Paylaş
Güzel bir ayrıntı: Heidi’nin ayakları neden çıplak
15 Ocak’ta Heidi’nin filmi vizyona giriyor...
Ve ilginçtir bu yılın en şaşırtıcı haberlerinden biri Heidi’nin ayaklarının neden çıplak olduğunu öğrenmemizdi...
Yılın başında Evrensel Kültür dergisinin şubat sayısında Sevim Akyürek yazdı bu konuyu ve herkesi çok şaşırttı...
Atlayanlar için tekrarlayayım...
Gerçekten de yıllarca hiç dikkat etmediğimiz bir konuydu...
Ünlü çizgi film Heidi’de herkesin ayakkabıları varken başrol kahramanı Heidi’nin karda kışta bile neden yalınayak gezdiği...
Meğer o pembe yanaklarıyla çok sağlıklı gözüken Heidi, bir ‘sözleşmeli çocuk’muş...
Devlete borcu bulunan ya da boşanan çiftlerin, fakir ailelerin çocukları, yetimleri, ailesi cezaevinde olan ya da kendisi suç işleyen çocuklar, devlet ve kilise vasıtasıyla çalıştırılmak üzere başka ailelerin yanına yerleştirilirmiş İsviçre’de...
Ahırlarda yatar, ev ve çiftlik işlerini yaparlarmış bu ‘çıplak ayaklı çocuklar...’
Üstelik 1974 yılına kadar yürürlükteymiş bu yasa...
İşte bizim Heidi de bu ‘sözleşmeli çocuk’lardan ya da ‘çocuk kölelerden’ biriymiş...
Daha da ilginci yakın zamana kadar bu çocukları konuşmak toplumsal bir tabuymuş İsviçre’de...
İşte 1827-1901 arasında yaşayan İsviçreli yazar Johanna Spyri 53 yaşında Heidi’yi yazarak, İsviçre’deki bu toplumsal ayıbın üzerindeki sır perdesini kaldırmaya çalışmış...
Ben bunu öğrendiğimden beri Heidi’nin çizgi filmine sinir içinde bakıyorum artık...
Hadi, Heidi karda kışta çıplak ayak gezerken zengin ailenin kızı Clara’nın ayağında şık çizmelerle gezmesini geçtim...
Arkadaşı Peter’i de ‘hadi çocuk’ diyerek geçtim ama o ak sakallı dedesi yok mu, ondan nefret eder oldum...
Güzel bir mekan: Pizza East
Akaretler’de W Otel’in altında açılan bir pizzacı keşfettim bu hafta...
Pizza East adında bir pizzacı...
Geçen yıl Londra’ya yeme içme festivaline gittiğim zaman götürmüşlerdi beni Pizza East’e...
Zaten oradan alıp getirmişler...
İçeri girince, “Ben burayı biliyorum” dedim, Londra Shoreditch’deki Pizza East’in benzeri bir dekor yapmışlar...
Tahtadan duvar ve zeminler, bar, hatta mekandaki lambalar bile Shoreditch’tekinin aynısı...
Önünde Akaretler manzaralı güzel bir açık alanı var...
Peki ya pizzaları?
Kalın kenarlı, ince hamurlu ve çok başarılı... 10 üzerinden 8...
Hardallı marul salatası yıkılıyor... 10 üzerinden 10...
Şarap mönüsü?
İşte en iyi değil... Çok zayıf mönü, istediğimiz 4 şarabın 3’ü de yoktu. 10 üzerinden 1...
Şarap mönüsünü zenginleştirirlerse tam olacak...
Güzel bir kitap: Erkeklere ölüm...
Sosyal medyada Murat Gürvardar’ın yazdığı “Erkeklere(?) Ölüm” adlı kitabı ilginç bir akım başlattı...
“Kim daha kısa sürede bitiriyor” diye sosyal medya kullanıcıları birbirleriyle iddiaya giriyor..
Tabii böyle bir akımı başlatan da ünlüler...
