Paylaş
Daha önce Seyfi Dursunoğlu’nun yaptığı gibi masaların bulunduğu gazino ortamında Müjde ve Gülben hem konuklar ağırlayacaklar hem de Gani Müjde’nin yazdığı skeçleri oynayacaklardı.
Müjde gazino, pavyon hikayesine çok sıcak bakmadı.
Manukyan önerisini ortaya atan da o...
Yıllar önce Egemen Bostancı önermiş bunu Müjde Ar’a, bir genelev patroniçesinin hayatını müzikal yapmayı.
Şimdi bunu Gülben Ergen’le birlikte yapmak istiyor.
Gazetelerde okudum iş Manukyan’a dönünce Gani Müjde projeden çark etmeye başlamış.
“Türkiye’de zaten Ermeniler üzerinden çirkin, ırkçı politika yapan hazır kıta bir kesim var.
Bu kesimlere malzeme vermek istemedim, genelev üzerinden mizah yapmak istemedim. Bu yüzden projede yer almayacağım”.
Gani Müjde’nin bu açıklamasının altında acı bir ülke gerçeği yatıyor...
Ülkenin en önemli kalemlerinden biri, Ermeni meselesinde yapılacak mizahın çirkin, ırkçı politikalara malzeme yaratacağını düşünüyor. Genelev üzerine yapılacak mizahın yanlış anlaşılacağını söylüyor.
Sansürlerin en kötüsü otosansürdür.
Yazar, düşünür, sanatçı yanlış anlaşılırım, gereksiz malzeme veririm diyerek kendini sansürlemeye başlıyorsa yaratıcılığın önünde en büyük engel oluşmuş demektir. Düşünün 70’lerde Egemen Bostancı, Ermeni ve genelev mizahı yapmaktan çekinmezken, 40 yıl sonra Gani Müjde bu konularda kalem oynatmaktan o ya da bu sebeple imtina ediyor.
Ermeniler ve genelev mizahı Gani Müjde da dahil olmak üzere yıllarca Yeşilçam’da kullanılırken bugün ele alınmayacak kadar kor bir ateşe dönüşmüş durumda...
Söyleyin bana bu ülke daha mı özgür yoksa daha mı yasakçı oldu?..
Anadolu, Avrupa farkı...
Dün İstanbul’da neden denize giren kadınlar olmadığını yazmıştım...
Bir kadın okuyucum Avrupa yakasıyla Anadolu yakası arasındaki deniz kültürü farkını anlatmış.
“Anadolu yakası biraz daha farklıdır. Caddebostan, Şaşkınbakkal, Suadiye sahil yolu, nasıl desem biraz daha İzmir’e çalar” diyor...
Haklı... İstanbul’un Anadolu yakası denizle çok daha barışıktır.
Oralarda güneşlenen bikinili kadınlar görebilmek mümkündür...
Bunun fotoğrafını da göndermiş okurum ama kendisinden izin alamadığım için yayınlayamadım.
Kadınlar isyanda
Lig TV bu sezon tüm maçları yayınlamaya karar verince maçların yayın günü de fazlalaştı, dört güne yayıldı.
Daha ikinci hafta olmasına rağmen kadınlar da haklı olarak şimdiden isyan bayrağını açtılar.
Çünkü artık haftanın 7 günü maç var ekranda.
Cuma, cumartesi, pazar ve pazartesi Süper Lig maçları yayınlanıyor...
Salı, çarşamba, perşembe UEFA ve Şampiyonlar Ligi maçları var.
Buna bir de İspanya, İngiltere, İtalya liglerinden kaçırılmayacak maçları ekleyin.
Bu yayınların üzerine bir de her ülkenin kendi kupa maçları eklenecek.
Ekran futboldan geçilmez oldu.
Kadınlar eskiden hafta sonu diyerek erkeklerin maç merakına tahammül ediyorlardı ancak 7 gün futbola sabır gösterecek bir kadın tanımıyorum ben.
Daha ikinci haftada evlerde futbol yüzünden kazan kaynamaya başladı, patlamalara hazır olun...
Hasar raporu
Serdar Kılıç’la birlikte dağlarda gezdiğimiz programı ne çok izleyen olmuş, ben NTV’de üçüncü tekrarında yakalayabildim.
İzleyince dağlarda yaşadığım zorluklar geldi aklıma...
İşte kişisel hasar raporum;
1- Dereyi geçerken yuvarlanıp yarım metre aşağıya düştüm, belime kadar suya battım. Kafamı gözümü kırmamam büyük şanstı.
2- Gece ya karıncalar ya da örümcekler tarafından ısırıldım. Vücudumdaki kabarıklar iki gün geçmedi.
3- Sol ayak bileğimi burktum.
4- Isırgan otları ve dikenler yüzünden sürekli kaşındım.
5- Yorgunluktan üç gün kendime gelemedim.
Ama yine de memnunum programa katıldığım için. Katıldığım pek çok stüdyo programından daha fazla şey öğrendim Serdar’ın programında...
Paylaş