Paylaş
Güzel bir rekabet: Beach savaşını Hadise kazandı
Sezar’ın hakkı Sezar’a, ünlülerin beach işletme modasını Hande Yener soktu hayatımıza...
Sebastian Beach’le
2015 yazına damga
vurmuştu Hande Yener, keza 2016’da beach işletmeciliği çok haber oldu.
Geçen yıl Hadise de Hande Yener’in açtığı yoldan ilerledi ve La Plaj’ın işletmesine soyundu.
Hiç de fena gitmedi...
Bu yazın ortasında “Sözleşmesi feshedildi”, “Kapı önüne kondu” haberleri çıksa da doğruluk payı yoktu bunun ve La Plaj tam gaz devam ediyor.
Hatta o kadar popüler oldu ki, sonradan girdiği bu beach işinde Hande Yener’i bu sezon geride bıraktı.
La Plaj’da Fatih Ürek çıkıyor, Berkay, Ozan Çolakoğlu çıkıyor... Kerimcan Durmaz sürekli çıkıyor...
Demet Akalın ve Gülşen de çıkıyor.
Bu hafta peş peşe
La Plaj sahnesinde göründüler işte.
Ev sahibi Hadise de ağır konuklarıyla aynı sahneyi paylaşınca iyi magazin malzemesi çıkıyor ortaya.
Cuma akşamı Demet Akalın’la birlikte sahnedeydi Hadise işte.
Tabii bunda Hande karşıtı cepheleşmenin de etkisinin büyük olduğunu söylemek mümkün.
Hande’ye karşı Hadise’nin beach’ini destekleyenler yok değil tabii...
Bu arada Hande cephesinde eski hareketlilik yok, Bodrum’dan Çeşme’ye taşınan Yener, Fun Beach’in içinde “Neo By Hande Yener”i açtı.
Eski etkisi var mı? Yok...
Bu yüzden beach savaşını bu yaz Hadise kazanmıştır.
Güzel bir polemik: Nereye bakıyor bu adamlar?
Oktay Kaynarca, hafta içinde sosyal medya hesabında uzun bir mektup yazıp eleştirdi beni.
Gamze Özçelik’le ilgili yazımda yıllar önce Erdoğan’a yazdığı mektup konusunu gündeme getirdiğimden bana yanıt vermiş.
Baktım bazı gazete ve sitelere;
“Oktay Kaynarca’dan Cengiz Semercioğlu’na tokat gibi cevap” başlıklarıyla manşet olmuş mesele.
Duramayıp, “Çok sert sözler... Oktay, Cengiz’e sert çıktı” başlıklarını da atmışlar.
Okuyunca güldüm.
Siz sadece medyaya yansıyanı biliyorsunuz, oysa yaz geceleri Bodrum’da ne kavgalar, tartışmalar yapıyoruz bir bilseniz.
Çünkü Oktay’ın da mektubunda söylediği gibi son 5 yıldır aynı yerde tatil yapıyoruz biz.
“Uzun süredir ben işimi sen işini yaparken bazen aynı şeyleri, bazen başka şeyleri savunduk” diyor ya Oktay sosyal medyadaki yazısında...
Doğru söylüyor.
Buyurun 20 gün önceden bir kare bu...
Tarık Ünlüoğlu, Selçuk Yöntem, Oktay Kaynarca, Bursalı işadamı arkadaşımız Gökçin Aras ve ben dikkatle bir şeye bakıyoruz.
Nereye bakıyor bu adamlar?
Cevabını yazının sonunda vereceğim.
Bodrum’daki o gecede yine hepimiz hararetli hararetli konuştuk, sesler yükseldi, yine bütün masalar dönüp bize baktı.
Oyuncuların hayranları yine masamıza yanaşmakta çekindiler, “Eyvah bunlar kavga ediyor galiba” diyerek...
Sonunda yine kahkahalar attık, yine eğlendik.
Tartıştığımız mesele neydi biliyor musunuz?
Uğur Dündar’ın
yıllar önce TRT’ye yaptığı bir program öyle miydi böyle miydi meselesi...
Hep birlikte baktığımız da Dündar’ın videosuydu işte.
