Güzel şeyler...

.

Haberin Devamı

Güzel bir haber: Georges Hobeika’nın Cansu Dere aşkı...

Georges Hobeika, Lübnanlı çok ünlü bir modacı...
Öyle böyle değil, tasarımları çok çarpıcı ve büyük ilgi görüyor...
En son Altın Küre’de giydirdiği isimleri söyleyeyim, ne demek istediğimi anlarsınız...
Eva Longoria, Jennifer Lopez, Izabel Goulart...
İşte bu ünlü modacının yarın akşam Paris’te özel bir defilesi var...
Peki Türkiye’den özel olarak davet edilen tek isim kim dersiniz...
Cansu Dere...
Georges Hobeika, Cansu’nun defilesine davetli olarak gelmesini özellikle istedi...
Peki nedir bu Georges Hobeika’nın Cansu Dere aşkı?
Oynadığı dizi ve reklamlardan dolayı Ortadoğu coğrafyasında çok sevilen Cansu Dere, Georges Hobeika’nın bu özellikleriyle dikkatini çekmiş ve beğenisini kazanmış...
Hobeika ve ekibi de, Paris defilesine Türkiye’de tek bir isim davet edilmesi gündeme gelince de Cansu Dere’nin ismini gündeme getirmiş...
Bu davet geçtiğimiz hafta Cansu Dere’ye ulaştı ve o da kabul etti...
Yarın gece elbette Georges Hobeika imzalı bir kıyafet giyerek katılacak geceye Cansu Dere...
Ama kulağıma gelen dedikodulara göre son anda podyuma çıkarsa şaşırmayın...
İşin bu yanını Cansu bile bilmiyor, Georges Hobeika cephesinden duydum...
Çünkü Georges Hobeika, Cansu’nun gecede podyuma çıkmasını istiyormuş...
Cansu’yu yarın akşam Paris’te podyumda görürsek şaşırmayalım...

Haberin Devamı

Güzel bir hatıra: Paris’teki Ferdi Özbeğen...

Önümüzdeki perşembe Ferdi Özbeğen’in ölümünün 3’üncü yılı. 2013’ün 28 Ocak’ında kaybetmiştik ünlü sanatçıyı...
Peki bir saygı albümü hak etmiyor mu Murat Yıldırım, rahmetli Özbeğen...
Dilek Taşı, Yok Yok Yalan Deme ve pek çok unutulmaz şarkısı varken... Prodüktör Murat Yıldırım’ın adını vermemin bir nedeni var... Aysel Gürel ve Kayahan gibi son yılların en başarılı saygı albümlerine imza attığı için... Ama konumuz bu değil... Hafta içinde Paris’te Onnik Çubukçiyan’dan bahsetmiştim, “Yarı Türkiye’de yarı Fransa’da yaşayan, Paris’te 14 kafe ve restoran işleten başarılı bir işletmeci” diyerek. Onnik’in restoranlarından sadece biri olan Pizza Fiorentina’ya gittim...
Hemen Olympia’nın yanı başında olduğu için...
Zaten Olympia’da hangi ünlü konser verdiyse, konserden çıkıp Pizza Fiorentina’ya oturmuş... Duvarlar sadece Fransa değil, dünya starlarının fotoğraflarından geçilmiyor. Onnik hepsini çerçeveletip asmış...
Acaba Türk şarkıcı var mı diye bakarken, oturduğumuz masanın hemen yanı başında rahmetli Ferdi Özbeğen’in fotoğrafını gördüm...
Ölümünden 2,5 yıl önce gelmiş en son Paris’e...
2010’da Pizza Fiorentina’da çektirdiği bu fotoğrafı imzalayıp vermiş Onnik’e...
Altına, “Başarılarınızla gurur duydum. Çok özel iyi bir insansınız. İyi ki sizi tanıdım” yazarak...
Ferdi Özbeğen dışında fotoğrafını imzalayan başka bir Türk sanatçı var mı diye duvarlara baktım...
Bir de Gülben Ergen’i gördüm, Erdoğan soyadıyla imzalamış. Paris’e yolunuz düşerse siz de uğrayın Onnik’in dükkanına...
Pizzaları çok güzel, etleri lezzetli, şarap menüsü zayıf ama selamımı söylerseniz size iyi bir şarap da açar...

