Paylaş
İstediğinize en ağır hakareti edin, istediğinize küfürler savurun, “Ben yazmadım, benim adıma açılan hesaplardan başkası yazıyor” dediğiniz anda ceza almaktan kurtuluyorsunuz.
Yasal yollara başvurup, Amerika’dan yazanın IP adresini tespit etmeye çalıştığınızda ise “Kullanıcıların IP adreslerini vermemiz mümkün değil” yanıtıyla karşılaşıyorsunuz.
Twitter yüzünden hakkında en çok dava açılanların savunmalarına dikkat edin, her seferinde kendilerinin yazmadıklarını söylüyorlar.
Kendi adına açılan hesaplardan başkalarının yazdığı savunmasını yapıyorlar.
Fazıl Say da “Bunu ben retweet yapmadım” deseydi 10 aylık hapis cezası almayacaktı.
Peki Melih Gökçek kendisine hakaret edenleri nasıl mahkemeye veriyor?
Çünkü hakaret edenler, “Aslında öyle demek istememiştim” türü savunma yapıyorlar. Yani yazdıklarını kabul ediyorlar.
Ne yazık ki bu boşluk ve Twitter’ın hâlâ Türkiye’de yasal bir merkezi olmamamasından dolayı bunlar yaşanıyor.
Twitter isteyenin istediğini yazdığı yere dönüşüyor.
Adamlar alenen küfür ediyorlar.
Saydırıyorlar...
Suç duyurusunda bulunuyorsun, yazdığının arkasında duracak cesareti olmadığı için “Ben yapmadım” diyor.
Sonunda uğraştığınla kalıyorsun...
Twitter bu yüzden ahlaksızlığın diz boyu olduğu bir yere dönüşüyor.
Yarın öbür gün bu yüzden Twitter’a erişim engellense ortalık karışacak, hep birlikte özgürlüklerimiz kısıtlanıyor diye ayaklanacağız.
Ancak özgürlük demek başkalarına küfür etmek değildir. Türkiye bu işi yasal bir raya oturtmadığı sürece Twitter’ı kirletenler olacak ne yazık ki...
Tesadüfün bu kadarı!
Maç durduğu sırada tribünden kadın ve çocuk görüntülerini ekrana getirmenin mucidi Erol Aksoy’dur.
CINE5 maç yayınlarına başladığı yıllarda kanalın patronu Erol Aksoy, Musa Çözen’den tribündeki güzel kadınları ve çocukları özellikle göstermesini isterdi.
Hem futbol yayıncılığını güzelleştirmek hem de tribünlere daha çok kadın ve çocuk seyirci çekmek için...
Bu gelenek halen sürüyor.
Geçenlerde Fenerbahçe-Eskişehirspor maçını izliyorum.
Maç durduğu sırada ekrana seyirci portreleri gelmeye başladı her zamanki gibi.
Bir sevimli çocuk geldi ekrana... Nasıl iştahla Ülker Gofret yiyor anlatamam.
Sahada Eskişehirspor’un formasının üzerinde Eti reklamı var... Ekrandaki çocuğun elinde Ülker...
Belki de tamamen tesadüftür.
Ama insanın aklına 40 türlü şey geliyor işte...
Tüylü bamya...
Merak ediyorum, Muazzez Abacı ve Gönül Yazar bu reklam filmi için kaç yıllık anlaşma yaptılar acaba?
Herhalde son yılların ekranda en uzun süre kalan reklamlarından biri bu... 2011 Ekim ayından yayınlanmaya başlamış reklam.
2013 Nisan ayındayız.
1,5 yıldır kesintisiz ekranda reklam ve her gece tekrar tekrar yayınlanmaya devam ediyor.
Reklam ekranda unutulmuş olamayacağına göre Snickers’çılar reklamın geri dönüşünden çok memnun olmalılar...
Öyleyse keşke devamını çekmeyi düşünselerdi.
Paylaş