İBB kültür-sanata bu yıl 295 milyon harcayacak

Mesela ben Şehir Tiyatroları’na Genel Sanat Yönetmeni atanmasında tek seçicinin Kültür Daire Başkanı olduğunu bilmiyordum... En azından birkaç kişilik kurul var diye düşünüyordum...
Yokmuş, Abdurrahman Bey seçip Başkan Kadir Topbaş’ın onayına gönderiyormuş...
Erhan Yazıcıoğlu’nun atanması da, görevden alınması da, yerine Süha Uygur’un getirilmesi de aynı yöntemle olmuş...
“Memnun musunuz Süha Uygur’dan?” dedim, “Gayet memnunuz” yanıtını verdi...
Peki, İBB’nin kültür-sanat harcamalarında en büyük pay nereye gidiyor dersiniz? Kültür Daire Başkanlığı’na bağlı 5 müdürlük var...
1- Şehir Tiyatroları Müdürlüğü
2- Kültürel Etkinlikler Müdürlüğü
3- Orkestralar Müdürlüğü
4- Kütüphane ve Müzeler Müdürlüğü
5- Basın ve Yayın Müdürlüğü
Ben bunların içinde en büyük bütçeye Şehir Tiyatroları’nın sahip olduğunu tahmin ediyordum...
Değilmiş..
Şehir Tiyatroları’nın bütçesi 62 oyun sahnelenen 2014 yılında 55 milyonken, 61 oyunun sahnelendiği 2015 yılında 46.454.000’e düşmüş...
41 oyunun sahneleneceği 2016’da ise bütçesi 61.063.000 lira Şehir Tiyatroları’nın...
Bir önceki yıla göre oyuncu sayısı 50 kişi azalmış kurumda...
İstanbul Şehir Tiyatroları bünyesinde bugün 363 oyuncu ve 431 teknik personel var...
Şimdi gelelim Kültür Daire Başkanlığı’nda en büyük bütçeye sahip olan müdürlüğe...
Şimdi bu rakamlara da itiraz gelir diye düşünmeyin, “Açıkhava yıkılıyor” polemiğinden önce Şen’den mail yoluyla aldığım bilgilerdi bunlar...

En büyük pay konserorganizasyonlarına...

İBB’nin kültür-sanat bütçesinden en büyük payı alan, konser ve müzik organizasyonlarının yapıldığı Kültürel Etkinlikler Müdürlüğü...
379 kişinin çalıştığı bu müdürlüğün 2016 bütçesi 193.645.000 lira...
Geçen yıl 154.923.000, 2014’te ise 115.122.000 liraymış...
Bir önceki yıla göre 39 milyon arttığına göre bu yıl daha fazla konser izleyeceğiz gibi gözüküyor...
Bütçesi en çok düşen ise Kütüphane ve Müzeler Müdürlüğü olmuş...
209 kişinin çalıştığı bu müdürlüğün bütçesi 2015 yılında 19.865.000’ken, 2016’da 7.002.000’e düşmüş...
Orkestralar Müdürlüğü’nün 2016 yılı bütçesi 14.025.000, Basın Yayın Müdürlüğü’nün bütçesi ise 19.350.000...
5 müdürlüğün 2016 bütçesi toplandığında ortaya, Kültür Daire Başkanlığı’nın yönettiği 295 milyonluk dev bir bütçe çıkıyor...

Aşırı sağ kaybetmedi...

Avusturya’daki Cumhurbaşkanlığı seçiminde aşırı sağcı ve göçmen karşıtı aday kaybetti diye sevinenler var...
Yeşiller’in adayı 0.6 puanlık farkla son anda kazandı...
Sadece 16 bin oy farkla kazandı solcu aday...
Şimdi aşırı sağın kaybetmesine seviniyorlar...
Kaybetmedi, kazandı...
Ülkenin yüzde 49.7’sinin oyunu almış bir aday nasıl kaybetmiş olabilir...
Bugün değilse yarın otururlar koltuğa...
Dünyada göçmen karşıtlığı prim yapıyor artık...
Trump da böyle arayı kapatıyor işte Clinton’la...
Ne diyor Martin Luther King: İnsanoğlu
kuşlar gibi uçmayı, balıklar gibi yüzmeyi öğrendi ama kardeşçe yaşamayı öğrenemedi...

Fenerbahçe şampiyon olamadı Ertuğrul Bey...

Ertuğrul Özkök’ün çok iyi bir okuyucumuz olduğunu biliyoruz, her gün neredeyse satır satır okur Kelebek’i...
Kimi zaman telefonda kimi zaman da köşesinde hem beni hem Kelebek’i yazar...
Söylediklerini her zaman çok ciddiye aldığımızı bilmeli...
Ama biri de Fenerbahçe’nin basketbolda Avrupa şampiyonu olamadığını Özkök’e söylemeli...
Madem spor müdürümüz Mehmet Arslan söylemiyor, o görevi üstleniyorum...
Abi, Berlin’de izlediğin Euroleague finalinde Fenerbahçe, CSKA Moskova’ya yenildi...
Finalde kaybetti, ikinci oldu...
Günlerdir Fenerbahçe şampiyonmuş gibi Obradovic’i, Aziz Yıldırım’ı spor sayfasında yazıyorsun ama vallahi de billahi de olamadı...
Merak ediyorum gerçekten Fenerbahçe şampiyon olsaydı Özkök ne yapacaktı acaba?
Yaz boyu devam edecekti herhalde Fenerbahçe basketbol takımı tefrikası...
Hayır geçen ay Avrupa’da kazanılmış kupa var, kimse Galatasaray’ın hocası Ergin Ataman’ı bu kadar yazmadı...
Beşiktaş Süper Lig’in şampiyonu oldu, kimse bu kadar bahsetmedi...
Sadece Ertuğrul Özkök’ü okuyan biri gerçekten Fenerbahçe’yi şampiyon zannedebilir, ondan korkuyorum...

Takıntılı hayvan sevgisi

Hayvanları sevmediğimi kimse iddia
edemez, hayatım
boyunca da birden çok köpeğim oldu...
Ama takıntılı bir şekilde hayvan sevgisine de sahip değilim...
Bizim Ömür Gedik’in öyle olduğunu bilmeyen yok...
Bize sivrisinekleri bile öldürtmediğini yazmıştım daha önce...
Şimdi sıkı durun, çok daha komik bir macera geliyor:
Ömür yıllar önce Göcek’te marketten alışveriş yaparken ileride meydanda direğe bağlı bir eşek görüyor...
Kavurucu güneşin altındaki eşek bitap düşmüş vaziyette...
Hemen yandaki kahvede oturan adamların ise umurunda bile değil, tavla, pişpirik oynuyorlar...
Kalkıp bir kap su veren yok eşeğe...
Ömür hemen bir kap bulup içine su koyuyor, etraftan biraz ot falan topluyor, yiyecek bir şeyler buluyor...
Adamlara bağıra çağıra, “Utanmıyorsunuz hayvanı güneşin altında aç susuz bıırakmaya” diye diye eşeğin yanına giderken...
Zınk diye duruyor yolun ortasında...
Ve eşeğin heykel olduğunu fark ediyor.
Kahvedeki adamlar da kahkahalarla gülüyor bizimkine...
Ömür, “Nasıl rezil oldum bilemezsiniz” diye anlattı bu hikayeyi geçenlerde...
Takıntılı hayvan sevgisi zaman zaman böyle iş açıyor insanın başına işte...
Ama siz siz olun sokaklara bir kap su bırakmayı unutmayın, havalar ısınıyor...