Haberin Devamı

Güzel bir seyahat: Monet’nin bahçesinde  bu zafer pozu neden?

Herkes Claude Monet’nin evini ilkbaharda ya da yazın gezer... Ama kışın biraz zor olabilir...
İşte ben bunu yaptım... Empresyonist (izlenimci) tanımının yaratıcısı olan Fransız ressam Claude Monet fırça darbeleriyle yaptığı çiçek, doğa resimleriyle ünlüdür... Bu tablolarının pek çoğunu da Paris’in bir saat dışında evinin olduğu Giverny kasabasında yapmıştır...
Yazın Claude Monet’nin eşsiz tablolarını yaptığı bu kasabayı görmek için dünyanın dört bir yanında insanlar Giverny’e akın eder...
Çünkü Monet’nin tablolarında olduğu gibi rengarenk çiçekler, şakayıklar açar ve Giverny bir renk cümbüşüne döner. Ben ocak ortasında gittim Giverny’ye.İn cin top oynuyordu. Monet’nin evinin bahçesinde tüm çiçekler dökülmüş vaziyetteydi...
Evi de, hediyelik eşya satan mağaza da kapalıydı zaten, hiçbir yeri gezemedik. Sadece bahçesini dışarıdan görebildik. Kasım-nisan arasında kapalıymış Monet’nin evi...
Ama Paris’in dışına bir saat yol gidip Monet’nin evini kışın görmek de güzel...
İlkbahar ve yazın herkes görüyor sonuçta...
İşte benim Monet’nin bahçesinde zafer pozu vermemin nedeni budur. Bu arada dönüşte Giverny’ye yakın yerlerden birinde bir yerel Fransız lokantasına oturduk...
Ben hayatımda bu kadar güzel ‘escargot’ yemedim... ‘Escargot’ ne mi? Bildiğiniz salyangoz. Durun hemen mideniz kalkmasın, balığı da, tavuğu da çok güzeldi bu küçük Fransız köy lokantasının...

Haberin Devamı

Güzel bir gösteri: Shrek 10 konteynerla geldi...

Shrek, en iyi animasyon dalında Oscar kazanmış, bugüne kadar 4 filmi yapılmış bir animasyon...
William Steig bu hikayeyi 1990 yılında yazdı, serinin ilk filmi de 2002’de yayınlandı...
Ardından üç filmi daha çekildi...
14 yıldır hayatımızda olan sevimli yeşil dev, bu süre içinde gişe başarılarının dışında milyonlarca dolarlık oyuncak ve çeşitli ürünleriyle büyük bir ekonomi yarattı...
Shrek’in müzikalleri bile yapıldı...
İşte o müzikal cuma akşamından itibaren İstanbul’da sömestr gösterilerine başladı...
60 kişilik kadrosu, canlı orkestrası, kostümlerini, aksesuvarlarını ve teknik malzemelerini taşıyan 10 konteynerla geldi Shrek İstanbul’a...
Ama şunu belirtmekte fayda var...
İngilizce oynanıyor müzikal, Türkçe üstyazı ile gösteriliyor İstanbul’da...
Ve tabii 6 yaş ve üzeri çocuklar için uygundur ibaresiyle...
Ama biz 4,5 yaşındaki kızımla bugün gideceğiz yine de...
Sömestr tatilinin en iyi eğlencesi olduğu kesin...
(Shrek, 7 Şubat’a kadar her gün Zorlu Performans Sanatları Merkezi’nde)

Yazarın Tüm Yazıları