Ama mesele televizyonculuğa, haberciliğe, günümüz siyasetine, her yere uzandı.
Bizim masamız da
Türkiye gibi ortadan ikiye bölündü; Selçuk öyle dedi, Tarık böyle...
Ben başka söyledim, Oktay başka...
Ama gecenin sonunda Türkiye’nin artık yapamadığını yaptık; o masadan birbirimizin omuzuna elimizi atarak kalktık.
Güzel bir ayrılık: Güntekin beIN’de Rıdvan NTV’de
Güntekin Onay, yıllardır çalıştığı NTV ve NTV Spor ekranlarından beINSports’a transfer oldu. Bu transferin ardından tüm gözlerin çevrildiği isim Rıdvan Dilmen’di.
Gidecek mi, kalacak mı?
Rıdvan Dilmen son noktayı koydu ve şunu söyledi:
“NTV Spor yorumcusu olarak 12’nci yılımı geçirdim. Allah izin verirse bu ailede ömrümüz yettiğince ekranlarda birlikte olacağız.
12 yıl boyunca güzel şeyler paylaştığımız çok başarılı kardeşim Güntekin Onay’a beINSports’ta başarılar diliyorum. ‘%100 Futbol’da önümüzdeki sezon görüşmek üzere.”
Ben bu ikilinin yollarının ayrılmasından bir futbolsever olarak çok memnun oldum.
Güntekin Onay’ın beINSports’a transfer olmasına ne kadar sevindiysem, Rıdvan Dilmen’in NTV kadrosunda kalmasına da o kadar sevindim.
Neden mi?
Şov peşinde koşmayan, kalibresi yüksek, dediği dinlenen kaliteli yorumcular ne kadar çok kanalda olursa o kadar iyi de o yüzden.
Güzel bir çalışma: Edebiyatın magazini
İlhan Selçuk’la, Öztürk Serengil’le evlenmiş, Oktay Akbal’ı, Özdemir Asaf’ı kendine âşık etmiş bir kadın olabilir mi?
Elbette; Mevhibe Meziyet Beyat’tır bu... Bir akşam Mevhibe Hanım, Beyoğlu’nda bir mekanda bu dört ünlü isimle aynı masada oturup geçmişi konuşur.
Öztürk Serengil’in kendisine nasıl âşık olduğunu...
Nasıl en çok İlhan Selçuk’u sevdiğini...
Özdemir Asaf’ın;
“Sana gitme demeyeceğim
Gene de sen bilirsin
Yalanlar istiyorsan yalanlar söyleyeyim
İncinirsin
Sana gitme demeyeceğim
Ama gitme Lavinia
Adını gizleyeceğim
Sen de bilme Lavina” dediği meşhur şiiri nasıl yazdığını...
Hayatına giren sadece bu dört ünlü isim değildir Mevhine Hanım’ın. Akademiden hocası Edip Hakkı Köseoğlu ve Muhlis Hasa ile de evlenmiştir.
Tüm bunlar konuşulur o masada...
Oktay Akbal ve Özdemir Asaf, aynı dertten mustaripti.
“Derdimizin adı Mevhibe’ydi. Aynı kadına âşık adamların birbirine şifa olması trajikomiktir. Yazınız efendim, tam bir roman konusudur” diye sabaha kadar dertleşirler.
Tüm bunları da bize anlatan Ülkü Burhan’dır.
Edebiyatın magazini diye attım ya başlığı, Ülkü Burhan’ın yeni çıkan kitabı “Kalsana Dedi Bana” edebiyat ve sanat dünyasının ünlü isimlerinin aşklarını anlatıyor işte.
O isimleri aynı masada oturtup konuşturan da, Ülkü Burhan’dan başkası değil elbette.
Bir solukta okudum kitabı.
Mevhibe Hanım’ın dışında, Orhan Veli, Sabahattin Ali ve Nazım Hikmet’in aşklarıyla aynı masaya oturması var ki, onları anlatmaya bu köşe yetmez.
(Kalsana Dedi Bana - Şiir Yazdıran Aşklar, Ülkü Burhan, Çınar Yayınevi, 169 sayfa)
Paylaş