer verilmiyor" demiş...
Nerede görülmüş bu?
Tiyatrocular, yaptıkları işi dünyanın en önemli sanat olayı olarak gördüklerinden hep bir serzeniş içindeler.
Neden sinemacıların, heykeltıraşların, ressamların, edebiyatçıların böyle bir talebi yok da hep tiyatrocuların var?
İddia ediyorum, son iki yıldır tiyatrocular oyunlarıyla, röportajlarıyla medyada, özellikle de yazılı basında hiç olmadıkları kadar çok yer alıyorlar.
Ama yine memnuniyetsizler!
Hep medyadan şikayet ediyorlar, hep ilgi görmemekten yakınıyorlar.
Dünyanın hiçbir büyük televizyonu haber sonrasında yarım saat tiyatro haberi yapmaz, yapamaz.
Çok sık haber olmalarına rağmen tiyatorcuların talepleri o kadar sınır tanımaz hale geldi ki, artık ayakları yere basmıyor.
Eşek şakası
Yine bozulacaklar ama ben yine magazin muhabiri arkadaşları yazacağım.
Daha önce Hülya Avşar’a sordukları soru yüzünden eleştirmiştim onları.
Bu kez de Cem Yılmaz’a 1 Nisan şakası yapmışlar.
"Eşek şakasının" tam karşılığı bu olmalı.
Gece turunda gördükleri Cem Yılmaz’a, Yılmaz Erdoğan’ın trafik kazası yaptığını ve arabasının üç takla attığını söylemişler.
Cem Yılmaz’ın da beti benzi atmış tabii...
Ünlü şovmenin telaşlandığını gören muhabir arkadaşlar 1 Nisan şakası yaptıklarını söylemişler.
Şimdi Cem Yılmaz orada sunturlu bir küfür savursa, "Vay magazincilere küfür etti" olacak değil mi?..
Peki magazinci arkadaşlara ben telefon açıp, "Trafik şubesinden arıyorum, kardeşiniz trafik kazası geçirdi" desem güzel olur mu?..
Bunun neresi komik?..
Cem Yılmaz gibi her esprisi zeka kokan birinin bu kadar primitif bir şakaya maruz kalması da kaderin bir cilvesi olsa gerek.
Klarnetin keşfi
İyi ki hayatımıza girdi Hüsnü Şenlendirici.
Klarnetin ne kadar etkileyici bir enstrüman olduğunu hatırlattı bize...
Şenlendirici sonrasında klarnetin öne çıktığı pek çok albümle tanıştık.
Yüksek Sadakat’tan Athena’ya pek çok rock albümünde klarnet bir adım öne çıktı.
Underground partilerde solo konserlerde karşımıza çıkıyor klarnet...
Bu klarnet fitilini ateşleyen de Şenlendirici oldu.