Foseptik çukurunda boğulan çocuklar

Üç gün önce Van’da 8 yaşındaki kız çocuğu Şirin Dalga açık rögar kapağına düşerek öldü.

Haberin Devamı

Ne acıdır ki aynı kaderi paylaştığı İstanbullu Dilara kadar üzülmeyeceğiz ona...
Çünkü biri İstanbul’da, diğeri Van’da...
Ne yazık ki bu ülkede çocukların kıymeti de coğrafyaya göre değişir.
2007’de İstanbul-Bahçelievler’de rögara düşerek hayatını kaybeden 5 yaşındaki Dilara Dumrul’u günlerce haber yapmıştı medya...
Kilometrelerce öteden çıkmıştı cesedi...
Annesinin elinden kayıp gidişine hepimiz kahrolmuştuk.
Dava sürecini bile yakından takip etti medya...
Van’da 8 yaşındaki Şirin de aynı şekilde öldü gitti ama kimsenin umurunda değil.
İlk gün gazetelere, televizyonlara haber oldu, sonra unuttuk gitti.
Ne hikâyesini merak eden var, ne davasını takip eden...
Ne de ailesine mikrofon uzatan...
Ateş düştüğü yeri yaktı, hiçbirimiz dönüp bakmayacağız küçük Şirin’in ardından...
Somali’deki çocuklara, Gazze’deki bebelere üzüleceğiz de bizim Şirin’imizi hatırlayan çıkmayacak.
Nereden mi biliyorum?
9 Kasım 2010’da Şanlıurfa’da 10 yaşındaki Fehime Ay açık rögara düşüp öldü...
Hatırlayan var mı?
2 Nisan 2010’da Uşak-Eşme’de 10 yaşındaki Umut Balık’ı açık rögar yuttu...
Bilen var mı?
Şubat 2010’da Marmaris-Hisarönü’nde 5 yaşındaki İbrahim Kerem Ünlü açık rögara düşüp öldü...
Umursayan var mı?
Küçücük çocukların canlarına kıyan bir sorumlu bulup cezalandırıldı mı?
8 yaşındaki Vanlı Şirin’e de aynısı olacak.
Rögar kapağına düşürüp kaybettiğimiz çocuklar listesinde adı kaybolup gidecek.
Bizim medyada böyledir: İstanbul’a kar yağmazsa Türkiye’ye kış gelmiş sayılmaz.
Dilara, İstanbul’un göbeğinde öldüğü için o kadar yazıldı çizildi.
Diğerleri gözden uzak, gönülden de uzak!
Peki yerel medya ne yapıyor? Hiçbir şey!
Yerel medyadan tutun ulusal medyaya, yerel yöneticilerden tutun en tepedekilere, sivil toplum kuruluşlarından tutun savcılara kadar hepimizin, aynaya baktığında utanması için daha ne kadar çocuğun foseptik çukurlarında boğulması gerekiyor?

Haberin Devamı

İnsan hayatını koruma derneği

En önemli şey insan hayatı diyoruz...
En kutsal hak yaşama hakkıdır diyoruz...
Peeeh... Hepsi yalan, hepsi kağıt üzerinde!
Bu ülkeye en çok lazım olan vallahi de billahi de insan hayatını koruma derneği...
En ucuz şey insan hayatı çünkü...
Hesap soran yok, ölen öldüğüyle kalıyor.
Rögar kapağına düşenin de, trafikte haksız yere ölenin de hesabını soracak, bu cinayetleri gündemde tutacak güçlü bir sivil toplum kuruluşu neden yok?
Ocağına ateş düşen bazı aileler, kaybettikleri çocukları adına vakıflar, dernekler kurarak kişisel mücadelelerini sürdürüyorlar.
Bazı sivil toplum kuruluşlarının çalışmaları var ama yetmez.
İnsan Hakları Derneği, bu tür “küçük işlerle” uğraşmıyor!
En çok ihtiyacımız olan şey, insan hayatının kıymetini anlatacak çalışmalar.
Hayvan hakları derneği...
Doğal hayatı koruma derneği var da insan hayatına sahip çıkan dernek neden olmasın?

Haberin Devamı

Kıvanç’ın gişesi ne olur?

Geçen hafta yazmıştım; Kıvanç’ı konuşmaya hazır olun diye...
Çünkü gözümle gördüm ve “Bambaşka bir Kıvanç geliyor” dedim.
Şimdi ortalık yıkılıyor.
Kasları, vücudu, oyunculuğu, taklitleri...
“Kuzey Güney”in ilk bölümü şunu kesin olarak kanıtladı artık: Televizyonda reytingi garanti olan bir-iki oyuncudan biridir Kıvanç.
Ekrana çıktığı anda seyirci kilitleniyor.
Oyuncu olarak da kendini ispatladı.
Şimdi benim merak ettiğim, Kıvanç’ın sinemada gişesinin ne olacağı...
Televizyonda rüştünü ispatladı.
Şimdi bundan sonra sırada sinema filmi var...
Bugüne kadar bir filmde oynamadı Kıvanç.
İlk başrol oynadığı filmde sinemada nasıl bir gişe yapacak çok merak ediyorum açıkçası...
Çünkü bu sonuç, ona uluslararası projelerin de önünü açacak anahtar olacaktır...

Yazarın Tüm Yazıları