Paylaş
Güzel bir performans
Asım Can’dan miras kalan müthiş yetenek
Asım Can Gündüz’ü kaybedeli 1 yılı biraz geçti...
Geçtiğimiz akşam tesadüfen Alaçatı’da Walkin adlı mekanda oğlu Evrencan Gündüz’ün canlı performansına denk geldim.
İtiraf edeyim Walkin’e yemek yemeğe oturmuştum ve orada karşılaştığım arkadaşım, “Abi bu çocuğun canlı performansını mutlaka izlemen lazım” demese gece kalmayacaktım bile...
Çünkü hiç tanımıyordum Evrencan’ı.
Müziğini bilmiyordum, hatta büyüyüp de sahnelere çıktığından bile haberim yoktu...
Biraz izleriz diyerek sahneye yakın bir masaya dikildik.
Biraz mı?
Gecenin sonunda, saat 02.00’de “Bir daha bir daha” diye en çok bağıran bendim.
Uzun yıllardır bu kadar iyi bir canlı performans, bu kadar sahneye ve müziğine hakim, bu kadar kendine güvenen bir müzisyen görmemiştim.
Attığı sololarla bir ara kendimi 90’lı yıllarda Kemancı’da Asım Can Gündüz’ü izliyorum zannettim.
Bazı hareketleri, elektro gitarla şovları, yerlerde gitar çalması babasını fena halde anımsatıyor.
Gruptaki bas gitarcısı Asım Can Gündüz’ün basçısıymış zaten...
Belki onun da etkisiyle Asım Can Gündüz’ün ruhu gece boyu dolandı sahnede...
Uzaylılar diye bir grup kurmuş.
Saksafonda 50’lerine merdiven dayamış olağanüstü İngiliz bir abi vardı.
Trompette ufak tefek genç bir kadın harikalar yarattı.
Basçıyı söyledim zaten, bateride gruba daha üç gün önce katılmış biri vardı, hiç prova yapmadan çıkmışlar sahneye.
Yok böyle bir şey, konser sonrası tebrik ederken, “Nereden geldin sen” dedim, Edirne’den gelmiş.
İşte bir araya gelip Uzaylılar olmuşlar...
Repertuvarda Türkçe ve yabancı bilinen şarkılar var. Evrencan’ın geçişleri, seyirciyle diyaloğu süper...
Araya türküler de atıyor, Anadolu rock da, bir bakıyorsunuz dönmüş “Stand By Me” söylüyor.
Yaptığı müzikle kendisi eğleniyor, seyirciyi de eğlendiriyor.
Henüz 21 yaşında... 16 yaşından beri vapurlarda, sokaklarda gitar çalıp şarkı söylüyormuş...
14 yaşında klasik gitara başlamış, 15 yaşında babasının hediyesiyle elektro gitar çalmayı öğrenmiş...
Son yıllarda ciddi bir hayran kitlesi toplamış kendine.
İyi bir müzisyen, iyi gitarist, iyi vokal...
Evrencan Gündüz’ü o gece izledikten sonra keşke Asım Can Gündüz de aramızda olsaydı, ne gurur duyardı kim bilir dedim.
Müthiş bir evlat yetiştirmişsin Asım Can Gündüz...
Ama senden iyi müzisyen olacak haberin olsun.
Not:
Evrencan Gündüz, 9 Ağustos’ta IF Ankara’da....
11 Ağustos’ta Küçükçiftlik Park’taki Greenify Fest’te...
22 Ağustos’ta IF Ataşehir’de...
Her perşembe, cumartesi Walkin Alaçatı’da...
Denk düşerse bir yerde, mutlaka izleyin derim.
Güzel bir beach
Ama priz yok!
Dediler ki, Alaçatı’da bu sezonun en iyisi şu beach...
Gittim, daha açılalı 1 ay olmuş.
Gerçekten de güzel bir mekan. Kocaman bir arazi üzerine kurulmuş, konser alanı da, happy hour alanı da çok güzel. Ama bir kusurcuğu var...
Koca beach’te ilaç niyetine tek bir priz yok. Restoran bölümünde bile...
Yedek şarj veriyorlar ama o kadar müşterinin hangi birine yetsin!
Önümüzdeki yaza bu eksiği gidereceklermiş.
