İşte son olarak News of The World gazetesi İngiltere Milli Takım Teknik Direktörü Sven-Garan Eriksson'a bir oyun oynamış.
Arap şeyhi kılığına giren gazetenin muhabiri, Eriksson'a transfer teklif etmiş.
Görüşme için Dubai'ye kadar giden Eriksson da 5 milyon sterlin istemiş hatta sözde şeyhe Aston Villa'yı satın almasını önermiş.
Şimdi bunun neresi gazetecilik?
İngiliz basını daha önce de garson kılığına girerek Tony Blair'e yarım metre kadar yaklaşmış "Ya terörist olsaydık" demişti...
Bir keresinde de tamirci kılığında Buckingham Sarayı'na sızmışlardı.
İngiliz gazeteciler bayılıyor kılık değiştirmeye.
Hatırlıyorum yıllar önce Savaş Ay, Aktüel dergisine böyle kılık değiştirerek bir iki haber yapmıştı da büyük tartışmalara yol açmıştı.
Neyse bu işlerde Türk basını, İngiliz meslektaşlarından çok daha ileride...
Herkes bunun ucuz bir haber yaratma tekniği olduğunu biliyor.
Ama yine de merak ettim.
Bulvar gazetelerimizden biri Erikkson'a yapılan şakanın benzerini Fatih Terim'e yapsaydı ne olurdu?
a-) Fatih Terim muhabiri eşek sudan gelinceye kadar döverdi.
b-) Dövmekle kalmaz, Dubai-İstanbul dönüş yolunda muhabiri uçaktan atardı.
c-) Mehmet Ağar duruma müdahale edip, ilk DYP mitinginde kürsüden olayı kınardı.
d-) Terim transferi kabul edip, ilk uçakla Dubai'ye yerleşirdi.
e-) Türk basınından "yapay habercilik" üzerine büyük bir tartışma başlardı.
Her fırsatta Türk basınını eleştirip, Avrupa basınını örnek gösterenler için bir de f şıkkı yazacaktım ama son anda vazgeçtim!..
Sezen Aksu, Ajda Pekkan'a da konuk olmuştu...
Sezen Aksu, Beyaz Show'a konuk olunca yıllar sonra ekrana çıkmış gibi bir hava oluştu...
Oysa aynı Sezen Aksu, 6 ay önce geçtiğimiz haziran ayında yine Kanal D ekranlarında Ajda Pekkan'ın konuğu olmuştu.
Sezen Aksu'nun 6 ay önce bu kadar büyük yankı uyandırmamasının sebebi ne?
Pekkan-Aksu programından geriye kalan tek şey, söz yazarı Fikret Şeneş'in adından söz edilmediği için Ajda Pekkan'a şarkılarını okumama yasağı koymasaydı.
Oysa Beyaz Show'daki Sezen Aksu'dan geriye çok şey kaldı...
Bunun en büyük nedeni Beyazıt Öztürk'ün televizyoncu ve şovmen, Ajda Pekkan'ın ise sanatçı olmasıdır.
Ajda Pekkan'dan o programda kimse iyi televizonculuk yapmasını ve iyi sorular sormasını beklemedi...
Öyle de oldu zaten!
Ajda Pekkan birbirinden ünlü konuklarından hiçbir zaman iyi 'malzeme' çıkaramadı...
Bu nedenle Sezen Aksu'nun haziran ayında Ajda Pekkan'a konuk olması da bu kadar büyük gürültü koparmadı.
Beyaz ise üç yıl uğraşıp kişisel becerileriyle yarattığı pozisyonu gole çevirmesini bildi.
Bu olay bir kez daha gösterdi ki televizyonu ve soru sormayı bilmeyen biri ne kadar büyük star olursa olsun iyi televizyon programı yapamaz.
Beyaz iyi televizyoncu olduğu için programı iyi ses getirdi.
O kadar ki Mehmet Y. Yılmaz dün Hürriyet'te, "Sezen'in İzmir'e heykeli dikilsin" dedi...
Oysa Aksu programda bırakın heykelinin dikilmesini, isminin sokağa verilmesini bile istemediğini açıkça söylemişti.
Davul tozu, minare gölgesi
Çocukluğumuzda "Davul tozu, minare gölgesi" diye bir laf vardı. Büyükler, çocukları ya da saf gördüklerini bakkala gönderip bu hayali ürünü sipariş ederdi.
Bakkaldan eli boş dönenlerle de günlerce dalga geçerlerdi.
NASA'nın 7 yıl önce gönderdiği Sturdust kapsülü uzaydan "yıldız tozu" getirince bu hikaye geldi aklıma.
Ha minare gölgesi ha yıldız tozu...
İmkansız denilen her şey oluyor.
İnsanoğlu gökten yıldızları indiremedi ama en azından tozunu getirmeyi başardı.
Kapsülün getirdiği yıldız tozu bir çay kaşığı kadarmış.
Ne kadar değerlidir kimbilir...
Önümüzdeki yıllarda yıldız tozu eminim mücevher gibi de kullanılacaktır.
Hangi kadın, 4.62 milyar kilometre uzaktan gelmiş yıldız tozundan yapılma bir kolyeyi takmak istemez ki...
Haa 20 yıl sonra yıldız tozu ayağa düşerse bilmem...
O zaman da bizim görmemişler, sanatçıların kafasından aşağı gül yerine yıldız tozu dökerler...
Yüksek Sadakat
Belki grubun ismini bile duymadınız daha ama şu sıralar "Belki üstümüzden bir kuş geçer" dedikleri şarkıları her yerde çalıyor...
Şarkıları grubun adından daha popüler olmuş durumda.
Son yıllarda rock müzik inanılmaz bir yükselişte.
Peşpeşe çıkan genç gruplar, şarkılarıyla ulaştıkları satış rakamları müzk sektörüne yeni bir soluk getirdi.
Yüksek Sadakat de bunlardan biri.
Şu bayram dönüşünde, tatili bitirip de yeniden işbaşı yapanlara her şeyi bıraktırabilecek türden bir şarkı...