Her film setini korumaya kalkarsak

Karagöz ve Hacıvat filminin 1 milyon dolara malolan film platosunu korumak için Bursa Orhaniye Belediyesi, Kültür Bakanlığı'ndan destek istemiş.

Bakan Atilla Koç da "Olmaz" demiş. İyi yapmış, her film setini korumaya kalkarsak işimiz var!

Vizontele Tuuba'nın çekimleri için Van'a gitmiştim.

Gevaş ilçesine muhteşem bir dekor kurulmuştu, film bitince aynı tartışma orada da yaşandı. Şimdi setin yerinde yeller esiyor, dekorlar talan edildi.

Yüz binlerce lira harcanıp saklansa ne olacaktı? Bugün Van'a Vizontele'nin setini ziyerete giden biri çıkar mı?

Şimdi Hollywood stüdyolarını örnek verenler olacaktır.

Keşke bizde de Hollywood stüdyolarındaki gibi film setlerinin, kostümlerin aynı alanda sergilendiği on binlerce metrekarelik bir alan olsa...

Ama setin birini Van'da diğerini Bursa'da korumaya kalkarsak ziyaret edecek kimseyi bulamazsınız.

Üç sene sonra da harcadığınız paraya yanarsınız...

Kediye eziyet

Hayvan hakları savunucuları, Cenk-Erdem'in son programını izleseydi çoktan ortalık ayağa kalkmıştı.

Cenk ve Erdem, eski usül halı çalma yöntemini anlattılar.

Bir evin ikinci kat balkonuna koydukları halının, bir kedi kullanılarak nasıl çalınacağını gösterdiler.

Cenk elindeki kediyi ikinci kattaki balkona doğru fırlatıyor. Kedicik ne yapsın, yere düşmemek için can havliyle halıya tırnaklarını geçiriyor.

Kedinin ağırlığıyla halı ikinci kattan yere düşüyor.

Paldır küldür, miyavlamalar içinde...

Bitmedi!

Korku içinde kaçmaya çalışan kediyi bir de belinden iple bağlamışlar, geri çekiyorlar.

Erdem bu arada ekranlara dönüp partnerini şikayet ediyor;

"Sevgili hayvanseverler, bakın Cenk Bey kediye neler yapıyor, hepiniz ona dava açın" diyor.

Şaka yaptığını zannediyor ama şakanın dozunu kaçırdıklarının farkında değil.

Sabah'ın önündeki trafik ne olacak?

Ramazanın sonuna doğru Sabah'ta ilginç bir haber vardı.

Levent Metro City karşısındaki Şirvan restoranın iftar saatinde caddeye park ettiği araçlar yüzünden trafiği kapattığını söylüyordu Sabah.

Hem de öyle böyle değil, birinci sayfadan anonslayıp içerde dokuz sütuna manşet olarak.

Muhtemelen dedim; Şirvan, gazetenin yönetici ve yazarlarının dönüş yolu üzerinde ve trafiğe takıldıkları için böyle tepki gösterdiler.

Ama Sabah kendi kapısının önüne bakmadan, Şirvan'ı eleştiriyor.

Her akşam Zincirlikuyu'dan Beşiktaş'a giderken Sabah'ın önünden geçiyorum.

Ya Ali Kırca'yı canlı yayında görüyorum ya da haberin bitiş saatine denk geliyor.

İşte o en civcivli saatte üç şerit yol, Sabah binasının önünde teke düşüyor.

Diğer iki şerit gazeteye gelen, atv Haber'e konuk olan, o sırada görevlilerce parktan getirilen yazar ve yöneticilerin arabalarıyla işgal edilmiş durumda.

Yani Sabah'ın önünde Şirvan'ınkinden daha büyük bir trafik keşmekeşi yaşanıyor.

Üstelik Şirvan'ın yoğunluğu ramazanda sadece bir ay sürdü.

Sabah'ın gelip-gideni 365 gün bitmiyor.

İnanoğlu

Türk sinemasının duayeni Türker İnanoğlu, Türk sanat hayatına yine önemli bir imza atıp, İstanbul'a 2.500 kişilik bir salon kazandırdı. Maslak TİM'deki sinema, tiyatro salonlarını sonra yazacağım. Sırf bu yatırım bile İnanoğlu'nun önünde saygıyla eğilmeye yeter.
Yazarın Tüm Yazıları