Bu vesileyle mekanlara bir öneride bulunayım; bu devirde müşterilerin en çok aradığı şeyin telefonlarını şarj edecek priz olduğunu unutmayın. Sadece priz bile yetmez, her model şarj aleti bulundurmanız da şart artık.
Güzel bir tepki
İskele tacizi isyan ettirdi
Geçen gün Saba Tümer’in de arkadaşı olan iki kadın, Alaçatı’da bir beach’e gidiyorlar.
Geçen gün tanıştırdı Saba, kadın kendisi anlattı bana yaşadığını...
İskelenin en ucunda iki şezlong vermişler onlara.
Onlar da uzanmış, bir süre sonra uyumaya başlamışlar...
“Birinin üzerimden uçtuğunu hissettim” dedi kadın. Üzerine sıçrayan deniz suyuyla anlamış adamın birinin üzerinden uçarak iskeleden denize atladığını...
“Ne oluyor” demeye kalmadan, bir başka adam daha kadının üzerinden uçarak iskeleye atlamış.
Bu sefer her tarafları sırılsıklam olmuş kadınların...
“Bu yaptığınız çok ayıp” diyecek olmuşlar, dinleyen kim? Denizdeki erkek grubu kahkahalarla şakalaşmaya devam etmekle kalmamış, küfür de etmiş.
Kadınlar olay çıkarıp, bağırıp çağırmışlar.
Saba’nın arkadaşı olan, “Mekanın sahibine şikayet edeceğim sizi” demiş.
O lafı söyleyenin yanıtı ne olmuş peki?
“Dinliyorum, çünkü mekanın sahibi benim!”
Gerçekten de mekanın patronuymuş ve kadınlar hemen toplanıp mekanı terk etmiş.
Bu yazıdan sonra muhtemelen -adı şimdilik bende kalsın- o beach’in işletmecileri arayıp, “Biz değildik, olur mu öyle şey falan” diyeceklerdir ama...
Bana değil kadınlara anlatın derdinizi, belki bir özür dilersiniz...
Güzel bir yolculuk
Bodrum’dan Çeşme’ye yolda neler dinlenir?
Çocuksuz tatilin en güzel yanı ne derseniz;
◊ Gece 02.00’ye kadar eğlenirsin...
◊ İstediğin zaman içersin...
◊ İstediğin yere yemeğe gidersin...
◊ Çocuklar denizde mi, havuzda mı diye 5 dakikada bir alarma geçmek zorunda kalmazsın...
◊ 20 dakikada toplanıp istediğin yere basar gidersin...
Bodrum’dan Çeşme’ye 3 günlük kaçamak tam da öyleydi...
Bir de arabada şu CD’ler varsa tamamdır;
◊ Yaşar; Şehir Yalnızlığı...
◊ MFÖ; Kendi Kendine...
◊ Harun Kolçak; Çeyrek Asır...
◊ Sezen Aksu; Biraz Pop Biraz Sezen...
Ama sonunda çocukları özleyip koşarak eve dönersin.
Güzel bir eleştiri
Okan da DJ oldu ya...
Sonra Demet Akalın bana diyor ki; “Benimle ne alıp veremediğin var, eleştirip duruyorsun beni...”
Vallahi bir alıp veremediğim yok, eleştirilecek malzemeyi yaratan sizlersiniz.
Bakın Demet’in eşi Okan Kurt da DJ oldu... Hafta içinde Alaçatı’da sahneye çıkmış, Demet’in “Kulüp” şarkısıyla açılış yapmış.
Yerli yabancı şarkılar varmış playlist’inde...
Dansçı kızlar eşlik etmiş Okan’a...
İşadamının ne işi var DJ’likte biri bana anlatabilir mi?
Eşinin şarkıcı olması DJ’lik yapmak için yeterli sebepse, ben de bundan sonra Demet Akalın eleştirilerini eşime yazdıracağım.
Ben aranjörlerin bile DJ’lik yapmasına itiraz ederken, şarkıcılarla bir araya gelip albümler yapmalarını eleştirirken...
Şimdi bir de şarkıcıların eşleri çıktı sahneye...
Hadi onların işi yine müzik, bir parça anlaşılır, ya Okan?
Sonra pop müziği nereye gidiyor diye tartışıyoruz... Beach’lerden denize dökülüyor işte...
Paylaş