Paylaş
Yurtdışında kapak fotoğrafı üzerine kıyamet koptu. 47 yaşındaki oyuncunun vücudunun bu kadar fit olmadığı, sol kalçasıyla sağ kalçası üzerinde orantısızlık bulunduğu tartışmaları hâlâ sürüyor...
Sol kalçasının yarısının photoshop’ta uçurulduğu yazılıp çiziliyor.
Demi Moore, Twitter’daki sayfasında fotoğrafın orijinal olduğunu iddia etti. W dergisi 47 yaşında bu kadar güzel olduğu için Demi Moore’u kapağa taşıdıklarını söyledi.
Bu fotoğrafı çeken ise Türk fotoğrafçı Mert Alaş ile Marcus Piggott...
Onlar da klasik fotoğrafçı yalanını söyledi.
“Fotoğraflarda anormal bir şey yok, üzerinde oynamadık” dediler.
Bizdeki fotoğrafçılar da öyle...
Bayılıyorum bu özelliklerine; hem photoshop’un kralını yapıp hem de omerta yemini (İtalyan mafyasının suskunluk yemini) etmiş gibi inkar ediyorlar...
Düğün fotoğrafçılarına bile sirayet etmiş bu durum.
Geçenlerde düğün fotoğraflarım geldi, basmış photoshop’u, basmış photoshop’u...
“Yahu bizim dışımızda kimseyi ilgilendirmeyen, hatta bir yıl sonra bizi bile ilgilendirmeyecek düğün fotoğrafları için ne gerek var buna” dedim.
“Onlar da photoshop yok abi” yanıtını verdi. Belli ki o da omerta’lı, uzatmadım...
Demi Moore, Mert Alaş, W dergisi de ‘photoshop yok’ diye çırpına dursunlar, dün yabancı moda siteleri bombayı patlattı. Manken Anja Rubik’in bir podyum fotoğrafıyla birebir aynı Demi Moore’un fotoğrafı...
Elbise aynı, duruş aynı, hatta photosop’ta kesilmiş denilen sol kalça bile aynı...
Bir de utanmadan derginin kapağıyla, Anja Rubik’in fotoğrafını üst üste koymuş siteler, işin vehameti iyice belli olsun diye...
Diyorlar ki; Anja Rubik’in vücudunu alıp üzerine Demi Moore’un kafasını oturtmuş fotoğrafçılar.
Yani photoshop’un suyunu çıkarmışlar...
Gördüğümüz hiçbir sanatçı gerçek değil artık, bütün fotoğrafların genetiğiyle oynanmış durumda...
Bir hayalim var...
Bir dergi olsa, adı Natural falan olan, sloganı “Yüzde yüz photoshop’suz dergi” olsa...
Ünlüler tüm defoları, tüm doğallıklarıyla kapak olup, o dergide yer alsalar...
Onları sahte kusursuz suratlarıyla, kafaları ayrı kıçları ayrı insanlar olarak görmesek...
Amma uçtum değil mi?..
Hürmüz’ün gişesi?
Sinema sektöründe bir ilk gerçekleşti ve ilk kez bir filmin gişesi açıklanmadı.
Yedi Kocalı Hürmüz’ün ilk üç gün gişesi bilinmiyor, sır gibi saklanıyor...
Filmin 200 binlik bir açılışı olsa bangır bangır duyurulurdu zaten, saklanmasından belli ki rakamlar yerlerde...
Sinemacılar her şeyden önce bunun etik bir davranış olmadığını söylüyor.
Gişe açıklanacak diye yazılı bir kural yok ama açıklamamak teamüllere aykırı...
Bizim şimdilik haberimiz yok ama korkarım sezonun batacak 65 filminden biri Yedi Kocalı Hürmüz oluyor.
Çünkü bugünün seyircisinde karşılığı yok bunun...
Demode bir hikaye...
Demode espriler...
İlk yarım saatten sonra kendini tekrar eden bir film...
Karagöz’den, Hürmüz’den şu nostaljik hattan kurtulmalı artık Ezel Akay...
Diyeceğim de, şimdi de Zeki Müren’i çekmeye hazırlanıyormuş...
Radyoda bir program
Mehmet Barlas’ın engin sanat müziği bilgisini bilirdim de Oğuz Haksever’inkini bilmezdim. Meğer o da deryaymış...
İkili NTV Radyo’da Makam Farkı diye bir program yapıyor.
Kendi arşivlerinden parçalar, unutulmaz şarkılar üzerine derin muhabbetler...
Sanat müziğine merakınız varsa, radyoda bu programı kaçırmayın.
Hem şarkılar hem de muhabbetten fazlasıyla memnun kalacaksınız...
NTV Radyo’da her cuma 20.00’de canlı yayın, tekrarı ise cumartesi sabahları 11.10’da...
Paylaş