Eşcinsel evlilik Türkiye’de ne zaman?

Londra’dan Hindistan’a, San Francisco’dan Meksika’ya, New York’tan İstanbul’a kadar...
Eşcinselliği terörizmle eşdeğer gören Kenya’da, eşcinsellik karşıtı yeni yasaları onaylayan Uganda’da bile...
Homofobik Putin’in Rusya’sında bile...
İstiklal Caddesi’ndeki yürüyüşe katılamadım, seneye mutlaka gideceğim.
Çünkü asıl bu yürüyüşlere gitmesi, desteklemesi gerekenler heteroseksüeller...
Bu yürüyüşü desteklemek için biseksüel ya da lezbiyen olmak gerekmiyor.
Sadece insanların cinsel tercihlerine saygı duyulması gerektiğini bilmek yeterli.
Ne yazık ki biz bu konuda yolun daha çok başındayız.
Ama olacak, bizde de olacak.
Hatta şimdiden söylüyorum gün gelecek Türkiye’de de medeni kanun değişecek ve eşcinsel evlilikler olacak!
Pazar günkü yürüyüşler sırasında Amerika’da eşcinsel evliliği resmen kabul ettiğini açıklayan son eyelet Hawaii oldu...
Hawaii Valisi Neil Abercrombie yasa tasarısını onayladı, eşcinsel çiftler 2 Aralık’tan itibaren Hawaii’de evlenebilecek.
Hawaii’nin kumsal düğünleri meşhurdur, 4 yıl önce bir düğünde nikah şahidi olduğum için biliyorum.
2 Aralık’tan sonra boyunlarına çiçekten kolyeleri takmış eşcinsel çiftlerin fotoğraflarını sıkça göreceğiz medyada...
Hawaii’yle birlikte Amerika’da eşcinsel evliliğe izin veren eyalet sayısı 15’e çıktı...
Dünyada da 14 ülkede eşcinsel evliliğe izin var.
Türkiye’de ne zaman olur?
Bugün 20’li yaşlarındaki eşcinsel çiftler tahmin ediyorum 40-45’lerine geldiklerinde Türkiye’de de evlenebileceklerdir.
20 yıl toplumların değişmesi için az zaman değil...
25 yıl önce bu ülkenin gazetelerinde Kürt lafı geçemiyordu, dergiler protesto için yazılardaki Kürt lafının üzerine siyah bant atıyordu.
Şimdi geldiğimiz noktaya bakın...

Dünya Kupası mı, penaltı turnuvası mı?

Dünya Kupası’nda 2. tur maçlarıyla birlikte futbol bir anda öldü...
Maçların tadı kuzu kalmadı, mücadele heyecan vermiyor, gol ortalaması düştü...
Nedeni basit:
Eleme sistemine geçildi, 90 dakika sonunda yenilen kupaya veda ediyor.
Zayıf takımların tek derdi oyunu penaltılara taşımak...
Güçlü takımların tek derdi ise kaza kurşununa kurban gitmemek...
Psikoloji böyle olunca bütün takımlar temkinli, korkak futbol oynuyor.
Hele 70’inci dakikadan sonra durum berabereyse çekilmez hale dönüşüyor maç...
Sahadaki futbolcunun, kenardaki hocanın kafasında da aynı şey var, aman elenirsek penaltılarla elelim...
Brezilya-Şili ve Kosta Rika-Yunanistan maçları penaltılara gitti...
Hollanda-Meksika maçı 90+3’te penaltılara gitmekten kurtuldu...
Grup maçlarında 2.8 olan gol ortalaması 2.2’ye düştü...
FIFA asıl buna çözüm bulmalı.
Dünya Kupası giderek penaltı turnuvasına dönüşüyor.
Penaltıyı kim iyi atarsa kupayı o kazanacak...

İdo’nun albümü

Babası İbrahim Tatlıses’in yanında tanışmıştım geçen yıl İdo’yla...
Çok makara, çok kafa ve eğlenceli olduğunu 10 dakikada anlıyorsunuz zaten...
En önemlisi kendisiyle barışık...
Hürriyet Pazar’da Hakan Gence’nin röportajını okurken de onu gördüm...
Kaşlarıyla dalga geçiyor, “Adımdan dolayı İstanbul Deniz Otobüsleri bizim dedim yıllarca” diye kafa yapıyor...
“Albümü kimse dinlemezse ben alır dinlerim” diyor...
Merak etme, ben dinledim İdo albümünü...
Fikrimi de söyleyeyim...
Tarzını oturtamadım. İki arada bir derede kalmış gibi...
Gidecek daha çok yolun var...
Ama sende kasmayan bur ruh hali ve İbrahim Tatlıses gibi bir baba olduktan sonra başarırısın...
Sadece yapman gereken, bu albümün geçici bir heves olup olmadığına karar vermen...

THY ve 65 yaş

65 artık genç bir yaş...
Kimse 65 yaşındaki birine yaşlı ya da ihtiyar diyemez artık...
THY de ‘böyle düşünmüş’ olmalı ki 65 yaş indirimini kaldırdı...
Merak ediyorum son 1 yılda 65 yaş ve üzeri kaç yolcu taşıdı THY?
Bundan büyük bir zarar mı etti de indirimi kaldırdı...
THY yaş indirimini tamamen kaldırmak yerine sınırı 65’ten 68’e ya da 70’e çekse çok daha centilmen bir duruş sergileyecekti...
Nasıl ki çocuk indirimi, iç hatlarda öğrenci indirimi, engelli indirimi varsa 65 yaş da THY’nin ileri yaştaki yolcularına bir jestiydi.
Tamamen kaldırmak yerine revize etmeliydi...
Allahını seversen, 70 yaşında yılda kaç yolcu uçuracak THY...

Çapkın değil hanzo!

Bizim uzun mesafe koşucumuz Yonca Tokbaş, Yalıkavak’ta sabahları antrenman koşusu yaparken kendisine laf atan lüks ciplerdeki adamları yazdı dün köşesinde.
“Arabalarının plakalarını çekip sosyal medyada rezil edeceğim bunları” diyordu...
Bence de yapmalısın Yonca...
Ancak yazında itiraz ettiğim bir nokta var...
Nezaketinden dolayı bu adamları “çapkın” olarak değerlendirmişsin.
Lütfen... Çapkınlığın bile bir raconu vardır, kendi içinde centilmenliği, bir beyefendiliği vardır.
Sokakta koşan kadına laf atan erkeklere ‘çapkın’ diyemeyiz... Hele hele ‘bey’ hiç diyemeyiz...
Onlar olsa olsa hanzo olur!