Çünkü kitabı okuyup, “İki saatte bitirdim, elimden düşüremedim, 1,5 saatte bitirdim” diyen önce onlar oldu...
Ahu Türkpençe, Sümer Ezgü, Cem Özer, Çiğdem Batur, Yosi Mizrahi gibi ünlüler kitabı bir solukta okuduklarını söyleyince takipçileri kitabı hızlı bitirme yarışına girdi...
Tabii ünlülerin bu kitabı hemen keşfedip okumasının bir nedeni var... Murat Gürvardar senarist...
Çeşitli dizi ve filmlerde yazdığı senaryolardan sonra “Erkeklere(?) Ölüm” ilk kitabı...
Kadına karşı şiddeti eleştiren bir hikayesi var...
Şiddete maruz kalmış üç kadının hikayesi ve bu üç hikaye farklı bir kurguyla kesişiyor...
Kitabın başlığında neden soru işareti olduğuna gelince... Erkeklere ölüm derken bütün erkekleri kastetmiyor Gürvardar...
Kitabın hedefinde kadına karşı şiddet uygulayan ve bunu meşru gören erkekler var...
Bu kitabı asıl erkekler de okumalı...
Güzel bir rekabet... : Türk sineması tam gaz
Ocak ve şubat ayı sinemada bilet satışının en fazla olduğu aylar, özellikle şubat ayında sinema seyirci en üst noktaya çıkıyor.
O yüzden bütün yapımcılar da iddialı filmlerini bu iki ayda vizyona sokmaya çalışıyor.
Tamam seyirci çok ama film de çok...
Bu dönemde salon bulmak da, seyirci çekebilmek de çok zor...
Bakın ocak ve şubat ayında girecek filmlerin listesine:
1 Ocak: Kocan Kadar Konuş (Ezgi Mola ve Murat Yıldırım)
15 Ocak: Bizans Oyunları (Gani Müjde filmi)
22 Ocak: Kardeşim Benim (Burak Özçivit, Murat Boz)
22 Ocak: Dedemin Fişi (Güldür Güldür ekibi)
29 Ocak: Herşey Aşktan (Hande Doğandemir, Şükrü Özyıldız)
29 Ocak: İftarlık Gazoz (Cem Yılmaz’ın oynadığı, Yüksel Aksu filmi)
5 Şubat: Kötü Kedi Şerafettin
19 Şubat: Osman Pazarlama (Şahan Gökbakar)
Listeye bakar mısınız?
Her biri, tek başına girse büyük gişeler yapacak filmler ama ne yazık ki bu sıkışık takvimde birbirlerinden seyirci çalacaklar...
Üstelik tüm filmleri de yazmadım, ufak tefek ama aradan sürpriz yapacak başka yerli filmler de vizyona giriecek bu dönemde...
Ocak ve şubat sinemada seyirci açısından çok zengin geçecek...
Hangi yapımcı ve oyuncular seyirci kadar mutlu olacak göreceğiz...
Güzel bir tepki: Ünlülerin duyarlılığı
Bu haftanın en korkunç olaylarından bir üvey annenin iki kardeşe yaptığı korkunç eziyetti...
Görüntüleri izlemedim...
Bu tür görüntüleri izlemiyorum ama duyduklarım bile 46 yıl hapis cezası alan kadından nefret etmeme yetti de arttı bile...
Bu konuda en sevindirici şey, ünlülerin gösterdiği tepkiydi...
Özellikle çocuk sahibi ünlü anneler ufacık çocuklara eziyet eden üvey anneye karşı tepkilerini gösterdi, kamuoyunda ses getiren açıklamalar yaptılar.
Hatta Gülben Ergen, çocukların babasına ulaşmak için telefonunu istedi, bulup verdik...
Muhtemelen arayıp konuşmuştur...
Çocuklar konusunda ünlülerin duyarlılığı önemli...
Tıpkı Güneydoğu’da ölen çocukların listesini yayınlayıp “Sözün bittiği yer” diyen Haluk Bilginer’in yaptığı gibi...
Paylaş