Dün Türk dizilerine burun kıvıranlara kızmıştım ya, bugün bir çift sözüm de dizi oyuncularına olacak...
Hem bu işten para kazanıp hem dizi oyunculuğunu küçük gören tarzınızdan çok sıkıldım ben.
Sanki silah zoruyla dizide oynatıyorlar sizi...
Bırak oynama o zaman, git tiyatro yap, o görkemli oyunculuğunu kamera önünde küçültme, sahnelere çık, alkıştan yıkılsın salonlar...
Ama yok...
Hem bunu yapamayacaksın, hem diziyle şöhret ve para kazanacaksın sonra da kendi oyunculuğunu yüceltmek için dizi oyunculuğunu küçülteceksin.
Özellikle genç kuşak oyuncularda var bu ikiyüzlülük.
Çünkü okullarında eskiden kalmış hocalarından öyle öğreniyorlar, dizilerde oynamanın ne kötü bir şey olduğu fikriyle mezun oluyorlar.
Sorsanız hiçbiri yerli dizi izlemez, hepsi yabancı dizi hayranı.
Hangi dizide kim nasıl oynamış bilirse üst düzey oyunculuğu zarar görecek sanki...
Ya insan iş yaptığı sektöre bu kadar uzak durur mu?
Benim her gün yazı yazıp, ’hiç gazete almam, hiçbir yazarı okumam’ demem gibi bir şey bu...
Dizi oyunculuğunu kutsayın, yüceltin, tiyatronun önüne koyun demiyorum ama hiç değilse yediğiniz kaba pislemeyin, biraz yaptığınız işe saygı gösterin.
Hafta sonu Emmy’deyim
Siz bu yazıyı okurken ben Los Angeles’a uçuyor olacağım, bu pazar yapılacak Emmy Ödül Töreni’ni salonda seyirciler arasında izlemek için...
Oscar’dan sonra en büyük ödül töreni olan ve televizyonun Oscar’ı olarak gösterilen Emmy’nin bu yılki adayları arasında;
Lost, Mad Men, House, Dexter, Curb Your Enthusiasm, Two and a Half Men gibi yabancı diziye meraklı Türk izleyicisinin bildiği diziler var.
Gabriel Byrne (In Treatment), James Spader (Boston Legal), Alec Baldwin (30 Rock), Charlie Sheen (Two and a Half Men) en iyi erkek oyuncu adayları arasında...
En iyi kadın oyuncular arasında Glenn Close (Damages), Sally Field (Brothers and Sisters), Christina Applegate (Samantha Who?) gibi isimler var. Saving Grace’le bu dalda aday olan Holly Hunter’la Hollywood’da buluşacağız...
Geçen sefer Sex and The City ve Sarah Jessica Parker’a Seray Sever’le birlikte gitmiştik.
Bu kez Asuman Krause ve Fox Life ekibiyle birlikteyiz.
Hafta boyu Los Angeles’ta olacağız, belki bir-iki gün yazamam ama Emmy izlenimlerimi anında ileteceğim oradan...
Neden Asuman Krause, onu da sonra anlatırım...
Kıskançlık mı?
Özcan Deniz’le Fahriye Evcen ayrılığı dün bütün gazetelerde vardı.
Hepsi de ağız birliği etmişçesine ayrılığa neden olarak Evcen’in kıskançlığını gösterdi.
Çünkü bütün gazetelere aynı yerden, Özcan Deniz cephesinden servis edildi haber.
Kimse Fahriye Evcen cephesine sormaya gerek görmeden haberi, "Fahriye’nin kıskançlığı ayrılık getirdi" mealinde verdi...
Nereden biliyoruz, BELKİ FAHRİYE BIRAKTI...
Bakın geçen hafta benzer şey Tuba Büyüküstün konusunda oldu.
Mahsun Kırmızıgül, yeni filminde Tuba’yı oynatmak için her yolu denedi, olmayınca da "Mahsun, Tuba’dan vazgeçti" haberleri yayınlandı.
Bu olay da en başından en sonuna kadar Mahsun cephesinden aktarıldı, onlar ne servis ettiyse o haber oldu, Tuba bu konuda bir kere bile ağzını açmadı...
Nereden biliyoruz, BELKİ TUBA REDDETTİ...
Yani bizim sektörün erkekleri asla terk edilmez, asla reddedilmez ve böyle hassas konularda haberler hep onların cephelerinden yazılır. Bu konuda basın, olayların kadın kahramanlarını yok sayıp erkek egemen bakışa ciddi şekilde çanak tutuyor...
Metrobüs yolundan ambulans geçebilmeli
Metrobüs yolu için keşke ambulans ve itfaiyenin kullanabileceği bir formül düşünülseydi...
Geçen gün metrobüs yolu bomboş dururken, diğer araçların kullandığı yol tıkalıydı ve burada sıkışmış ambulans kendine yol açmaya çalışıyordu.
Nafile...
Gitmesi mümkün değil.
Oysa o anda metrobüs yoluna geçebilse gideceği yere anında ulaşabilecek.
Biliyorum metrobüs yoluna giriş çıkışlar konusunda büyük problemler yaratır bu ama bomboş yol duruken ambulansın tarfikte cayır cayır bağırması da insana dokunuyor vallahi...